Ahmet Kaya’nın aramızdan ayrılmasının üzerinden tam 20 yıl geçti…

Şarkıları halen binlerce kişinin ezberinde olan yıllar geçse de üstünden 7’den 70’e herkesin dinlemeye devam ettiği şarkılara imza atan Ahmet Kaya 20 yıl önce bugün hayatını kaybetmiş ve aramızdan ayrılmıştı. Halkın sanatçısı Ahmet Kaya, ölüm yıldönümü olan 16 Kasım’da sevenleri ve hayranları tarafından fotoğraflarıyla ve şarkılarıyla anılılıyor.
Ahmet Kaya 1957 yılında Malatya’ya göç etmiş olan bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Babası Sümerbank fabrikasında çalışan bir işçiydi. İlkokulu Malatya’da okudu. Müzikle 6 yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile tanıştı. Okuldan arta kalan zamanlarda ve yaz tatillerinde, ya plakçıda ya da tanıdıkların minibüsünde çalışırdı. 9 yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği işçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. Ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle 1972’de İstanbul Kocamustafapaşa’ya göç ettiler ve okulu bırakmak zorunda kaldı. İşportacılık ve çeşitli işyerlerinde çıraklık yaptı. Liseyi dışarıdan bitirdi, sonra da Eğitim Enstitüsü’nün Keman bölümüne girdi. Bu dönemde küçük bir yerleşim yerinden büyük bir şehre taşınmanın ve alışmanın sıkıntılarını yaşadı. Bu sıkıntılarını bir belgeselde şöyle dile getirdi:
“Onlarla konuşmuyordum; çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: ‘Biraz seninle konuşak 5 dakika, kaçıyorsun hep…’ Bana dedi ki: ‘Rica ederim.’ Öyle bir ağrıma gitti ki: ‘Ben de sana rica ederim,’ dedim. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim.”
16 yaşında yasadışı afiş basmaktan hapse atıldı. Daha sonra birkaç arkadaşıyla Halk Birimleri Derneği’nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Kendi başına öğrendiği için herhangi bir metoda ya da öğretiye uymamaktadır Ahmet’in çalış biçimi. Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan bir etkinlikte Ruhi Su ile tanıştı ve ‘Mahsus Mahal’ isimli Ruhi Su türküsünü söyledi.
1978 yılında Gelibolu’da askerlik yaptı, bu arada askeri orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü, ünlü şair ve söz yazarı Yusuf Hayaloğlu’nun kızkardeşi Gülten Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu. Bundan tam 5 yıl sonrada Melis isimli ikinci çocuğu dünyaya geldi.
1985’te ilk albümü ‘Ağlama Bebeğim’le adını duyuran Ahmet Kaya’nın yükselişi, 80’lerin ikinci yarısında 12 Eylül karanlığını yırtan emekçi hareketliliğiyle aynı döneme denk geldi. Bu dönemde ‘Acılara Tutunmak’, ‘An Gelir’, ’Şafak Türküsü’, ‘Yorgun Demokrat’, ‘Başkaldırıyorum’ gibi ardı ardına çıkardığı albümlerle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Ahmet Kaya’nın siyasi içeriği belirgin şarkılarında öne çıkan yanlardan biri, usta şairlerin eserlerinden yararlanıyor olmasıydı.
Gerçekten de Ahmet Kaya’nın şarkılarını dinleyen biri kendini bir anda Attila İlhan, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Can Yücel, Enver Gökçe, Ülkü Tamer, Nevzat Çelik, Orhan Kotan gibi isimlerle tanışmış olarak bulabilirdi.

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler