BİZ ALEVİYİZ!
Ne şii islamız, ne de suni islam, biz; ALEVİYİZ.
Alevilerin tarihsel süreçi hep Şii ve Suni İSLAMİYETİN baskı ve şiddeti ile imha sürecidir.
Bunun için bütün bu yaşananlara karşın asla boyun eğmemiş ve biat etmemiştir. Bu tarih hem İslamiyetin ve hemde Hıristiyanlığın ve Tanrı’yı insanda görmeyen bütün öteki dinlerin de hep barbarca saldırılarına karşın tümünün REDDİ OLMUŞTUR.
Avusturya’da başlayan mahkeme sürecinde Avusturya’ya AABF’nin yaptığı en önemli açıklana kimsenin bizi bizden bağımsız tanımlama hak ve yetkisi yoktur OLMUŞTUR.
Bu anlamda; İster bu mahkeme kararı olumlu olsun, istese ihbar dilekçesi veren İslami güçlerin ileri sürdükleri gerekçeleri doğrusunda olsun ,bizi ne bir grubun ve nede bir başka ülkenin kim olduğumuzu ve bizi bizden bağımsız tanıma ve tanımla hak ve hukuku yoktur.
Her kesin buna saygılı olması gerektiğini düşünüyorum.
Alevilik haktır ve 1400 yıldan öncede bu coğrafyada bir gerçekliktir.
Bunu 1400 yıllık bir tarihe haps etmek bu topluma yapılacak en büyük hakarettir.
Ondanda öte bir SUÇTUR!
Yeter artık; suç işlemekten artık uzak durun.
Biz hanemize alıp onları mihman eyledik. Hanemize göz dikin demedik!. Dikmeye çalışanlarda yolunuz açık ola ister Mekke’ye isterse camiye…
Annem derdi; ile bir tarihi tespit etmekte H Aygün gibilerinin cehalettir.
Bilimsel olmayan bir yaklaşım karanlıktır.
Kökleri kahlu beladan bu günlere uzanan tarihi bir gerçekliktir Alevilik.
İnkara asla gücünüz yetmez!
“- Felsefemizin kendi özgün mitoloji ve mitleri bulunmaktadır. Kimi zaman ve mekâna bağlı, kimi ise zaman ve mekâna bağlı olmayan Veli ve Erenlerimize bağladığımız kerametlerden “el” alırız; bunu da “El ele el Hakk’a” biçiminde ifade ederiz.
– Alevilik insanlığın kadim inançlarından biridir ve kendi özgünlüğü, değerleri ile insanlığa bir armağandır. Hak-İnsan-Evren tasarımıyla “Vahdet-i Mevcut”a, “Varlığın Birliği”ne, “vardan var olmaya” ve “südur”a inanırız.
– Alevilik ve Aleviler başka hiçbir inancın tarihsel hastalıklarından, mitolojik varyasyonlarından yola çıkılarak yok sayılamaz. Hiçbir inancın, dinin bir alt kolu, mezhebi ya da sapkınlığı olarak görülemez.
– “Sen seni bilirsen yüzün Hüda’dır; sen seni bilmez isen Hak senden cüdadır” düşüncesinden hareket eder ve insanın “Ene-l Hak” üzerinden “İnsan-i Kâmil” olarak dönüşebileceğine inanırız. Bu nedenle felsefemizde Hakk’ın öz’ünü kendinde taşıma potansiyeli ile insan” kul” değildir. İnancımızda Hak Hızır’dır. Çalışıp emek harcayanın bereketini veren Hızır’dır. Kurdun-kuşun hakkını bilen Hızır’dır. Daima yanımızdadır. Yoldaşımız ve yarenimizdir.!”
Artık takiye yapmanın da zamanı bitmiştir!
Her kes özene ve tarihine dönecektir. Bu süreç zor olduğunu biliyorum ama onurlu olanda bu zorlukları aşan bir irade ile bütün şii ve suni İslami etkilerden attık arınmak ve ÖZÜNE DÖNMEKTİR!
Dönenler ve rüzgara yelken açanlar hep oldu.
Hınzır paşaları da Rayberleri’de , İzettulah ve yeni misyoner Tur’ları da bu toplum tanıdı!
Bugünde onlardan olacaktır.!
Hele son bir aydır annelerinim amcalarının dedikleri kurum ve bazı şahısların ve sözde kurumların bu konuda adeta telaşa kapılanların açıklamalarını yakınen görüyoruz.
İyi tanıyın bunları.Not edin bunlar bir tarafa ve…
UNUTMAYIN!
Dönen dönsün biz dönmeyiz, hak insanda, insan hakta diyen zalimin zulmüne hayır diyen, mazlumun yanında ve yüzünü güneşe dönen, sevgi benim dinimdir başka din istemem diyen Pir Sultanların, Şeh Bedreddinlerin, Şehit Rızaların ve derisi yüzülmüş Nesimilerin yarin yanağından gayri her şeyde ortaklık diyen onurlu direniş yolunda.
Onlara o gömlek “hayırlı” olsun, bize o gömlekler dar gelir.
Bir kez daha;ne şii islamız ve ne de suni islam.
Biz ALEVİYİZ!
Saygılarımla
Hüseyin Yanac
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler
Bravo hocam, yürekten kutluyorum bu sözlerin için. Aynı düşünceleri paylaşıyor olmaktan dolayı mutluyum. Bu düşünceleri yaygınlaştırarak yüzlerce yıl süren şu lanet takiyyeyi bitirmek gerekir!
Şu tek tanrılı olduğunu iddia eden dinlerin hepsi, dördü de, insan toplumlarının uygarlık döneminde, yani komünlerin sona erip de sınıflı toplumların doğmaya başladığı bir tarihsel kesitte ortaya çıkmışlardır. Bu sınıflı toplum da köleci toplumdur. Bu nedenle aslında köleci sömürüyü reforme etme gibi bir amaçları da olmasına rağmen sınıf egemenliğine temelden karşı da değillerdir. Dahası, insan toplumunda sınıflılıkla beraber ataerkillik de başladığı için söylemleri de hep ataerkildir. Tanrıları, uluları, peygamberleri hep erkektir. Erkek, kadına üstün gelendir, dahası onun sahibidir. Yaratılış mitoslarında bile vardır bu. Kadını erkekten yarattırırlar tanrılarına… Fakat Alevilik, erken insan toplumlarının içinde oluştuğu için, komüncüdür, bu nedenle sınıf ayrımı gözetemez, çünkü bilmez bunu, kadın ile erkeğe eşit bakar, değişik toplumlar arasında ayrımcılık yapmaz, 73 millete bir nazarla bakar. Sınıf hakimiyetine karşı çıktığı için siyasal iktidarı reddeder. Daha nice özellikleri vardır, ama buraya sığmaz. Bu nedenle hiç kimse durduk yere Aleviliği başka dinlere, dinlerin yama tutmaz yırtıklarına yamamaya kalkmasın! Bizim Yolumuz bambaşka bir kumaştan dokunmuştur.