Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

AABK 6. Olağan Seçimli Genel Kurul delegeleri kadına yönelik şiddeti protesto etti.

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü” dolayısıyla kadın örgütleri Dünya’nın dört bir yanında kitlesel protesto eylemlerine hazırlanırken, uluslar arasın kadın hareketini önemli birbir bir parçası olan Avrupa Alevi Kadınlar Birliği‘nin yönetcileri, AABK genle kuruluna katılan tüm delegelerle birlikte üzerinde ‘‘ Öldüren sevgi istemiyoruz ‘‘ yazılı düvizleri açarak eylem yaptılar.
AAKB Başkanı Nevin Kamilağaoğlu, AABK 6. Olağan Seçimli Genel Kurulu’nun yapıldığı yerleşkede gerçekleştirdikleri kadına yönelik şiddeti protesto eylemede kısa bir konuşma yaptı. Kamilağaoğlu konuşmasında kadına yönelik şddet ilişkın sunları ifade etti:
‘‘ Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Teresa, ülkenin son 30 yılına damgasını vuran Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu. 1960 yılının Haziran ayında Clandestine Hareketi’ni kurdular ve diktatörlük karşıtı mücadeleleri ülke çapına yayıldı. Mirabal Kardeşler mücadeleleri boyunca ağır baskılara maruz kalıp, hapis cezalarına çarptırıldılar.
25 Kasım 1960’da üç kız kardeş, diktatörlük askerlerince tecavüz edilerek öldürüldü. Kendileri görmese de, kurdukları Clandestine Hareketi, öldürülmelerinden bir yıl sonra diktatörlüğün sona ermesinde önemli rol oynadı.
Mirabal kız kardeşler, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadeleyle tüm dünyada tanındılar, insan hakları mücadelesi ve kadın hareketinde sembolleştiler. Ölümlerinden 29 yıl sonra, 1999 yılında Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü” olarak kabul etti.
25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günüdür.
Mirabal Kardeşlerin mücadelesi bugün dünyanın dört bir yanında yaşamım, emeğim, bedenim, kimliğim benimdir diyen kadınlar tarafından sürüyor.
Mirabel Kardeşler“ in diktadöre karşı verdikleri mücadele ile sembolleşen 25 Kasım Kadına Karşı Siddetle Mücadele Günü’nü selamlıyoruz.‘‘ dedi.

‘‘ KADINLARILAR EŞİT YURTTAŞ OLARAK GÖRÜLMELİDİR ‘‘

Kadınlar erkeklerle tarihsel toplumsal eşitsiz güç ilişkisi nedeniyle şiddete maruz kalıkların söyleyen Kamilağaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: Eger kadın – erkek eşitliğine inanıyorsak, kadınların eşit yurttaş görülmesi ve bir birey olduğu anlayışını benimsememiz gerekir.
Öyle ki kadını insani özelliklerden soyutlayıp sadece bedensel bir varlık addedip neslin devamı için doğuran, besleyip büyüten dolayısıyla da temel görevi bu olan daha çok evde hizmet ve itaat çerçevesinde bir yaşam tarif ediyor. Kadınlar açısından bunun kabul edeilmesi olanaksızdır. İşte bu noktada yükselen itiraz baskı, şiddet ve cinayet olarak karşılık buluyor.
İçinde bulunduğumuz bu koşullarda izlenen politikaların daha da genişlediğini ve keskinleştiğini görmemek mümkün değil. Dünya genelinde artan şiddet eğilimlerinin inançsal,ekonomok ve etnik karşıtlıkları körükleyerek insanlar arasında yaratılan catışmalardan beslendiğini ve yaratılan bu karşıtlıklar ile toplumsal dokunun bozularak düşmanlığa dönüştüğünü görüyoruz.

Devlet eliyle yaratılan bu ötekileştirici, yıkıcı cinsler arası ayrımcı ve ezici politikaları biz Alevi kadınların hiç bir koşulda kabul etmesi söz konusu dahi olamaz. Alevi öğretisinin merkezinde insan vardır, Can vardır. Kadın yada erkek yoktur. Ancak bütün toplumsal dokuya işleyen bu olumsuz polikalardan Alevi kadınlar da payını almıştır. Kadın ve erkeğinin birlikte anıldığı tek inanç sistemi olan „Anadolu Kizilbaş Öğretisi nin de tüm bu olumsuz etkilerden soyutlanarak mücadele etmesi kaçınılmazdır.

‘‘BİZ KIZILBAŞ KADINLARI HÜNKAR’IN SÖZLERİN PRATİKLEŞTİRMEK İSTİYORUZ ‘‘

AAKB Başkanı Nevin Kamil Ağaoğlu, konuşmasının son bçlümünde Alevi kadınların kadın sorununa bakışlarına ilişkın şu ifadeleri kullandı:
Biz Kızılbaş kadınlar bu mücadelenin Hünkar Bektaşi Veli’nin sözlerinde bu gün gerçeğe bürünerek pratikleşmesini istiyoruz.
‘‘Erkek dişi, sorulmaz muhabbetin dilinde.
Hakk’ın yarattığı her şey, yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok.
Noksanlık da, Eksiklik de senin görüşlerinde“

Kadına yönelen vahşetin sistematikleşmesi ve yaygınlaşması da egemen erklerin izlediği politikalar ve otorize kültürü ile dogru orantılıdır. Dolayısıyla özellikle AKP iktidarının oluşturduğu toplumsal cinsiyet algısı ve kadın anlayışı ile işlenen kadın cinayetlerini yaygınlaştırmak ile kalmıyor, aynı zamanda toplumsal bilinc yapısında bu ölümleri meşrulaştırıyor.

Sorun ile mücadele adı altında: toplumsal yaşamın her alanında, kadın için var olan eşitsizliği dolayısıyla şiddeti yaratan ve sürdüren koşulları değiştirmeden, sadece hukuksal yaptırımları ağırlaştırarak düzenlemelerden ibaret görerek sorunun üstünü örtüyor ve kurumşallaştırıyor.

Ülke gündeminde günlerce tartışılan ve özellikle Türkiye Kadın Hareketinin verdiği mücadele ile geri adım atmak zorunda kalan iktidar hayata geçirmeye çalıştığı „Çocuk istismarı yasası“ve müftü nikahı ile zihniyetini açıkça ortaya koymuştur.
Kadınlar dünyanın her yerinde yaşadığı ülke koşullarına göre psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Bu sorunlarla mücadelenin en önemli noktası ve kadına yönelik şiddetle mücadele politikasının ana ekseni o toplumda iki cins arasındaki eşitliği sağlamak olmalıdır.
Bunu sağlamak için de sadece cezai yaptırımlar değil, toplumsal kosullar açısından, eşitliği sağlamak için pozitif ayrımcılık dediğimiz geçici özel önlemlerle eşitliği sağlamak amacıyla doğru politikalar uygulamak gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir