“Dersim Tarih Kültür Vakfı”nin kuruluşu mahkeme tarafından reddedildi
Bir yıl önce “Dersim Tarih Kültür Vakfı”nın kuruluşu için yapılan başvuru, Tunceli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildi.
Mahkeme başvuruyu “Dersim isminin resmi olarak kabul edilmediği“ ve “Dersim ile ilgili araştırma çalışmalarının TMK 101/4 maddesi uyarınca Cumhuriyetin anayasa ile belirlenen niteliklerine ve anayasanın temel ilkelerine, hukuka ahlaka milli birliğe ve menfaatlere aykırı olduğu“ gerekçeleriyle kabul etmedi.
Dersim Tarih Kültür Vakfı Girişimi mahkeme kararına tepki göstererek “Dersim bu toprakların adıdır, kültürüdür, tarihidir” dedi. Yapılan açıklamada şunlar dile getirildi:
”Bir yıl önce “Dersim Tarih Kültür Vakfı’nın kuruluşu için yaptığımız başvuru, Tunceli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildi. Eğer sorun yalnızca bir vakıf başvurusunun reddi olsaydı, böyle bir açıklama yapma gereği duymaz, hukuki yollardan mücadelemize devam ederdik. Ancak kararın gerekçesi çok vahim, bu karar aynı zamanda Dersim halkına, milyonlarca Aleviye dahası demokrasiye büyük bir saygısızlıktır. Mahkeme iki gerekçeyle başvurumuzu reddetmiştir. Bu gerekçeleri karardan kelime kelimesine aktarıyoruz.
- “Dersim” isminin resmi olarak kabul edilmediğinin..“
2. “Vakfın amacının “Dersim bölgesinin ekonomik ve toplumsal tarihi alanında uzmanlaşan bir arşiv, kitaplık, araştırma, eğitim ve yayın kurumu olarak etkinlik göstereceği, Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesi çerçevesinde yapılan mülakatların, korunması, arşivlenmesi, bilimsel değerlendirmesi ve nihayet kamuoyuna açılması çalışmalarına katkı sunacağı, Alevi ritüelleri, dualar ve beyitlerin kayıt altına alınacağı, Dersim ve Alevi tarihi ile ilgili araştırma çalışmalarının desteklenmesi…” gibi amaçların düzenlendiği, bu kapsamda TMK 101/4 maddesi uyarınca Cumhuriyetin anayasa ile belirlenen niteliklerine ve anayasanın temel ilkelerine, hukuka ahlaka milli birliğe ve menfaatlere aykırı…“
Uygar ülkelerde yukarıda sıralanan amaçlar için çalışan vakıflara kamu yararına çalışma statüsü verilir. Katliam tanıklarıyla yapılan mülakatların kamuoyuna açılması suç değildir. Daha fazla bilgi ve belgenin kamuoyuna açılması yaşananların gün ışığına taşınmasına, yaraların iyileşmesine, birlikte barış içinde yaşamaya katkı sunar. Tarihten alınacak derslerle gelecekte bu tür acıların tekrar etmesinde de caydırıcı olur. Alevilere ait duaların, ritüellerin kayıt altına alınması vicdan ve inanç özgürlüğüdür. Milyonlarca Alevinin yaşadığı bir ülkede Alevi dua ve ritüellerinin kayıt altına alınmasını “milli birliğe aykırı” olarak değerlendirmek hukuki bir karar olabilir mi? Resmi açıklamaya göre dahi Dersim’de 13.806 insan katledildi. Bizler, Dersim „1937-38 Sözlü Tarih Projesi“ çerçevesinde, yaklaşık 400 tanık ile uluslararası standartlarda mülakatlar yaptık. Bu mülakatları, Dersim merkezde kurmayı amaçladığımız “Hafıza Merkezi“ aracılığıyla halka açmayı planlıyoruz. Katliam tanıkları ile yapılan mülakatları kamuoyuna açmak suç değildir, bilakis belge ve bilgileri kendi halkından gizleyenler suç işlemektedir. Dersim, bu coğrafyanın adıdır, tarihidir, kültürüdür hiç kimse Dersimi inkar edemez, yasaklayamaz. Dersim, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) döneminde bile yasaklanmamıştır.
İşin trajik yanına bakın ki; adalet bakanı Gül’ün Ankara’da “hukukun üstünlüğünü koruyun“ dediği saatlerde bu karar alınıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. 2009-2011 yılları arasında yaptığınız konuşmalarda Dersim’de 1937-39 yılları arasında yapılan vahşeti dile getirdiniz. “Dersim’de yapılan mezalimi savunanlar insanlıktan nasibini almamıştır“ dediniz. Dersim’de “gerekçeleri önceden hazırlanmış, hazırlıkları yapılmış, uçaklarla, toplarla, zehirli gazlarla hareket eden her şeye „vur emrinin“ verildiği büyük bir vahşet yaşandı” dediniz. 23 Kasım 2011 tarihinde “Dersim için özür” dilediniz. Biz, devletten özürün gereklerini yerine getirip, somut adımlar atılmasını beklerken, maalesef her geçen gün olumsuz gelişmelere tanık olmaktayız. Dersim Tertelesi için anıt ve müzeler açılmadı, Tertele araştırılmadı, 4 Mayıs resmi yas günü ilan edilmedi. Dün Genelkurmay’ın kilitli kasalarında bulunan belgeler, bugün TBMM‘de mühürlü torbalarda bekletilmektedir. Devlet özürün gereklerini yerine getirmediği gibi biz mağdurların çok zor koşullarda yapmaya çalıştığı; tarihi çalışmaları da yasaklamak istiyor. Uygulanan yasak ile, Dersim çocukları kendi kültürlerinden uzaklaştırılarak yabancılaştırmak isteniyor.
Sayın Erdoğan’a bir kez daha çağrıda bulunmak istiyoruz: Samimiyseniz somut adımlar atın, özürün gereklerini yerine getirin, mağdurların çalışmalarına kolaylık sağlayın, destek olun, yaramızı siyasal amaçlarınız için kanatmayın.
Bir çağrımız da Dersim Halkına, Alevilere, demokrasi güçlerine olacak. Bu kararla Alevilerin en temel hakları inkar edilmekle kalınmıyor, yasaklanmak isteniyor, Dersim Tertelesi tanıklarının anlatımları suçmuş gibi gösterilmek isteniyor, Dersim ismi yasaklanmak isteniyor. Bu saldırı yalnızca Dersim Halkına ve Alevilere değildir! Esasen demokrasiyedir, insan haklarına, hukuka, birlikte huzur içinde yaşama koşullarınadır, sessiz kalmayalım.
İnsanlık onuru dokunulmazdır, onu tekrar diriltmek herkesin görevidir.”
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler