Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

İHD: Soylu sorumluluğunu örtmek için bizi hedef aldı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya cevap veren İHD Genel Merkezi, “Bakan Soylu, kasıtlı ve kötü niyetli bir şekilde kendi sorumluluğunu örtmek için derneğimizi hedef almış, dernek yönetici ve çalışanlarının can ve mal güvenliğini tehlikeye atmıştır” dedi. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçtiğimiz günlerde Meclis’te yaptığı Garê bilgilendirmesinde hedef gösterdiği İnsan Hakları Derneği (İHD), konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İHD’yi Hedef Gösteren Açıklamalarına Karşı Zorunlu Cevap” başlıklı açıklamada, “Hepimizi derinden sarsan ve üzen alıkonulan 13 asker, polis ve sivilin yaşamını yitirmesi ile ilgili 15 Şubat 2021 günü yaptığımız basın toplantısında düşüncelerimizi ve bu süreçteki girişimlerimizi kamuoyu ile paylaştık” denildi.

Açıklamada, “Bu konu ile ilgili 16 Şubat 2021 günü TBMM Genel Kurulunda hükümeti temsilen bilgi vermek amacıyla kürsüye çıkan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşmasının bir bölümünde derneğimize gerçek olmayan ve haksız ithamlarda bulunmuş ve kullandığı ifadelerle derneğimizi ve yöneticilerimizi hedef göstermiş, hukuka saygılı hiçbir devlette kabul edilemeyecek şekilde İHD’ye yönelik ‘canı çıkasıca’ ifadelerini kullanmıştır. Bakan’ın konuşma üslubu ve tutumunun kamuoyu tarafından tasvip edilmediğini gözlemlemek bizleri memnun etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Bakan’ın kullandığı ifadeler nedeniyle sadece İHD ailesine değil tüm topluma özür dileme yükümlülüğü vardır. Bakanın ithamları ile ilgili aşağıdaki açıklamayı yapmak gerekmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Yanlış ve asılsız

Soylu’nun İHD için “sivil katliamlara sessiz kaldı” iddiasına tepki gösterilen açıklamada, şunlar kayedildi: “Bu iddia, aşağıda gösterildiği gibi tümüyle yanlış ve asılsızdır. İHD, bir insan hakları örgütüdür, temel amaçlarından biri de insan yaşamının korunmasıdır. Bu çerçevede İHD, açıklamalarını uluslararası insan hakları hukuku, insancıl hukuk ve evrensel insani değerler üzerine yapar. İHD için devlet dışı aktörlerin hukuki ve ahlaki sorumluluğunu belirleyen ölçütler de Sayın Bakanın siyasi beklenti ve hedefleri değil bu uluslararası kural ve ilkelerdir. Şüphesiz bir insan hakları örgütünün doğru veya yanlış davrandığının ölçütü bir siyasi kişinin şahsi tercihleri değil, uluslararası insan hakları kuralları olacaktır. Bu ilkeler ışığında, İHD her zaman sivillere yönelik saldırıları kim yaparsa yapsın kınamış ve karşı çıkmıştır.”

Sebebi terör söylemi

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “İHD ve diğer insan hakları örgütlerinin bugüne kadar alıkonulan kamu görevlileri hakkında başarıyla yürüttüğü çalışmalar, ne yazık ki ilk kez sonuç vermemiş ve çatışmanın tarafı olmayan 13 kişi yaşamını yitirmiştir. Ancak bu başarısızlığın sorumlusu İHD veya başka bir hak örgütü değildir. Bu sefer bu kişilerin sağ olarak kurtarılamamasının en önemli sebebinin uygulanan güvenlik politikası ve terörle mücadele söylemi olduğunu düşünüyoruz. Genel Başkanımızın defalarca açıkladığı gibi örgütün, hükümetin-devletin-iktidar partisinin kendisini doğrudan veya dolaylı olarak muhatap alarak çağrıda bulunma isteği sorunu kilitlemiştir. Bu süreçte başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere devlet yetkilileri bu konudaki çalışmalarımızı kolaylaştırmıştır. Alıkonulanların serbest bırakılması aşamasında her türlü güvenlik önleminin alınması konusunda gerekli güvenceler verilmiştir ancak buna rağmen örgüt ikna edilememiştir.

Şiddete müsaade edilemez

İçişleri Bakanı 13 kişinin yaşamını yitirdiği başarısız kurtarma operasyonu nedeniyle örgütü sorumlu tutmamızın yanı sıra devletin de sorumlu olduğunu söylememize kızmıştır. Oysa yaşam hakkına yapılan müdahalenin doğrudan Devletten kaynaklanmıyor olması, devletin hiçbir şekilde bir sorumluluğu olmayacağı anlamına gelmez. Yazılı açıklamamızda da belirttiğimiz gibi bu kadar riskli bir askeri operasyonun sonuçlarından elbette ki devletin sorumlu olması gerekir ve bunu da etkin bir soruşturma ortaya çıkarır. İnsan hakları hukuku, suçla veya terörizmle mücadele adı altında devletin dilediği gibi şiddete başvurmasına müsaade etmez.

Soruşturulmalı

Uluslararası hukuk uyarınca bir devletin yaptığı silahlı operasyonlarda çatışmanın tarafı olmayan kişileri koruma yönünde pozitif bir ödevi vardır. İnsan hakları örgütlerinin doğal ödevlerinden biri, devletlerin operasyonlarında insan hakları hukukunun gereğini yerine getirip getirmediğini sorgulamaktır. Bu soruşturma süreci bitmeden operasyonu yapan bakanların kendileri dışında herkesi suçlamaları eşyanın tabiatına aykırıdır. Dolayısıyla yetkili Başsavcılığın olaya el koyması ve tarafsız bir soruşturma yürütmesi gerekmektedir. Nitekim, derneğimizin bu tespiti Sayın Cumhurbaşkanının 17 Şubat 2021 günü Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklama ile açıklık kazanmıştır. Cumhurbaşkanı, operasyon sorumluluğunun devlete ait olduğunu kabul etmiştir.

Öte yandan, Devletin sorumluluğu konusu vatandaşlarını kurtarma konusunda gerekli arka kapı diplomasisini işletmemesi ile de ilgilidir. Örneğin, Nijerya’nın Lagos kentinin yaklaşık 180 mil açığında Mozart isimli gemiden 23 Ocak 2021 günü korsanlar tarafından kaçırılan 15 Türk gemicinin kurtarılmasında uygulanan yöntem pek ala burada da uygulanabilirdi.

Sorumluluğunu örtmek istiyor

İçişleri Bakanı’nın tek ödevi şüphesiz, kolluk operasyonlarının insan hakları hukukuna uygun yürütülmesini sağlamak değildir. İçişleri Bakanı, bu ülkede yaşayan herkes gibi İHD’nin ve üyelerinin de can ve mal güvenliğinin sağlanmasıyla mükelleftir. Oysa Bakan Soylu, Meclis kürsüsünde konuşma yaparken, konu derneğimiz de değilken, kasıtlı ve kötü niyetli bir şekilde kendi sorumluluğunu örtmek için derneğimizi hedef almış, dernek yönetici ve çalışanlarının can ve mal güvenliğini tehlikeye atmıştır. Bakanın kullandığı dil ve üslupla, kendi hatalarını kapatmak için, insan hakları savunucularını hedef göstermesi asla kabul edilemez. Nitekim bu konuşmadan sonra derneğimize e posta ve sosyal medya yolu ile tehdit mesajları gönderilmeye başlamıştır. Bakanın derneğimize yönelik bu üslubunun ne kadar tehlikeli olduğu ve can güvenliğimizi riske ettiği hususu, Türkiye ve Dünya’daki insan hakları savunucularını koruma mekanizmalarına da acilen bildirilecektir.

Soylu özür dilemeli

İçişleri Bakanı şayet randevu taleplerimizi kabul etseydi bütün bu hususları kendisi ile yüz yüze konuşup birbirimizi daha iyi anlayabilirdik. Şimdi bu vesileyle, Bakan Soylu’yu İHD’den özür dilemeye ve diyalog kapılarını açmaya davet ediyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir