HDP Grup BaşkanvekiliMeral Danış Beştaş:”Pervin Buldan’a dil uzatan insan müsveddesi, yaratık MHP’liden hesap soracağız”
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında HDP’ye yönelik saldırılar başta olmak üzere gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Beştaş, şöyle konuştu: ”Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planını açıkladı bildiğiniz gibi. Eylem planı açıklandığında küçük ortak da eylem halindeydi; kapatma korosu ve terörö lafları yine yükseldi. Gürültü çıkarmaya devam ediyordu. Yine Erdoğan’ın partisinin Grup Başkanvekili Cahit Özkan da kendisini ya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ya da AYM gibi sanarak partimizle ilgili ileri geri konuştu. “HDP hukuken kapanacaktır” dedi. Doğrusu nasıl ifade edelim bilmiyoruz, herhalde Cahit Özkan Yargıtay Başsavcısı olarak atandı ama başsavcı bile değil. Çünkü başsavcı sadece talep eder AYM karar verir. Ya da kendisi bilmediğimiz gizli yeni AYM üyesidir. Bunu da kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
İktidar çerçi gibi, “hem faşizmi hem popülizmi hem demokrasiyi satarım” diyor
Mevcut rejim bir salonda ezeriz yıkarız geçeriz diye konuşurken bir başka salonda insan hakları hikayesi anlatıyor. Çerçi gibi “hem faşizm satarım hem popülizm satarım hem de biraz demokrasi satarım” diyor aslında. Aynı gün belediye basıp halkın iradesini gasp ediyor. Ortağı ülkenin en büyük 3’üncü partisine kapatın bir daha açtırmayın çağrısını yan salonda yapmaya devam ediyor. Kendisi de vekilliklerin düşürülmesine dair “eller kalkar iner” diyor. Grup Başkanvekillerini zaten biraz önce söyledim. AKP Genel Başkanı bir kürsünün başına geçip “İnsan haklarında çağ atladık” diyor. Sanki paralel evrenler belgeseli. Bunu da kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Aynı saatlerde 75 ve 79 yaşındaki annelerin tutuklanması 11 maddenin hangisine denk düşüyor?
AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan, hukuksuzlukta ısrar eden iktidar şimdi İnsan Hakları Eylem Planı açıklıyor. Açıkladığı saatlerde Diyarbakır’da MEBYA-DER yöneticisi 14 kişiden 11’inin gözaltı süresi uzatıldı. 2 kadın; biri 71 yaşında Hatun Aslan tutuklandı. 79 yaşındaki Meryem Soylu da tutuklandı. Aynı saatlerde bunlar cereyan ediyordu. Bu durum 11 ilkeden acaba hangisine giriyor? Bunu da eylem planını açıklayanlar biliyor mu?
İktidar insan hakları eylem planı açıklıyor “Kürtler hariç” diyor
HDP’nin Karaçoban Belediyesine kayyım atanıyor, eşbaşkanımız gözaltına alınıyor ve belediye basılıyor. Demek ki bu eylem planı Kürtleri kapsamıyormuş. Bu da eylem planının başka bir boyutu. İnsan hakları normalde herkesi içindir. Ancak bu iktidar “Kürtler hariç” diyor. Bütün ilerlemelerde dediği gibi. Tarihten bir örnek. Uganda diktatörü İdi Amin şöyle diyor “İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem” diyor. Biz o dönemden daha geri durumdayız. Düşünebilirsin ama ifade edemezsin. Fezlekelerde “Propaganda yok ama potansiyel içeriyor. Her an propaganda yapabilir” diyor. Bu bir şaka değil. Vekillerimize gelen bir kısım fezlekede savcı diyor ki, bu konuşmada propaganda yok ama her an propaganda yapma potansiyeli içeriyor.
İktidarın 1948’den bu yana insan haklarını yeni keşfetmesi büyük bir mucize, tebrik ediyoruz AKP’yi!
Hani o yüzlerce sayılan fezlekeden bir tanesi olabiliyor. Daha fazla açıklayacağız önümüzdeki günlerde. 1948’den bu yana iktidarın insan haklarını yeniden keşfetmesi hakikaten bir mucize. Mucize olduğunu kabul ediyorum. Tıpkı doğalgaz bulmak kadar büyük bir mucize. Bir buluş, tebrik ediyoruz iktidarı, AKP’yi.
Türkiye AİHM’de en fazla ihlal alan ülke, sadece 2020 verilerini baz alırsak ihlaller buradan Lahey’e yol olur
Ne var İnsan Hakları Eylem Planında. Düşünce özgürlüğü ile ilgili maddeler de var. Oraya geleceğim. AİHM’in 2020 bilançosuna göre Türkiye ifade özgürlüğü alanında Avrupa’da en çok ihlal alan ülke konumunda. Rekoru kimseye bırakmıyor. Genel davalarda Rusya’dan sonra ikinci sırada. Bu eylem planını açıklayanların bu istatistikten haberi var mı? Bu eylem planını hazırlayanlar ya hukukçu değil ya da bu ülkede yaşamıyorlar. Ama Saray demek ki farklı bir ülkeye benziyor. Söyledikleri hayata yansımıyor. İnsan hakları, yargı bağımsızlığı, hukuki öngörülebilirlik, ifade ve inanç özgürlüğü, özel hayat, mülkiyet hakkı, kadın hakları toplum refah başlıkları en çok ihlal edilen başlıklar aynı zamanda. Bu oranlarda çok değil sadece 2020 yılını baz alırsak ihlaller buradan Lahey’e duble yol olur.
Eğitim Şart: İçişleri Bakanı ve AKP, MHP yetkilileri insan hakları eğitimine girmelidir
Eylem planında eğitim meselesi var. Yargı mensuplarının, kolluk mensuplarının alanda eğitilmesi meselesi var. Bu eğitimler yıllardır yapılıyor ama bu eğitimlerden hiçbir sonuç görmedik. Eğitimler aleyhe etki yapıyor. Daha çok insan hakkı ihlal ediliyor. Ama bu konuda bir önerimiz var eğer bu bir iç eğitimse büyük ortak ve küçük ortak kendilerini eğiteceklerse hiçbir itirazımız yok. Eğer İçişleri Bakanı Soylu insan hakları eğitimine girecekse büyük ve küçük ortağın bütün yetkilileri vekilleri, yöneticileri girecekse biz buna itiraz etmeyeceğiz. “Eğitim şart” diyoruz.
Şu anekdotu da paylaşmadan geçmeyeyim. Daha 3 hafta önce İçişleri Bakanı kürsüden köklü bir kurum olan İHD’ye “canı çıkasıcalar” dedi. Acaba ne anlıyorlar bu insan haklarından bunu da kamuoyunun taktirine sunuyorum. Ne var bu pakette 9 amacı, 50 hedefi 393 faaliyeti kapsadığı ifade ediliyor. Tek ciddi yanı bu bu raporun. Neymiş, demek ki 50 temada 393 başlıkta sorun var. Bu bir itiraf, bu iktidarın itirafı niteliğinde. “Bunlarda sorun var, biz bunları ihlal ettik” diyorlar. “Bilerek isteyerek, kasten, tasarlayarak ve taammüden suç işledik, bu temalarda değişiklik yapacağız” diyorlar. Cezasızlık bu ülkenin en büyük sorunu olmaya devam ediyor. Cezasızlık meselesini her zaman söylüyoruz bunu söylemekten vazgeçmiyoruz.
Eylem planı AB tarafından fonlanıyor yani aslında insan haklarının da ticareti yapılıyor
Şimdi eylem planının AB ile yapılan bir proje kapsamında olduğunu da unutmayalım. AB fonlarıyla destekleniyor. Daha önceden bu eylem planın ne zaman açıklanacağı belli.
Takvim olarak. Yani aslında insan haklarının da ticareti yapılıyor. Buradan para alınıyor. Proje kapsamında bu yapılıyor. Daha önceden tarihin tespiti de bu anlama geliyor.
Planda mesai saatleri dışında ev baskınlarının, gözaltıların olmayacağı söyleniyor. Bu şu demek, bundan sonra insan hakları ihlallerini mesai saatleri içinde yapacağız diyorlar yani ihlallere mesai saatleri sınırlaması getiriyorlar. Bu şekilde fazla mesaiden de tasarruf ediyorlar. Bu hak mıdır, özgürlük müdür sormak istiyorum. İşkence iddiaları ile ilgili zaman aşımını kaldırıyoruz diyorlar. El insaf! İşkence yaptığı için hangi polise, hangi jandarmaya, görevliye ceza verdiniz ki! Zaten işkence suçu ile ilgili zaman aşımı yok ki. Bu ülkede işkence yapanlar her zaman terfi ettirildi.
Bırakın işkenceyi, cinayet işleyenleri bile tutuklamıyorsunuz
Musa Çitil’i ve yüzlerce ismi unutmadık. Daha aylar önce Servet Turgut, Osman Şiban ve Şerali Dereli ile ilgili haber yapan gazeteciler tutuklandı. Onları helikopterden atanlar tutuklandı mı? Bırakın işkenceyi cinayetten kimseyi tutuklamıyorsunuz. Şimdi zaman aşımını kaldırdık diyorsunuz. Zaman aşımı zaten taraf olduğunuz uluslararası sözleşmelere göre yoktur. Hakikaten bu plan ancak insan haklarına karşı eylem planı olabilir.
İktidara bağlı yargı varken, demokratik siyaset tasfiye edilmeye çalışılırken “somut delil aranacak” sözlerini nasıl ciddiye alalım
Evet kişi özgürlüğü ve güvenliği başlığı en az vaatle geçilen bölüm. Netlik yok. Kişilik özgürlüğü ve güvenliği kapsamında katalog suçları daraltıyorlarmış. Tutuklama için de somut delil şartı getiriyorlarmış. Ya insaf ya! Bizim hakkımızda bir toplantıda sustuğumuz için savcılar fezleke hazırlıyor. Nasıl bu somut kıstastan söz ediyorsunuz. Bunu acı acı gülümseyerek izliyoruz. Bu, somut delil bulun talimatıdır herhalde. Bulamazlar. Ne zamanki yargı sopa olarak muhaliflere yönelik kullanılmaktan vazgeçilirse bazı meseleler düzelebilir. İktidara bağlı bir yargı varken, demokratik siyaseti tasfiye etme planları konuşulurken bu somut delil söylemlerini nasıl ciddiye alalım.
Erdoğan’ın açıkladığı eylem planı insan haklarına karşı eylem planıdır
Hakikaten bu plan ancak insan haklarına karşı eylem planı olabilir. Sadece günü geçiştirme, AB projesine uyum sağlama, o proje doğrultusunda gereken fonları alma ama uygulamada da “bildiğimizi yaparız” demektir. Çünkü biz bunu yaşıyoruz, biz bunları okumuyoruz onlar gibi yazmıyoruz. Yaşıyoruz. Yaşadıklarımızı anlatıyoruz.
Sağlık Bakanı her gün hava raporu açıklar gibi ölüm sayılarını açıklıyor
Diğer bir mesele pandemi meselesi. Normalleşme adımları açıklandı, bir harita açıklandı renkler hala tartışma konusu. Hangi renk ne anlama geliyor hala tartışılıyor. Ama şeffaf olmayan bir yılı bitirmemize 10 gün kaldı ve Sağlık Bakanı ile görünmezlik iksiri içen Milli Eğitim Bakanlığı bu bir yıla damgalarını vurdular. Sağlık Bakanının yaptığı en önemli iş hava raporu sunar gibi her gün ölüm sayılarını, turkuaz tabloda açıklamak. İnsanların ölüm sayılarını açıklıyor.
Pandemide halkı değil müteahhitleri, şehir hastanelerini korudular
Ne yaptılar, bu şeffaf olmayan yönetimde belki bazı şeyleri başardılar ama hastalardan hastalıklarını, ölenlerin ailelerinden ölümleri gizleyemediler. Bu konuda çok ciddi bir sıkıntı olduğunu, toplumun ciddi itirazlarının olduğunu belirtmek istiyorum. Aşıyı da yönetemediler, verileri açıklamayı da yönetemediler. Şimdi gelmişler normalleşme adımları atıyorlar, buna da kimse itibar etmiyor. Bir yıldır insan sağlığı korunmadı aslında. AKP iktidarının politikasında toplum esas değil. Sağlık sistemlerini korumaya çalıştılar. Bunu da satır aralarında sıklıkla gördük. Şehir hastanelerini iyi korudular. Müteahhitler korundu. Halk değil. Dolu dolu yataklar varken halk yatak bulamazken şimdi başka bir hikaye anlatıyorlar. Ama kimse inanmıyor.
Haritada ölümlerin yaşandığı ve kırmızıya boyanan illerin tamamı Erdoğan’ın gittiği ve kongre yaptığı iller
Bu haritaları biz nasıl okuyoruz. Mavi kayıt dışı demek. Uşak ve Kürt illeri maviydi. Uşak’a son dönemlerde gitmedim ama Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak ve diğer bölge illerine sıklıkla gittiğim için oradaki tabloyu biliyorum. Giresun, Niğde, Zonguldak, Ardahan, Bolu, Konya,Trabzon, Sakarya, Balıkesir, Adıyaman turuncu olarak kırmızı ve yüksek riskli olarak işaretlenen bölgeler. Neymiş, bu illerin ortak özelliği biliyor musunuz? AKP’nin kongre yaptığı iller. Hepsine Erdoğan gitmiş. AKP’nin kongre yaptığı bütün illerde vatandaş ölümle, hastalıkla burun buruna. Hani o lebaleb kongre yapıyorlardı ya işte sonuçlarını halk yaşamıyla ödeyecek. Bedelini şu anda ödüyor. Şöyle dikkat çekici noktalar var. Örneğin Balıkesir’in etrafı sarı kendisi kırmızı. Neden çünkü Balıkesir’de kongre yapılmış. Sakarya aynı durumda. Etrafı sarı, kendisi kırmızı. Adıyaman, etrafı mavi, Adıyaman’a da Erdoğan gittiği için orası da kırmızı oluvermiş. Lebaleb kongre yaparak halkın sağlığını hiçe saydınız.
Maviye boyanan illerde test yapılmıyor tedavi yok, yani kayıt dışı iller
Bunu hiç kimse unutmasın bu da tarihe not olarak düştü. Bölge illerindeki mavinin sebebi de şu. 1) Bir kere kayıt tutulmuyor, kayıt yok. 2) Hastaların ölmesi halinde korona diye tespit edilmiyor. 3) Test yapılmıyor. Test yapılmadan nasıl öğrensin insanlar hasta olduklarını. Böylece kayıt dışı kalıyorlar. Sürü bağışıklığı uygulandı. Diyarbakır’da evim var orayı biliyorum. Doktorlarla, tabip odalarıyla görüştüm test yapılmadığı için hastalar hastalıklarını atlattıklarını bile sonradan öğreniyorlar. Ya da tomografi gibi benzeri tespit yöntemleri ile. Aşıda haritada en son sırada çıktı. Ne demekmiş, mavi bölgeler sürü bağışıklığyla test yapılmayan hastalıkların tespit edilmediği bölgeler olarak maviye boyanmış. Bununla ilgili epeyce espriler döndü ama işin ciddi boyutu budur.
Esnaf sıfırı tüketti; esnaf ve işletmeler için acil bir mali destek eylem planının açıklanması gerekiyor
Ekonomi meselesi yakıcılığını koruyor. TÜİK büyüme verilerini açıkladı. TÜİK’e göre 2020 yılında Türkiye 1,8 büyümüş. 2020’nin son çeyreğinde ise büyüme yüzde 5,9 olmuş. Şimdi pandemi döneminde kendileri ve beşli çeteleri için bütçe harcayan bir iktidar var karşımızda. Örtülü ödenek de harcanmaya devam ediyor. Ama esnafa, işçiye, emekçiye hiçbir destek yok. Kısıtlamayı kaldırdık diyorlar. Peki esnaf nasıl çalışsın? Sıfırı tüketti. Sıfırın dibinde. Çay ve şeker alabilecek mi? Lokanta un, yağ, et alabilecek mi ki işyerini açsın. Esnaf ve işletmeler için acil bir mali destek eylem planının açıklanması gerekiyor.
Markete gidenin sepeti, fatura ödeyenin kesesi küçülmeye devam
Küçülen bu dönemde Türkiye halklarının kesesi ve sepeti oldu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği rakamlarına göre Şubat ayında marketteki 42 üründen 29’unun fiyatı arttı. Markete giden vatandaşın sepeti küçüldü. Pandemi kısıtlamaları kısmi olarak kaldırıldı ama esnafın borcu kapanmadı. Daha da küçüldü esnaflar ve erimeye devam ediyorlar. Doğalgaza ilk üç ayda yüzde 3 zam yapıldı ve evdeki petek küçüldü. Türk lirası değer kaybetti. Markete gidenin sepeti, fatura ödeyenin kesesi küçülmeye devam ediyor.
Halkın kesesi küçülüyor Saray’ın ise koruma ordusu büyüyor
Büyüyen ise Saray’ın koruma ordusu oluyor. Kendisini milletin lideri olarak lanse eden Erdoğan halktan korkuyor, koruma sayısını artırıyor. Koruma Daire Başkanlığına 2020 yılında 263 milyon TL aktardığını paylaşmak isterim. Betonun iktidarı AKP ve MHP müteahhit gördüğünde aklına ya ihale vermek ya vergisini affetmek ya da borçlarını üstlenmek geliyor. Siftah yapamayan esnaf isyanını duyunca ise abartı diyor, işsiz gençlere iş beğendiremediğini iddia ediyor. Bizler HDP olarak; her yoksullukta ve işsizlikte mücadele yoksulun, kesesi küçülen halkın ensesi kalınlaşan yandaş ile mücadelesidir diyoruz. Bu iktidar oldukça yoksulluk ve işsizlik kaçınılmaz diyoruz.
8 Mart için alanlardayız 8 Mart’a kadar alanları terk etmeyeceğiz
Son olarak 8 Mart haftasındayız. Biz 26 Şubat’ta birçok yerde startımızı verdik. 8 Mart’ı büyük bir coşku, heyecan ve kararlılıkla karşılıyoruz. AKP kadınları engellemeye devam ediyor. Ben, 26 Şubat’ta Siirt’teydim. Pandemi sebebiyle izin vermediler, mitingimize şu anda olumsuz yanıt verildi. Diyarbakır’a henüz bir yanıt yok ama kadınlar her yerde sokakta olmaya devam ediyor. 8 Mart’a kadar da sokakları kesinlikle boşaltmayacağız. “İsyanımız özgürlüğümüz için” şiarıyla, hoş geldin 8 Mart diyorum. Coşkumuzu, zılgıtlarımızı, halaylarımızı her yere taşıyacağız. “Erkek adalet değil gerçek adalet” diyeceğiz kadınlar için de adalet sloganlarımızı her yerde söylemeye devam edeceğiz. Türkiye’nin her tarafını mora boyayacağız. İsyanımız özgürlüğümüz için.
Pervin Buldan’a dil uzatan insan müsveddesi, yaratık MHP’liden hesap soracağız
Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’a yönelik ırkçı, cinsiyetçi, aşağılık saldırıyı da söylemeden geçemeyeceğim. Hakikaten bu iktidar değerlerin tüm içeriğini boşalttı. Maneviyatı bitirdi. Ahlak konusunda Türkiye toplumu giderek geriliyor çünkü iktidar buna öncülük ediyor. Toplum böyle çökertiliyor. Nasıl mı? Saygı ve hoşgörüden yoksun anlayış ülkeye yayılmış durumda. Mizah düşmanı bir zihniyet, iklim var. Bunun dünyada herhalde örneği yok. Bu zihniyeti yaratan bu iktidardır. Politik mizah içeren bir paylaşıma ırkçı bir saldırı yapıldı Eş Genel Başkanımıza karşı. Saldırıyı başlatan bir insan müsveddesi, yaratık MHP’li bir isimdi. Kendisine şunu söylüyoruz: Önce haddini bileceksin. Pervin Buldan hayatını kadın ve insan hakları mücadelesine adayan bir arkadaşımız Eş Genel Başkanımızdır. Milyonlarca insanın temsilcisi ve iradesidir. Dahası birlikte mücadele yürüttüğü milyonlarca kızkardeşi vardır. Aslında sana insan müsveddesi bile demek bana fazla geliyor.
Özlem Zengin hakkında harekete geçen yargı Pervin Buldan’a yapılan hakaretler konusunda sessiz
Peki bunun sahipleri ne yapıyor henüz hiçbir açıklama duymadık. Bu MHP’li isim hakkında bir soruşturma var mı, hayır duymadık. Soruşturma yok. Biliyorsunuz geçen hafta AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e karşı yine ağır cinsiyetçi bir küfür nedeniyle bir avukat tutuklandı. Bunu destekliyoruz. Bu saldırılara karşı derhal yargı harekete geçmelidir. Ama bu konuda çifte standardı kabul edemeyiz. Bu MHP’li isimden hukuk önünde ve siyaseten hesap soracağız. Asla bunun bu aşağılık yaklaşımına izin vermeyeceğiz. Bunu unuttuğumuzu kesinlikle düşünmesinler.
Buldan’a, Akşener’e hakaret eden, Özgecan Aslan’ı katleden cesaretini iktidardan alıyor
Meclis’te hakaretler savuran, miting meydanlarında tehdit eden, ekranlarda hedef gösteren iktidar temsilcileri; cinsiyetçi küfür edenlerin, evde şiddet uygulayanların, kadın katillerinin yol göstericisidir. Pervin Buldan’a, Başak Demirtaş’a, Esra Erdoğan’a, Meral Akşener’e, Özlem Zengin’e pervasızca hakaret eden de Pınar Gültekin’i, Özgecan Aslan’ı katleden de cesaretini bu iktidardan almaktadır. Ama biz söz veriyoruz; sokaktan, evden, siyasetten, medyadan, fabrikadan, iş yerlerinden, Meclis’ten, her yerden sizin bu cinsiyetçi dilinizi, erkek egemen tavrınızı sileceğiz. Bu vesileyle bütün kadınların, yoldaşlarımızın 8 Mart’ını kutluyoruz.
Soru: AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın açıklamaları dün çok netti. ‘Hem siyaseten hem hukuken kapatacağız HDP’yi’ dedi. Bugünse ‘Sandığa gömeceğiz’ dedi. Naci Bostancı da ‘Bunun karar vericisi yargıdır’ dedi. Dünden bugüne bir geri adım var Cahit Özkan’ın açıklamasında. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cahit Özkan’ın hadsiz, ucube, küstah açıklamasının unutulmaması lazım
Ancak bir başsavcı, atandıktan sonra böyle bir açıklama yapabilir. Ya da AYM’ye üye olur, yine de oyu yetmez bir partiyi kapatmaya. Öyle ucube, öyle sınırsız, öyle küstah, öyle hadsiz bir açıklama ki ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunun unutulmaması lazım. AKP’nin geldiği nokta siyaset yapmak değil. AKP’nin geldiği nokta siyaseten yarışamadığı muhaliflerine yargı sopasını göstererek, kumpaslarla muhalefeti siyasetin dışına itmektir.
‘Cahit Özkan acaba küçük ortağa mı katıldı’ gibi sorular havalarda uçuşuyor
Geri adım var mı yok mu, onu kamuoyunun takdirine sunuyorum. Evet, dünden beri bu konuda çok konuşma yapıldı. “Cahit Özkan acaba küçük ortağa mı katıldı, aralarında neler oluyor” gibi sorular havada uçuşmuyor değil.
Siyaseten tükenenler kapatmayı tartışsın, bizim gündemimiz Türkiye’nin sorunları
Ama bu parti kapatma tartışması bizim gündemimiz değil. Bizim gündemimiz kadın cinayetleridir, yoksulluktur, haksız tutuklamalardır. Yani Türkiye’nin sorunlarıdır. Siyaseten kendilerini ifade edemeyenler, bu halka verecek yanıtı olmayanlar, hikayesini bitirenler böyle kapatma tartışmaları ile kendilerini oyalıyorlar.
Soru: Fezlekelerle ilgili programınız nedir, devam eden tartışmalarla ilgili ne dersiniz?
Fezlekeler meselesi hukuk tartışması değil, siyasi tartışma
Fezlekelerin önemli bir bölümünü biliyorum. Bu bir hukuk tartışması diyenler var ya, bu bir hukuk tartışması değil, bu bir siyasi tartışma. Bizler suç makinesi değiliz. Bizler de diğer milletvekilleri gibi miting yapıyoruz, halkla buluşuyoruz, Meclis’e geliyoruz, esnafla görüşüyoruz, odalarla görüşüyoruz, kurumlarla görüşüyoruz, halka HDP’yi anlatıyoruz.
Fezlekelerimizin tamamı sözdür, ne yapalım; kendimizi pandomimle mi anlatalım?
Peki, neden sadece bizlere fezleke geliyor. Çünkü yargıya talimat var. ‘HDP’li vekiller ne yaparsa yapsın fezleke hazırlayın’ talimatı. Bizim fezlekelerimizin tamamı sözdür, düşünceyi açıklamaktır, ifade özgürlüğüdür. Biz susarak kendimizi nasıl anlatalım? Türkiye halklarına kendimizi nasıl anlatalım. Pandomim ile mi anlatalım? Vücut dili ile mi anlatalım?
Fezleke fezleke deyip duruyorlar, halk da zannediyor ki orada suç var
Bu fezlekelerde ne var? Bir bölümünü artık biz açıklayalım. Onlar fezleke deyip duruyor, Kobane deyip duruyor. Halk da zannediyor ki orada suç var. Hakikaten şu anda belirli TV kanalları tarih önünde hem hukuken hem ahlaken hem siyaseten çok büyük bir suç işliyor. Türkiye toplumunun dörtte birini temsil eden bizleri her gece kanallarda linç ediyorlar, hakaret ediyorlar. Cevap hakkı yok. Bizim seçmenimizdir burada hedef. HDP’yi siyaset dışına çıkarmak istiyorlar.
Kobane fezlekesinde Meclis’teki basın toplantım suç sayılmış
Benim fezlekemden bir örnek vereyim. Hem de bu büyütülen Kobane fezlekesinden. Meclis’te yaptığım basın toplantıları fezlekede suç. Sadece birini söylemiş olayım. Bunların gerçek olduğu gibi bir imaja karşı tabii ki bunları açıklayacağız, susmayacağız bunlara karşı. Çünkü söz kurmadan siyaset yapılmaz.
Hakkımızda rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık yok, bizim fiilimiz sözdür
Bizim hakkımızda rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık, görevi kötüye kullanma var mı? Yani bizim tek bir fiilimiz yok. Fiilimiz sözdür. Biz sözle siyaset yapıyoruz. Bunu tüm Türkiye’nin de bilmesini istiyoruz.
Soru: 5 TÜİK başkanı değişti. Bu başkan değişiklikleri ile ilgili değerlendirmeniz olur mu?
Rakamları değiştiremiyorlar TÜİK başkanlarını değiştiriyorlar
Vallahi rakamları değiştiremiyorlar, başkanları değiştiriyorlar. Ne diyeyim? Ismarlama rakamlar veriyorlar, TÜİK başkanları veriyor, gerçekle uyuşmuyor. Naçizane tavsiyemiz; TÜİK rakamlarının değişmesi için bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. TÜİK başkanlarını değiştirerek rakamlar değişmiyor. Gerçek olmayan rakamları açıklayınca gerçek olmadığı 3-5 dakika sonra hemen deşifre oluyor zaten. Bu politikadan vazgeçmelerini öneririm.”
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler