Kadın Savunma Ağı’nın yaptığı anket sonuçları kadınların şiddete maruz kalmasını önlemenin ve engellemenin devletin elindeki araçlarla mümkün olduğunu ortaya çıkardı. Kadınların en çok aile içinde şiddete maruz kaldıkları düşünülürken, iktidar ve yandaşlarının hala ailenin kutsallığından ve ahlaktan bahsettiği kaydedilen raporda, kadınların bu adaletsizliğe sessiz kalmadığının altı çizildi.
Kadın Savunma Ağı 25 Kasım’a giderken, iktidarın sürekli kadınlar adına konuştuğu, kadınlara sormadan kararlar aldığı, doğruluğu sorgulanması gereken istatistiklerin paylaşıldığı bu süreçte, kadınların şiddet ortamında kendilerini nasıl hissettiğini araştırmak amacıyla 23 şehirde 500 kadınla yüz yüze ve online olarak bir anket çalışması yaptı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadınlar ve LGBTİ+’ların 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla bu yıl da şiddete, tacize ve tecavüze karşı sokakta olduğu belirtilen raporda, “Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasak kararına ve İstanbul Valiliği’nin İstiklal Caddesi çevresinde her türlü etkinliği yasak ilan etmesine karşın geri adım atmadık. Beyoğlu Tünel Meydanı’nda toplanmamızı engellemek için Gezi Parkı’ndan Karaköy’e kadar bütün bölgeyi ablukaya alan, bölgede ulaşımı durduran ve ikametgahı olmayanları içeri almayan polis yine de yüzlerce kadın ve LGBTİ+’nın eylem alanında buluşmasını engelleyemedi. Beyoğlu çevresinde yaklaşık iki saat süren eylemlerde iki yüzün üzerinde kadın ve LGBTİ+ gözaltına alındı. Bunun karşısında kadınlar olarak, artan dinci gerici tutumları, cezasızlığı ve şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimizi söylemekten asla vazgeçmiyoruz” denildi.
Yapılan araştırmanın kadın örgütlerinin sürekli dile getirdiği gerçekleri yeniden açığa çıkardığını belirten Kadın Savunma Ağı, anketten çıkan sonuçlardan ilkinin kadına yönelik şiddeti önlemekle ve kadınları şiddet karşısında korumakla görevli kurumların kadınlar açısından güvenilir olmadığı kaydedildi. Raporda, “Araştırmamızın kadın mücadelesine güç vermesini ve devlete yükümlülüklerini hatırlatmasını umuyoruz. Sonuçlardan ikincisi, kadına yönelik şiddetin her türlüsünün her yerde olduğu. Kadınlar şiddetin farklı biçimlerine maruz bırakılıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, kadına yönelik şiddetle mücadelede ilerlediklerini söylese de araştırmamız tam tersini ortaya koyuyor. Araştırmamıza katılanların neredeyse tamamı kadınların şiddete maruz bırakıldığını düşünüyor. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede feshedildiği, nafaka hakkımızın elimizden alınmaya çalışıldığı bu süreçte, iktidar tarafından kadına yönelik şiddetle mücadelenin ilerlediğine inanmak mümkün değil” ifadeleri kullanıldı.
Rapor, şöyle devam etti: Sonuçlardan üçüncüsü, şiddetin en çok yakınımızdaki erkeklerden geldiği. Dördüncüsü, kadınların şiddeti görmezden gelmediği. Beşincisi, adli makamların güvenilir olmadığı. Şiddete karşı devletin politikalar üretmesini bekliyoruz. Ancak gerçeğin böyle olmadığını da biliyoruz. Bu sistem kadınların güvenliğini sağlamıyor.
Kadınların özelleştirilmiş politikalar istediğini söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz! Yaptığımız anket sonuçları gösteriyor ki kadınların şiddete maruz kalmasını önlemek ve engellemek devletin elindeki araçlarla mümkün. Kadınlar en çok aile içinde şiddete maruz bırakıldıklarını düşünürken iktidar ve yandaşları hala ailenin kutsallığından, ahlaktan bahsediyor. Kadınlar bu adaletsizliğe, eşitsizliğe; kazandığımız hakların alınmasına ve katledilen kadınlar için isyan etmeye sokaklara çıktığında da erkek-devlet şiddetine maruz bırakılıyor.
Hayatımızın her alanına sirayet eden şiddete rağmen hayatta kalmaya çalışan kadınlar olarak haklarımızdan, mücadelemizden, birbirimizden, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!”