Metin Kaçmaz: Yargılanırken Yargılayanlar…
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker’e yaptığı konuşmalardan dolayı konulan yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasına yönelik yargılamalar devam ederken 26 Şubat tarihinde de Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla açılan davanın duruşması yapıldı. Duruşma öncesi yapılan duyurular, çalışmalar, Türkiye Alevi örgütlenmelerinin duruşmaya destek için katılınması çağrısı olumlu etki yaratarak Aleviler akın akın gelerek mahkeme salonunu doldurdular.
İstanbul Anadolu Adliye Sarayı Tarihi bir gününü yaşamaktaydı 26 Şubat tarihinde bahçede Turgut Öker’in gelmesini bekleyen canlar heyecanlı bir o kadar da dayanışma ruhunun getirdiği bir arada olma, kenetlenmenin onurunu yaşamaktaydılar. Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, İsveç, İsviçre, Danimarka ve bir çok ülkeden gelen yüzlerce can ve İzmir, Ankara, İstanbul ve değişik şehirlerden gelen yüzlerce can Turgut Öker’le yürek yüreği olmak, ellerini kenetlemek, bu davada yargılanan Turgut Öker değil onun şahsında Aleviler olduğunun bilinciyle davalarına sahip çıkmanın heyecanı içersindeydiler.
Adliye bahçesine giren Turgut Öker kendisini bekleyen Alman televizyon kanalına dava ile ilgili gelişmeleri anlattıktan sonra kendisini bekleyen yoldaşlarına doğru gittiğinde alkış tufanı ile karşılaştı. Kendisini heyecanla bekleyenlerle sarılarak selamlaşan Öker, bu davanın Alevileri yargılayan dava olduğunun bilinciyle Alevilerin davalarına sahip çıkmalarının mutluluğunu yaşamaktaydı.
O gün adliye bahçesinde de olağanüstü bir hareketlilik göze çarpıyordu, polis panzeri bahçeye girerken onlarca donanımlı polisler de binadan içeri giriş yapıyordu. Mahkemenin yapılacağı 3. kata çıktığımızda mahkeme salonuna giden koridor polis barikatlarıyla kapatılmış 20’in üzerinde resmi ve bir o kadar da sivil polis tarafından sarılmış durumdaydı.
Saat geldiğinde barikatı kaldıran polisler insanların içeriye girmesine müsaade ettiler ve bekleyen kalabalık salona doğru akmaya başladı. Aslında ilk karar yargılamanın yapılacağı salonunun 40 kişilik kapasiteli olduğu kalabalığın fazla olması sebebiyle yapılan itiraz üzerine 300 kişilik büyük salona alındığını avukatın hakime verdikleri anlayışlı bu kararına teşekkür etmesinden öğrenmiş olduk.
Salon dolup yer kalmayınca üst kattaki loca denilen bölümde açılıp dinleyiciler oralara alınmaya başladı. Aleviler mahkeme salonunu tıka basa doldurmuş yapılacak yargılamayı başkanın ve avukatlarının yapacağı savunmaları heyecanla beklemekteydiler. Kadın hakim duruşmayı açtıktan sonra ilk sözü Turgut Öker’e vererek dava ile ilgili söyleyecekleri olup olmadığını sorduğunda Turgut Öker tarihi savunmasını yaptı.
Yargılanırken kendisini yargılamak isteyenleri, düşüncelerini yargıladı.
Turgut Öker; Bu dava örgütlü olmamız, yolumuzdan vazgeçmeyerek hak aramamız ve haksızlıklar karşısında susmamız üzerine açılmış bir davadır. Burada yargılanan ben değilim Alevi kurum başkanı olmam sıfatıyla yargılanan Alevilerdir. Gezi’de katledilen Berkin Elvan’ın öldürülmesine karşı açıklama yaparak tepkimi ortaya koymam üzerine yargılanıyorum. Evlatlarımızın katledilmesi karşısında elbette tepkimi ortaya koyacağım. 3. köprüye Yavuz adının verilmesi karşısında yaptığım itiraz üzerine yargılanıyorum. Yavuz biz Aleviler tarafından yapmış olduğu Alevi katliamı dolayısıyla katil olarak bilinir, cemlerimizde lanetlenir. Böyle bir şahsın adının bizim vergilerimizle yapılan bir köprüye verilmesine elbette tepkimi ortaya koyacağım.
Gezi döneminde katliamlara karşı çıkmamız, bu ülkenin gerici şeriatçı zihniyete teslim etmemek sokağa çıkmamız bizim varlık sebebimiz. Biz tek tek kişiler olarak yargılanabiliriz ama hiç bir koşulda hiç bir güç Alevilerin insanlığı hedef alan, insanlığı kucaklayan, insanlığın vicdanının ifade eden değerlerini hiç bir güç yargılayamaz.
Aslında bu davayı açtıran cumhurbaşkanı ile ben çeşitli Platforumlar da karşı karşıya gelerek düşüncel bazda tartıştık. O Milli Görüş düşüncesine sahip birisi olarak kendisince savunmalar yaparken ben de kendi inancım, düşüncem gereği açıklamalarda bulundum. İnsanı merkezine koyan bir düşüncenin mensubu olarak insana karşı yapılan her türlü haksızlığa karşı durdum ve durmaya devam edeceğim. Ben suç işlemedim insana zulüm yapmayın mahkemeyi bir an önce sonuçlandırın. Hangi kararı verirseniz verin bedeli ne ise öderiz dedi.
Avukatların yaptığı savunma yargılamayı yapanların suratlarına vurulmuş bir şamar gibiydi. Müvekkilim bugün sayısı milyonlarca olan aynı zamanda Avrupa’da da milyonlarla ifade edilen insanın bulunduğu inançsal bir kurumun, toplumsal bir gurubun en önemli temsilcilerinden birisidir. Bugün yargıladığınız kişinin bu durumunu göz önünde bulundurarak hareket etmeniz gerekiyor. Bugün salonu dolduran yüzlerce kişi ve buraya gelmek isteyen insanların gözü kulağı burada vereceğiniz kararda. Turgut Öker’in kendisinin de söylediği gibi verilecek karar kendisi ile ilgili karar değildir yargının vereceği karar iktidarın Alevilere bakış açısını göstereceği bir karar olacaktır. Ayrıca yargının iktidarın üzerinde bir vesayet olduğunu göstermesi açıcından önemlidir vereceğiniz karar. Bunu bir kez daha düşünmenizi bekliyoruz.
Avrupa’dan, Türkiye’den kurum temsilcileri buradalar ve kendileri yargılanıyormuş gibi davayı takip ediyorlar. Bu dava her ne kadar Turgut Öker aleyhine açılsa da Aleviler böyle düşünmüyorlar. Müvekkilim hem inanç kurumu temsilcisi hem de aynı zamanda siyasi bir karakterdir. Siyasi olarak bir dönem bağımsız olarak parlamentoya girmek istemiştir daha sonra Halkların Demokratik Partisinde vekil olmayı başarmış iktidarın çeşitli manipülasyonları sonrası vekilliği kısa bir süre sonra düşürülmüştür.Siyasi kişilik olarak muhalefet görevi gereği iktidarı zayıflatmak yanlışlarını söylemek yoluyla mücadele etmesi doğal hakkıdır. Ayrıca inanç kurumu temsilcisi olarak temsil ettiği kurumdan oy alacağı için onların söylemelerini dile getirmesi doğaldır. Tayyip Erdoğan bu açıklamaları üst perdeden, nezaket sınırlarını aşacak şekilde dile getiriyor ona karşı her hangi bir soruşturma açılmazken onu en alt düzeyde eleştiri halinde söyleyenler hakkında soruşturma açılıyor. Burada bir eşitsizlik hali var.
Şimdi müvekkilimin açıkladığı iki söylemle ilgili açıklama yapmak istiyorum. 31 Ekim’de Berlin’de yapılacak eylemle ilgili ’31 Ekim’de Berlin’deyiz Avrupa’yı Taliban Tayyip’e zindan edeceğiz’ ve ‘Katil, hırsız diktatör sana Avrupa’yı dar edeceğiz’ şeklinde açıklamalarının Türkiye adli yargısının içerisine girmediğini, yetkisinin olmadığını düşünüyoruz. Kendisi Avrupa’da yaşayan bir kişilik olarak Avrupa’da suç teşkil etmeyen açıklamasının Türkiye yargı sistemini ilgilendirmediğini düşünüyoruz. Terör örgütü suçlaması Alevi kurum yöneticilerine yapılan bir hakarettir bunu kabul etmiyorum, bu çok ayıp bir şeydir. Katil, hırsız, firavun söylemlerinin söylendiği dönemler 17/25 Aralık süreci olarak Tayyip Erdoğan’ın, çocuklarının ve iktidardaki bazı kişilerin, bakanların para hareketinin olduğu hususunda kamuoyunda çok güçlü söylemler var.Bu söylemler üzerinden de müvekkilim kendisi politik düşüncesini açıklamıştır. Müvekkilimin görüşlerini bu çerçeveden değerlendirmek gerekir. Yaptığım bu savunmadan sonra müvekkilimin beratine karar verilmesini talep ediyorum dedi.
Yapılan savunmalardan sonra hakim davanın 29 Nisana ertelenmesine karar verdiğini söyleyerek davayı bir kez daha erteledi.
Bir araya gelmek, birbirimize sahip çıkmak zorundayız.
Duruşma sonrası adliye bahçesinde basın açıklaması yapıldı. Burada avukatlar, Turgut Öker, HDP milletvekili Kemal Bülbül ve çeşitli temsilciler açıklamalarda bulunarak yargılanan Turgut Öker değil Alevileri olduğu ve Alevilerin susturulmaya çalışıldığı üzerinde görüşler belirtildi. Mahkemelerde izlenen yolun Alevilerin sindirilmeye, susturulmaya ve biat eden sessiz topluma dönüştürülmek istendiği üzerine olduğu buna karşı da bugün Aleviler mahkeme salonunu doldurarak karşı cevap verdiklerini, susmayacaklarını haykırdıklarını söylediler.
Duruşmaya katılmak için binlerce kilometre uzaktan gelen birisi olarak şunu gördüm ki Aleviler güçlü olarak bir araya gelirlerse, ortak hareket ederlerse kendileri üzerinde oynanan oyunlara dur deme şansına sahip olurlar. Bir kez daha şahit olduk ki burada yargılanan Turgut Öker değil onun şahsında Alevilerdir, yöneticilerdir. Bugün o mahkemede yargılanan Turgut Öker’in yerinde yarın yönetici olan başka birilerimizin olmayacağının garantisi var mı.
Milyonlarca Alevinin yaşadığı İstanbul’da davaya gelecek binler bulunamaz mıydı. Sadece davaya katılmak çağrı yapmak yerine bizzat mahkemeye gelerek desteğini sunan Türkiye kurum yöneticilerinin katılımı daha ciddi olmaz mıydı. Bu dava hepimizi susturarak, yok etmek isteyenlerin üzerimizde oynadığı oyunun bir parçası. Burada yargılanan isimler değişebilir ama yargılamaların yapılmayacağının garantisini bu devirde, bu iktidar döneminde kimse tarafından verilemez. Bugün Turgut Öker’e karşı açılan davda sesini çıkartmayanlar, desteğini sunmayanların yarın kendilerine karşı açılacak olası bir davada bir şey söyleme hakkı olabilir mi. Burada yok edilmek istenen Alevilik.
Araştırmacı – Yazar Metin Kaçmaz
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler