İnsanlık tarihinde kara bir leke: Sivas katliamı
-Serpil Deniz-
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan Sivas Katliamı toplumsal hafızamız da yangını hiç sönmeyen, toplumsal yüzleşme ve hesap vermeden kaçınıldığı sürecede kanamaya devam edecek olan bir yaradır.
Biz Aleviler, Hace-Bektaşı Veli, Yunus Emre, Hallacı-Mansur, Nesimi, Pir Sultan’ ın yolunu yol eyleyen, ” Dönen dönsün, Ben Dönmezem ” diyerek tarihten bu güne haksızlığa, adaletsizliğe biat etmeyen, meydan okuyan, başkaldıran sevgi odaklı, insan odaklı, doğa odaklı kadim bu inancı tüm baskı asimilasyon ve katliamlara yoksayma ve inkara rağmen bu topraklarda sevgiyle kardeşlikle barışla muhabbetle adaletiyle ve rızalıkla kök salan bir çınar olmayı bilmişlerdir.
Bundan 400 yıl önce yaşayan “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”diyen Pir sultan’ nı yolunu yol eyleyen 33 canımız barışa, kardeşliğe, sevgiye, özgürlüğe düşman örgütlü bir kötülükle yok edildi. Onlar bu ülkenin vicdanıydı, aydınlık yarınlarıydı.
Onlar emek, özgürlük, barış, kardeşlik mücadelesinin zor, bedellerinin ağır olduğunu bilerek “acıyı bal eylemek” için semaha durmuşlardı. Bizler bu katilleri ve bu katliamları yaratan ve beslenenleri çok iyi tanıyoruz.
Sivas Madımak’ta 28 yıl önce 33 canı yakanlarıda aklayanlarıda biliyoruz. Karanlık güçlerce yakılan, bu ülkenin demokratik değerleridir.Devlet tarafından korunan, avukatlarının ödüllendirilerek vekil, müsteşar yapıldığınıda biliyoruz.İnsanı, doğayı emeği katleden, yok eden, sömüren bu düzen sürdükçe yeni katliamların olması ihtimali hep olacaktır. Bizler bunu “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” şiarıyla,ülkenin demokratik güçleri ve değerleriyle her fırsatta yanyana durarak, birlikteliği örerek, eşit özgür olacağımız demokratik, laik, bir ülke mücadelesine hayat vererek başarabiliriz.
Toplumsal belleğimizde Madımak oteli, mekan olarak insanlığın, mertliğin, vicdanın yandığı bir yer olarak hep kalacaktır. Bu yüzdendir ki, Madımak Oteli’nin, Sivas Katliamı gibi insanlığa karşı işlenen şuçlar kitabının bu kara sayfasıyla yüzleşmek adına burası “Utanç Müzesi“ haline getirilmelidir.
Böylelikle toplumsal değişimin ilk adımı farkındalık yaratılarak katliamlar tarihiyle yüzleşebiliriz. Zira yüzleşebilmek cesaret ister… Yürek ister… Vicdan ister… Adalet ister… Bizim adalet ise hâlâ alev alev yanmakta vicdanlarımızda…
Bunu boynumuzun borcu olarak görüp, gözlerimizin nuru çocuklarımıza, yarınlarımıza, umutlarımıza sahip çıkmak adına yapacağız. Bizler bu katliamlar ve insanlığa karşı işlenen suçların bir daha yaşanmaması için birlikte mücadele ederek, Anadolunun artık katliamlarla değil özgürlük şarkılarının söylendiği semahlarının dönüldüğü kardeşlik sofralarının kurulduğu demokratik bir ülke de iyi insanların nefes alacağı bir ülkeyi birlikte inşa edebiliriz.
Bu karanlığa teslim olmayacağımızı buradan haykırıyoruz ve aynı Simurg efsanesinnde ki gibi herkesi kendi simurgu olup küllerinden yeniden yaratılma kararlılığı yla kendi özgür semalarımızda uçmak için herkesi dayanışmaya ve acılarımızı ortaklaştırıp kenetlenmeye çağırıyoruz. Katillerin hesap vereceği adalet ısrarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz…
UnutMADIMAKlımda
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler