Örgütlenmeye de inançsal öğretiye de yolda yürütmeye de kadın eli değerse her şeyin daha da güzelleşeceğine inanıyoruz.
Aydın Deniz – Bugün Hünkar’ın hakka yürümesinin 750 yılında anma etkinliğine Alevi kurumları olarak geldik. Yıllardır yapılan uluslararası anma etkinliklerinde biliyorsunuz sadece Hünkar’ı anlatmak ve Aleviliğin kültürel ve sanatsal yönleri ön plana çıkıyordu. Son 5 6 yıldır Alevi hareketinin ana taleplerinden birisi olan dergahları geri istiyoruz sloganıyla bugün biz burada buluştuk.
Daha önce farkındalık yaratmak adına, dergahların asıl sahibine Aleviler olduğunu göstermek adına, biz buralarda dergah içerisinde cemler yaparak, alternatif programlar yaparak farkındalık yaratıyorduk.
Bu sene bir adım daha ileri atıldı ve bu sene üç koldan Hacı Bektaş’ın üç kolundan Nevşehir, Kırşehir ve Kayseri girişlerinden Aleviler toplandı ve taleplerini sloganlarla dile getirerek Hünkar’ın önüne kadar geldik ve Hünkar’a niyazımızı ettik.
Bu önemli bir gelişme çünkü Alevi hak talep mücadelesi 30 yılı geride bırakırken Alevilerin hiçbir anayasal ve yasal güvencesinin ya da taleplerin karşılığı olmadığını gördük. Bu taleplerin oluşması için sadece iktidarın gönüllü olması yetmiyor.
Çünkü biliyorsunuz 7-8 yıldır Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları olmasına rağmen bu iktidar Alevilerin haklarını vermiyor, halen erteliyor ve halen oyalıyor.
Bu konuda ısrarcı olmadığınız sürece sürekli eylemler yapmadığımız sürece bu hakları alma durumumuz da yok. Ve bu sene sadece sanatsal ve kültürel ama yerine ana taleplerimizden biri olan “dergahlarımızı istiyoruz”u çok sesli bir şekilde haykırdık, dile getirdik Hacıbektaş’ta. Önemli bir adım Alevi hareketi için.
Talepleri konusunda ısrarcı olduğunu gösterdi. Ama bunun sadece tek başına yılda bir anma etkinliklerinde taleplerimizi dile getirmekte olmayacağını da biliyoruz. Alevi hareketi buna yönelik yeni şeyler üretmek zorunda. Bu taleplerini kazanabilmesi için sürekliliği sağlamak zorunda. Öbür türlü sadece yılda bir yaptığımız eylemle kalıyoruz ve arkadan geçmişte kalan 30 yıl gibi önümüzdeki belki 30 yılda bu ısrarcı duruşumuz olmazsa taleplerimizin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz.
MD – Bu akşam şimdi belki de ilki olacak. Kadıncık Ana’da cem olacak. Bununla ilgili düşüncelerinizi alalım.
A.D – Buradaki cemin en büyük özelliği şu; Kadıncık Ana’da cem yapılması bir ilk. Aynı zamanda bir de cemi yürütecek olanların kadın, ana olması önemli. Alevilikte biliyorsunuz kadın erkek eşitliği söz konusu ama maalesef pratikte söz konusu değil. Pratikte gerek kurumlarımızda gerek inançsal faaliyetlerimizde kadının yeri eski durumu da değil, biraz ötekileştirme yaşanıyor ve bunun giderilmesi ve farkındalık yaratılması anlamında da Kadıncık. Ana’da cem yapılması, anaların cem yürütmesi değerli. Bize tekrardan kendini hatırlatmaları önemli ve bu anlamda aslında biraz Alevi Hareketi’nin gerek kurumsal gerek inançsal bazda kadınların önünü açması gerektiğini, onlara imkanların daha çok sağlanıp görünür, bilinir olmaları konusunda emek harcamaları gerekmektedir.
MD – Aslında özüne inmesi gerekiyor. Zaten bizim dedeler neyse analar da o, yani analar da cem yürütürmüş dedeler de aynı şekilde. Ama gittikçe sanki böyle özünden biraz biraz kaymaya başlamış ya da dönmeye başlamış. Kadın geri çekilmiş ya ne kadar geleceğimiz aydınlık desek de aslında o aydınlık bizim geçmişimizde varmış.
AD – Bu tabii sadece inançsal değil. Yani bazı bölgelerde özellikle kadınların da yol yürüttüğünü biliyoruz ama bazı ocaklarımıza da maalesef kadınların ikinci planda tutulduğunu biliyoruz. Aleviliğin özüne uygun şekilde yol yürütmek, özüne uygun şekilde yaşamak, bizim sorumluluğumuz. Bu sorumluluğu kurumlar yerine getirmek zorunda. Zaten yaşadığımız dönemde özellikle kadınlara yönelik şiddetin, saldırının, cinsel tacizlerin, tecavüzlerin yaşandığı çok sık yaşandığı bir dönemdeyiz. Bunun dışında İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi, kadınların daha da haklarından alınmış haklarından mahrum edilmesi, ellerinden geri alınması çok önemli.
MD – Kadınları biraz daha mücadeleye mi teşvik etmeli?
A.D. – Aslında o da var ama onun dışında kurumlarımız bunu daha çok önemsemek zorunda. Daha çok kadın, daha çok yönetici daha çok anayı ön planda tutmak zorunda da açıkçası ve bu anlamda biz Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği olarak, kurum olarak üzerimize düşen görevi yapmaya çalışıyoruz.
Belki Alevi kurumların içinde tarihinde bir ilk 7 kişilik yönetimin 5 üyesi kadından oluşuyor. İstanbul Sözleşmesi iptal edildikten sonra biz genel kurulumuzu yaptık ve daha çok kadın yönetici şiarıyla yola çıktık. Bu bağlamda kurumlara çok iş düşüyor.
Yani kadınların yönetebilmesi inançsal olarak yol yürütebilmesi tamamen kurumların elinde. Kurumlar bu konuda eğer duyarlık sergilemezse bu sisteme aslında hizmet etmiş oluyor. Duyarlıklarını ve aleviliklerini yani daha doğrusu özlerini dara çekerlerse, Aleviliğin özünde de yakalarlarsa kadınları gereken yaklaşımı sergileyeceklerini düşünüyoruz.
Bu anlamda diğer kurumlara da çağrımız olsun. Dönem daha da sertleşen bu mücadele hattında daha böyle sıkı olan bir döneme giriyoruz. Sadece kadınlar açısından değil, yaşamsal açıdan da ülkenin çok ciddi sorunları var. Ekonomik, sosyal, sınıfsal sorunlar var. Bu sorunlarda her zaman da en çok mağdur olan kadınlar oluyor. Ve biz en azından ilerici, bu ülkenin aydınlık yüzü dediğimiz Alevilerin ve kurumlarımızın bu konuda bir adım daha ileri iki adım daha ileri atmaları gerektiğine inanıyoruz. Örgütlenmeye de inançsal öğretiye de yolda yürütmeye de kadın eli değerse her şeyin daha da güzelleşeceğine inanıyoruz.
MD – Teşekkür ederim.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler