Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

UNESCO’nun 40. Genel Kurul Kararı ve YUNUS EMRE’NİN HASRETİ

Dünyadaki kültür ve tarih değerlerini koruma kurumu olan UNESCO 2021 yılını “Hace Bektaş Veli’yi, Yunus Emre’yi ve Ahi Evren’i Anma Yılı” olarak ilan etmiş kapsamında yapılan önemli çalışmlardan biride Avusturya Alevi Birlikleri Federasyunu (AABF)  tarafından yapıldı.
Alevi Birlikleri Federasyunu (AABF), ” UNESCO’nun 2021 yılın dünyanın her yerindeki Aleviler tarafında Alevi yol önderi olarak görülen Hace Bektaş Veli’nin ve Alevi yol ereni  Yunus Emre ile Anadolu halklarının önemli bir değeri olan Ahi Evren’ni anma yılı olarak ilan etmesinden hareket ederek,  Yunus Emre’nin unutulmuş ve “kaybolmuş” eserlerini derleyip toparmak amacıyla yaptıkları albüm çalışmasına başarıyla tamamlandığına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
”’Dünyadaki kültür ve tarih değerlerini koruma kurumu olan UNESCO 2021 yılını “Hace Bektaş Veli’yi, Yunus Emre’yi ve Ahi Evren’i Anma Yılı” olarak ilan etmişti. Bu kararla UNESCO, Alevi felsefesinin, kültürünün ve kurumlaşmasının Anadolu’daki önderleri olan Hace Bektaş Veli’yi, Yunus Emre’yi ve Ahi Evren’i “dünyanın kültür ve tarih mirası içinde yer aldığını” ilan etmiş oldu. Bizim açımızdan bu, mutluluk verici tarihsel bir fırsattır”  diye ifade edilen AABF açıklamasını devamında, şu ifadelere yer verilmiş:
”Bu bilinçten hareketle Avusturya Alevi Birlikleri Federasyunu (AABF) olarak esemble DİWAN’ın büyük ve titiz bir çaba ile Yunus Emre’nin unutulmuş ve “kaybolmuş” eserlerini besteleyerek albüme taşıdığı çalışmasını, siz canlar ile buluşturuyor.
“Ölür ise, tenler ölür
Canlar ölesi değil”, demişti Yunus Emre.
Yunus Emre „canlar ölmez“ derken bundan, adı ile birlikte insanın geride bıraktığı evrensel değerdeki toplumsal eserlerini ifade ediyor. Aslında „Yunus Emre“ adı, her ad gibi sadece bir simge veya işarettir. Asıl olan, dışlanmış da olsa onun değerlerini yüzlerce yıl boyunca toplumsal hayatın gündeminde tutan şey, miras olarak bıraktığı eserleridir. O’nun eserlerindeki yargılayıcı gücüne karşı gizliden ve açıktan, doğrudan ve dolaylı olarak saldırılar her zaman vardı. Fakat bir dünya mirası olan Yunus’un eserlerini işlevsizleştirerek yok etme çabalarının hiç birinin işe yaramadığını şimdi görebiliyoruz. Yediyüz yıl sonra Ten olarak değil, fakat topluma bıraktığı eserleri ve değerleriyle Can olarak Yunus Emre yeniden aramızdadır. Sefa gelmiş, hoş gelmiş!
„Yeniden aramızdadır“ derken, neye neye işaret ediyoruz? Şuna:
Aleviliğin en büyük felsefe ozanı ve bilimin-bilginin piri Serçeşme’nin çağdaşı-yoldaşı olan Yunus Emre genel olarak toplumsal hayatımızdan dışlanmıştı. Daha da vahim olan, Yunus Emre Aleviler’in hayatından da dışlanmış ve bu dışlama bir alışkanlığa dönüşmüştü. Burada dışlanan ve unutturulan Yunus’un adı değil, onun boyun eğmeyen devrimci eserleridir. Bugün Aleviler’i islamcı-asimilasyon girdabına çekmek isteyenlerin aldığı en büyük cesaret bundandır. Bu nedenle, dışlanmış olmanın acısıyla yediyüz yıl boyunca Yunus’un çektiği hasreti anlamak hiç de zor olmasa gerek.
Yargılayan her sanat erbabı gibi Yunus da – belki de pek çok sanatçıdan daha fazla – özlem duyduğu ve hasretle beklediği o güzelim dünyasını eserlerinde en ustaca ve en ilkeli tarzda dile getirmiştir. Yaşadığı dönemde, kaynağını sömürüden, dinden, milliyetçilikten, güç ve zorbalıktan alarak insanlığın eline kelepçe, ayağına pranga olmuş her türlü kötülüğe ve gericiliğe en derinden karşı çıkmıştı, Yunus Emre. Aynı zamanda bunun karşısına, yeryüzündeki bütün insanların sevgi ile birbirlerine baktığı ve barış içinde yaşadığı bir dünyayı koymuş ve son nefesine kadar – „ten olarak ölünceye kadar“ – hasret ile özlem duyduğu bu dünyayı beklemekteydi. Hala da bekliyor!
“SU AKAR, YOLUNU BULUR“
„Su akar, yolunu bulur“, diyor bir halk deyimi. Yunus’un hasretini kalbinde hiseden ensemble DİWAN, büyük ve titiz bir çaba harcayarak O‘nun dışlanmış, unutturulmuş ve unutulmuş eserlerini Kasım 2021’de ilk albüme taşıdı. Umuyoruz ki bu albümü başkaları takip edecek, çünkü Yunus sonsuz bir deryadır. Çünkü Yunus dünyayı, dünya Yunus’u arıyor. Bu bilinçten hareket eden ensemble DİWAN, Yunus’un hasretine cevap olmak ve sesini, özlemini duyduğu dünyaya taşımak amacıyla O’nun toprağa gömülmüş ve „bilinmeyen“ eserlerini gün ışığına çıkararak müzik hayatımıza kazandırmıştır. Çok mutluyuz! Biz AABF olarak bu mutluluğu en başta bütün Aleviler’le, fakat aynı zamanda bütün dünya ile paylaşmak istiyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir