Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

AÇLIK GREVLERİ VE BİZ

AÇLIK GREVLERİ VE BİZ

Açık grevi; kişi ya da kişilerin uğradıkları
haksızlıkların giderilmesi, yanlışlıkların
düzeltilmesi, istem ve taleplerin kabul
edilmesi için iktidarın, siyasi partilerin, Sivil
Kitle Örgütlerinin, aydınların, halkın duyarlı
davranmasını sağlamak için baş vurulan eylemdir.

Ülkemiz de bu tür eylemler oldukça yaygın.
çok ağır bedeller ödendi. Onlarca insan öldü,
onlarcası bedeninde o eylemlerin izlerini
taşıyarak yaşamaya devam etti. Bu tür
eylemler halkın vicdanıyla buluşmazsa
başarı şansı yok gibi.
Aslında insanların en asgari talepler için,
bedenini açlığa yatırması, o devletlerin ne
kadar vicdandan yoksun olduğunun göstergesidir. Böyle bir devlet ve ona biat
eden toplum çürümüştür.

Baskıcı devletlerde, medyanın ve yargının
iktidara biat etmesinden dolayı, bu tür
eylemlerin topluma ulaşma şansı olmaz.

Bu gün; AKP-MHP faşist İslamı
rejimin Türkiye’yi açık cezaevine dönüştürdüğü herkesin malumu. İşini kaybetmeyi bırak, hapse atılma korkusu aydın ve
Sivil Kitle Örgüt yöneticilerinin duyarsız
kalması gibi olumsuzluklardan dolayı, bu eylem biçiminin gözden
geçirilmesi gerektiğine inananlardanım.

Birey olarak bu tür eylemleri; (belli günlerden
sonra bırakılsa dahi.) bedende ciddi hasarlar bırakacağı, hatta ölümle sonuçlanacağı düşünüldüğünde, doğru bulamadığımı söylemeliyim.

Siyasi, teorik tartışmalar bir yana, insani olarak bakmamızda fayda var.
Doğru ya da yanlış bir amaç için insanların
bedenlerini açlığa yatırmaları korkunç bir
o kadar da cesaret işidir.
Nedense bedenini ortaya koyarak bu eyleme
girişenler de hep solcular, devrimciler olmuştur.
Örneğin o çok kemalistim diyenlerin, Tayyip’in 16 yıl boyunca yaptıklarına karşı
böyle bir eylemini göremezsiniz.
Yine; dindan imandan bahseden zevat,
sürekli kendilerine zülüm yapıldı nakaratı
ile mağduriyet rolu oynarlar. Ama ne hikmetse, bedenini ortaya koyarak eyleme
girişen yok. Belli ki canlarını herşeyin üstünde seviyorlar. Varsın sevsinler bu
sorun değil. Sorun başkaların canına
saygılı olmamaları.
Her neyse; açlık grevlerini savunduğum için
değil, samimiyet göstergesiydi yazdıklarım.

Bilinmeli ki bütün sistemler halkın duyarlı
ya da duyarsızlığıyla şekillenir. Zalim iktidarlar yarattığı acılara, ayrımsız herkes az ya da çok günü geldiğinde maruz kalacaktır. Bundan kaçış yok.

Açlık orucuna yatanların oruçları kabul
olur mu? Ya da kim kabul eder?
Bizler oruç tutarız. Dileklerimiz kabul olsun, günahlarımız af olsun diye. Kimden?
Yaratıcı, Allah, Tanrı vs. Oruç günleri sayılı ve gündüzün belli saatlerinde yeme ve içmeden kesilme hali. Akşam, sabah erkende
tıka basa yiyebiliriz. Açlık greviyse, günlerce hatta aylarca hiç yememek.

Açlık grevine gidenler günahların affını değil, taleplerinin, dileklerinin görülmesini, karşılanmasını
isterler. Üstelik bunu Allah, Yaratıcı, Tanrı’dan
değil. iktidardan, aydınlardan, halktan yani bizden.

Açlık grevine gidenlerin dileklerine, taleplerine sırtımızı
dönen bizlerin, günahlarımızın affı, dileklermizin kabulu için tuttuğumuz oruçlara
Allah, Yaratıcı, Tanrı sırtını dönmez mi?

Bir de bu pencereden bakalım dedim.
Bilmem anlatabildim mi?
Aşk ile
Metin MAT

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir