Madımak Oteli Utanç Müzesi haline gelecektir birgün; ” çünkü küçük Koray’a sözümüz var bizim.”

“Çünkü Küçük Koray”a sözümüz var bizim”
‘Ve Serez Çarşısı kapatmış
Elleriyle yüzünü’
Diyor Nazım Hikmet
Ben de
Ellerimle yüzümü kapattım
Hepimiz suçluyuz
Menekşe 1977, Koray 1981 Ankara doğumlular. İki kardeş, iki çocuk!!!
Bir yıl önce katıldıkları Banaz Şenlikleri’nin tadı damaklarında kalmış.
Saz sanatçısı babalarıyla Sivas’a kuşlar gibi uçarak gitmişler. Sonra karanlığın temsilcileri tarafından katledildiler.
İki çocuğun tarihi nedir ki suçu olsun? İki çocuk?…
Koray 1 Mayıs günü doğmuş. Emekçi şenliğinde… 2 Temmuz günü bir başka şenlikte yakıldı. Yakanlar onların henüz çocuk olduklarına aldırmadılar. Yakanlar, akıl ve gönül gözüyle gerçeği gördüklerinde, yanmaya devam edecekler. Koray ve Menekşe ise çocuk gözleri ve gülüşleriyle yaşamaya…
11 yaşındaki Koray yüzündeki gülüşüyle, yüreğindeki sevgiyle, elindeki sazıyla, dilindeki deyişiyle güzellikleri paylaşmaya geldiği Sivas’ta ölümün kendini beklediğini bilemezdi. Sevgiyle büyümüştü, insancıl duyguları doya doya yaşıyordu içinde bulunduğu toplumla. Kalleşliği hem de böyle bir kalleşliği kısacık ömründe görmemişti, yaşamamıştı. Hep ona güzellikleri öğretmişlerdi babası, annesi, abileri semahçı ablaları. İblisin hain planlarını öğretmemişlerdi. İstememişlerdi minicik yüreğinde kötülüklerin korkusunu yaşamasını. Ama o iblis, kara sakalıyla, cüppesiyle, ağzından dökülen salyasıyla, içinin karasıyla Sivas’ta onu ve onları beklemekteydi. O hazırlığını aylarca önceden yapmıştı. Tıpkı kötülüklerin anası olan atalarının yıllardır yaptığı gibi. Yarasalar, kan emici vampirler gibi canı insan kanına girmek istiyordu. Kerbela’da, Maraş’ta, Çorum’da vb. katliamlarda olduğu gibi. Çoluk, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden.
11 yaşındaki Koray türkülerde mırıldanan ezgiler gibi yanık yanık telli kuran’ın teline dokunurken yüzündeki gülümsemeyle bir başka güzel çalmaktaydı bağlamasını. Ama eli kanlı katiller gittikleri kuran kurslarında, tarikat yuvalarında, camilerde çocuk yaşta kini, nefreti, ölmeyi, öldürmeyi öğrenmekteydiler. Onlar kendileri gibi inanmayan, düşünmeyen kaç tane kafiri bombalarla havaya uçurmanın hesaplarıyla yetişmekteydiler.
İşte 11 yaşındaki Koray’la, beyni yobazlıklarla doldurulan çocuk arasındaki fark buydu. Bunu sevgili Koray çocuk yüreğiyle bilemezdi. Ne de olsa daha çocuktu o.
O çocuk aklıyla Sivas”ta çıkan şeriatçı yayın organlarından aylardan beri yaptığı katliam çığlıklarını duymadı. O Milli Istihbarat Teşkilatının, güvenlik güçlerinin aylarca önceden katliam yapılacagını bildikleri halde gereken tedbiri almadıklarını, olaylar başlarken niçin o gün şehirde güvenlik güçlerinin bulunmadığı anlayamadı. O 8 saat boyunca otelde mahsur kalan ülkesinin aydınlık yüzlü insanlarinın çıglığına devletin, hükümetin, kendilerine demokratım, insanım diyenlerin nasıl seyirci kaldıklarını vicdanları sızlamadan katliamın sonuna kadar kıllarını kıpırtdatmadan nasıl seyrettiklerini öğrenemedi. Katliamdan sonra ise tıpkı daha önceki katliam faillerinin mükafatlandırıldığı gibi bu olayların faillerinin de nasıl korunduğunu çok az cezalarla nasıl kurtarıldıklarının sebebini bilemedi.
11 yaşındaki çocuk Koray sizler gibi katil sürülerinin varlığından haberi bile yoktu.
Hayallerini çaldığınız, güzellikleri yaşamasına engel olduğunuz Koray’ın sizlere dur deme şansı bile olamadı. Hiç bir şeyi anlamadan Koray’ı ateşlerde yaktınız.
Koray gittigi dernekdeki büyüklerinden hep insan sevgisinden, güzellikden, doğruluktan hep sevgiden barıştan bahseden ögütler ve konuşmalar dinlemişti. Insanlarin dilleri, dinleri, inançları, renkleri ne olursa olsun aynı gözle bakılmasının sevilmesinin doğru olacağını öğretmiştı babası ve büyükleri ona. O çoçuk gözüyle hayal kırıklığı yaşıyordu. Yüreginde sızı vardı. Çünkü gördükleriyle anlatılanlar birbirinin zıttı olan şeylerdi. Onlar semah dönmeye deyiş söylemeye gelmişken, dışarıdaki eli kanlı insanlar allahu ekber nidalariyla kendilerine saldırıyorlardı. Kendileri gibi düşünmedigi, inançları başka diye birilerini öldürmeye, yaralamaya, acı vermeye çalışıyorlardı. İşte o zaman çoçuk Koray aradaki farkın ne olduğunu anladı. Büyüdü birden bire. Yıllardan beri anlatılan Alevi katliamlarını yapanları tanıdı katillerle yüzyüze gözgöze geldi birden. Çünkü o günkü katillerle şimdikilerin bir farkı yoktu. Sanki aynı tornadan çıkmış insanlari öldürme duygu seli içerisinde olan Yavuz Selim, Alevi katliamı fermanını veren Ebu Suud”un ruh halini taşıyorlardı. Ama yanılmadı katiller onların torunlarıydı. Gittikleri Kuran kurslarında, şeriat yuvalarında Alevi katlinin vacip olduğu, bir Alevi”yi öldürenin cennete gidecegi vaazları ile yetiştirilmışlerdi. Hatta gittikleri cami altlarında, şeriatlarında insanları nasıl domuz bagıyla öldüreceklerinin uygulamalı dersini almışlardı. İşte Koray bunları bilemedi. Çünkü çok ayrı bir dünyanın insanıydı.
11 yaşındaki Koray sizlerin her birinizin şeriatçı örgütlerin eli kanlı militanları olduğundan haberi bile olmadı.
Sizlerin Hizbullahın, Milli görüşün, IBDA-C”nin katilleri olduğunuzu bilemedi. Hatta sizlerin katliamdan sonra IBDA-C”nin yayın organı TARAF dergisine gönderdiginiz ‘Geçen ay (Temmuz) çok hareketli ve bereketli geçti. 70 yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük direnişlerinden biri 2 Temmuz’da Sivas’ta yaşandı.
‘Sivas’ta insanlarımız yargılama ve cezalandırma hakkını kullanmıştır. Yargılama ve cezalandırma hakkı ancak ve ancak müslümanlarındır: bunun lamı cimi yok. ‘Yasadışı’ TC’nın hiç bir hakkı yoktur” mektubunuzun içeriginden haberi bile olmadı.
Ama bizler sizleri çok iyi tanıdik. Katliamdan sonra hükümetler devlet güçleri tarafından nasıl korunduğunuzu, mahkemelerde sizleri avukat olarak savunanların bu devletin bakanları olduğunu şaşırmadan görüp çok az cezalarla nasıl aklandıgınızı yaşadık. Hatta sizlerin Ankara”ya bir adım ötede yapılan katliama nasıl seyirci kaldığınızı 26 seneden beri bir sefer dahi Madımak Oteli”nin gitme cesaretini gösteremediginizi sizlerden utanarak izledik. Insanlarımızın diri diri yakıldığı Madımak Oteli”nde Sivas”lıların nasıl mideleri tutarak yemek yediklerini midemiz bulanarak gördük. Olaylara seyirci kalanların, katilleri koruyanların, olayların arkasında olanların 13 sene sonra verilen Madımak Oteli”nin Müze Olması talebini tartışmadan nasıl redettiklerini ibretle izledik. Ama onların gerçek yüzlerini bilen bizleri pek şasırtmadı bunlar. Bu filmi bizler diger katliamlarda da görmüştük. Ama şu an daha güçlü, bir arada örgütlü olan bizler dünkü korkak içine kapanık Aleviler degiliz. Artık hesap sormasını hakkımızı almasını çok iyi bilmekteyiz. Bu işin süresi ne olursa olsun, bedeli nereye dayanırsa dayansın takipçisi olacagız.
Çünkü bizlerin 11 yaşındaki Koray’a sözümüz var. Onun körpe bedeni toprağa verilirken yemin etmiştik.
Katilleri yakalanıp, hesap verene kadar bu davanın takipçisi olacağız ve
Şehitlerimizin yakıldığı Madımak Oteli”nin müze olmasını sağlayacağız.
Metin Kaçmaz-Köln.
metin.kacmaz@alevi.com

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler