Cumartesi Anneleri: “Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkarmayan tüm iktidarlar suçun ortağıdır”
Cumartesi Anneleri 765’inci hafta oturumunda kayıp yakınları 12 Eylül darbesi sonrası gözaltına alınan ve kaybedilen Hayrettin Eren’in akıbetini sormak üzere bir araya geldi. Galatasaray Meydanı’ndaki abluka ve eylem yasakları nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi insanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarıyla birlikte birer kırmızı karanfil de taşıdı. Bu, yaşamını yitiren Elmas Eren’siz geçen ilk Hayrettin Eren anması oldu.
“Asayişi sağladığını sanan İçişleri Bakanı, annelere ‘paçoz’ diyor”
Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, babası Kemalettin Eren ve annesi Elmas Eren’in 39 yıl oğullarından haber alabilmek için mücadele ettiklerini belirten Eren, ailesinin önce bir cezaevi için, sonra ise çiçeklerle donatacakları bir mezar için mücadele ettiklerini dile getirdi. “Bu ülkede adalet yok” diyen Eren, şunları kaydetti:
“Babamın Hayrettin için verdiği dilekçe hiç işleme konulmadı. Üstelik savcı, ‘sen bu davadan vazgeç yoksa diğer çocuklarından da olursun’ dedi. Babamın içini bu çok acıtmıştı. Hayrettin için hukuk hiç işlemedi, çünkü yok. Işıklar içinde uyu babacığım. Babalarımız anneleriniz bu karanlık içinde iğne ile kuyu kazmak gibi adaleti ararken gözlerini yumdular. Buradayız, ne kadar engellensek te sevdiklerimizi bulma mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Bir de içişleri bakanı var, meydanları kapatarak asayişi sağlandığını sanıyor. 699 hafta oturduğumuz meydanı kapatarak üstelik annelere paçozlar diyen, asayişi sağladığını sanan İçişleri Bakanı var. Annem ölünceye kadar ‘paçozun anlamı nedir’ diye sordu. Hiç sindiremedi. Işıklar içinde uyu anneciğim. Bizler kime taş, kime gaz attık? Kaç kişi o meydanda öldü de orayı bize yasakladınız. Biz bütün engellemelere rağmen ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz.”
“Ağabeyimden direnmeyi öğrendik”
Hayrettin Eren’in kardeşi gazeteci Faruk Eren ise ağabeyi Hayrettin’den inançlarına ihanet etmemeyi ve direnmeyi öğrendiklerini, annesi Elmas Eren’den ise direnmeyi ve insan hakları mücadelesini öğrendiklerini aktardı. İHD’nin toplantı salonundaki bir dönemin insan hakları savunucularının isimlerinin yer aldığı listeyi hatırlatan Eren, “Çok şey öğrendik hepsinden. Burada olan her anne bizim annemiz, bu fotoğraflarda ki her kayıp bizim kardeşlerimiz. Biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve başaracağız. Kaybedenlerden hesap soracağız” şeklinde konuştu.
“Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi istiyoruz”
765’inci hafta oturumunda basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Sebla Arcan okudu. Elmas Eren’in bıraktığı yerden “Hayrettin Eren nerede?” diye sorduklarını dile getiren Arcan, bugüne kadar gerçekleşmiş olan ağır insan hakları ihlallerinin cezalandırılmasını hedefleyen, bütünlüklü politikaları hayata geçirecek siyasi bir iradenin olmadığına dikkat çekti. “Kayıplarımızı ararken başvurduğumuz her yerde inkar ve cezasızlıkla karşılaşan bizler, gözaltında kaybetme gerçeğinin tarih ve bellek ile buluşması için mücadele ediyoruz.” diyen Arcan, şöyle devam etti:
“Bize yaşatılan bu vahşet bilinsin, kabul edilsin, lanetlensin ve bir daha asla yaşanmasın diye mücadele ediyoruz. Bizim mücadelemiz yeni ihlallerin önlenmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, hakikatin, adaletin ve toplumsal barışın tesis edilmesi mücadelesidir. Talebimiz açık ve net: Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi istiyoruz. Onları kaybedenlerin, kaybedilmelerini engelleme görevini yerine getirmeyenlerin, kaybetme ve cezasızlık iklimini yaratanların adil bir biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz. 765. haftamızda ‘çiçeklerle donatacağı bir mezar’ hayali gerçekleşmeden aramızdan ayrılan Elmas Annesiz Hayrettin’i anmanın acısıyla buluştuk.”
“Hayrettin Eren, 12 Eylül’ün ünlü işkence merkezinde kaybedildi”
Hayrettin Eren’in ‘12 Eylül’ün ünlü işkence merkezi’ İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’de kaybedildiğini söyleyen Arcan, sorumluları şöyle sıraladı:
“12 Eylül darbecileri, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar ve Hayrettin’i işkenceyle sorgulayan timin başında bulunan Fikret Işınkaralar, Hayrettin Eren’in kaybedilmesinden sorumludur.
39 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkarmayan ve ceza adaletini sağlamayan tüm iktidarlar bu suçun ortağıdır.”
Ne Olmuştu?
Sosyalist kimliğiyle bilinen 26 yaşındaki Hayrettin Eren, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül faşist darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Saraçhane’de buluştuğu arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Kullandığı otomobil ile birlikte önce Karagümrük Karakolu’na oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Hayrettin, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücrede ağır işkence altındayken, kapıda bekleyen annesine “Gözaltında böyle biri yok” denildi. “Oğlumun arabası burada kendisi nasıl yok?” deyince tartaklanarak dışarı atıldı.
Hayrettin Eren’i gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkencedeyken gören çok sayıda tanık vardı ama gözaltına alındığı bugüne kadar inkâr edildi. 39 yıldır ailesinin tüm girişimlerine rağmen hukuk işletilmedi. Hayrettin Eren’in akıbeti gizlenerek, onu kaybedenler cezasız bırakılarak, 12 Eylül zihniyeti devam ettirildi. (
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler