“EL” DAVASI…

( Hayilidir – Hayırlıdır )
-Suçlu Ayağa Kalk…!
Adın: Ekrem İmamoğlu
-Baba Adın?
-Hasan
-Doğum yerin?
-Efendim Anami sormadınız…?
-Oni sonra, Doğum yerun?
-Rize
– Rizelisun?
– Rizeluyum Efendim …
– Yaz Kızım:
Hasan İmamoğlu oğlu İmamoğlu,
Suç aleti EL’in sahibi bizim Rizeludur,
ama bizden Değuldur… Ötekidur…
– Efendim Öteki ne demektur..?
– Sorilari ben sorayim burada…
Bak Rizeli dedin. Benim de kafamı dilimi karıştırdın yahu…
-Söyle şimdi bana:
Suç aleti EL’inu niye arkana koydun ki…?
-Anlamadım Efendim …?
-EL’uni, EL’uni..?
-Efendim…?
-Neden arkana koydin?…”
-Efendim EL benim.
Arka da benim.
Ama ben EL’imi arkama koymadım ki….
Koysam da ELaleme ne ki…?
-İki EL’uni diyorum…
-Zaten iki EL’um var Efendim …
-Ne ariyordi arkanda…?
-EL’um mı?
-Hayır EL’lerun…
-İkinci EL’umi diyosun da..?
-Haa ikisu da ..
-Arkamda?
-Evet Arkanda, ne arıyordu EL’lerun?
Hem de kenet vaziyette …
-Ha o kenet sol’dan geliyor Efendim :
“Kenetleyin EL’lerinizi Yoldaşlar…”
– Hey, Hop, Senin EL’lerini diyorum…
-Efendim Korona belasından yoldaşlar ile ELEL’e kenet olamuyoruz da…
Geçiçi olarak EL’um EL’ume kenet oldu…
-Olmaz ..
-Niye Sayın Yargıç ..?
-EL’in biri Sağ, diğeri Sol…
Sağ EL ile Sol EL niye kenet ola ki…?
-Ahaa…
Vallahi haklısınız Sayın Yargıç, Sayın Hakim…
Sahi ne demeliyim ben Size…?
-Davayı sulandırma, Reis, Mahkeme’nin Reisiyim ben.
Reis deyiceksun …
– Yanlış anlaşılmasun Efendim, Reis mu dedidunuz…?
– Dedum… EL’un…?
-Efendim sağ EL, sol EL kenet olmaz dedunuz da,
Fotoya bakınız lütfen…
Kenet yok..
Sağ EL sol EL’in üstünde.
Sol EL yine allta yani.. Şükür…
Bu durum suçu azaltur mi?
-Hangi Suçi?
-EL suçini efendim…
-Dur bakayim
Suç’i tam bi çıkaryum da…
– Tabbi Efendim,
Evet Efendim.
Haklısınız Efendim
“EL EL’den üstündür…”
-Hangi EL hangi El den üstündür öyle .
Dur bakayim ne demek istiyorsun…
-Hani efendim EL demiştik ya, EL için yargılanıyorum ya..
-Eee..
-Eeesi efendim, durmadan
“EL” ile ilgili sözler geliyor aklıma, malum ya Sizin gibi Karadeniz Uşağıyım da…
Bakınız yine geldu Efendim…
-Ne geldu yahu?
– Ballı olani geldu :
” Bal Tutan EL’uni Yalar…”
-Ne alaka şimdi…
-Alakasını bimiyorum, gibi efendim…
Hani davamız “EL” ya..
Aha yine geldu:
“EL’in İşte Gözün Oynaşta…”
-Ne diyosun sen Sanık , kime dedun?.
-Haşa Hakim bey TemEL’e derdum arada bir.
“EL” ya, akluma geldu işte böyle…
Mesela Efendim
“EL Öpmekle Ağız Aşınmaz…”
-Tövbe Estağfurullah…
-Bakınız Efendim bu “EL” sözü çok önemli. Alıcısı çoktur efendim..
“Veren EL Alan Elden Üstündür…”
Bu yalandir vallahi.
Bu bana tuzaktır.
Veriyorum, ama “EL”im üstündür demiyorum …
-Eee…?
– Eeesi efendim. Ben bana Oy veren EL, benim EL’imden üstündür demek istemiştim…
Aha bir daha:
“Çok EL Ya Yapmaya
Ya Yıkmaya Yarar…”
-Tövbe Estağfurullah..
-Bu davayı ilk EL’den düşürün O zaman efendim…
-Hangi Dava…?
-EL davası efendim..
-Hangi EL’deyiz
-Halen Sol EL’imdeyiz efendim…
– Sağ EL’e dava mı olurmuş bu Ülkede…
-Efendim haklısınız da, Sağ EL’e de dava oldu bu Ülkede…
Ama benim Sağ EL’ime EL’leri sağolsun henüz dava açılmadı bu Ülkede … Şükür…
-Sen beni çileden mı çıkarmak istiyorsun İmamoğlu…?
-Hayır Efendim, olur mu?
“Allah Sağ EL’i Sol El’e Muhtaç Etmesin…”
-Amin Amin , meraklanma bizim ülkemizde olmaz böyle bir aymazlık…
-Hangi aymazlık efendim…?
Sağ EL’in sol EL’e muhtaç olması …
-Tabbi efendim
“Sağ Gözün de Sol Göze Faydası Yoktur” zaten…
-Evet, olmasın da zaten..
Göz mü dedin…?
“EL” de kal…
-Ha, dilim EL’den göze kaydı da…
EL’de sıfır efendim…
-Efendim…?
-Efendim
“Ağanın EL’i Tutulamaz..”
-Hangi Ağanın EL’i…
-Sakıp Ağa’nın EL’i değil efedim…
Ben bizum Ali Ağan’ın EL’uni diyorum da…
-Ağaoğlu’nun EL’uni?
-O’nun EL’ini diyorum…
-Niyedur ki, onun EL’u diyorsun…
-O bizim Of’lidur da…
-Bizim Of’li ?
-Sizin Of’li..
-Eee…?
-O’na dedum ki,
“EL’inu çek, EL’inu Ağa” …
-Nereden ceksun EL’inu
-İstanbul’dan
-Niyedur…?
-Dikine gidiyor da..
*
– Evet Efendim,
Aha yine aklıma geldi.
” EL EL’i Yıkar, İki EL Yüzü Yıkar …
-Hangi Yüzü…?
-Yüzü olanın yüzünü ..
-Nerde kalmıştık?
-EL efendim…
“El Gövdede Kaşınan Yeri Bilir…”
-Nasıl bilir, göster…
-Aha, gösteriyorum efendim.
-Benim aha bu sağ EL’um aha bu sol EL’umin kaşındığını biliyor…
-Ne diyo Sağ EL’un Sol’a …
-Fazla kaşınma, kötü kaşırum ha diyo… Efendim…
– Yeni birşey diyeceğum…
– De yahu be Kardeşum…
– Politiktir da…
– EL’in politiği mı olurmuş…
– Diyorum Aha…
“Aç EL’ini ‘Kor’ Sokar…”
– Nerede…?
– AÇısında Efendim…
– Geç bunlari…
– Geçtim Efendim onlari..
*
– Eee…?
-Eeesi Efendim
Ben Zanaat’tan geliyorum da ..
-Ne olmuş, geliyorsun…?
-Bir söz diyeceğum…
-De ula uşağım…
-Suç olur mi diye korkarim da…
-De hele…
Diyerum… ”
“Alet İşler EL Övünür…”
-Ne var bunda ya…?
-Alet…
-Bırak övünsün gitsin ya…
-Alet mi “EL” mi efendim…
-Enin körü, Alet tabii ki..
-Hangi aleti kullandın Sen…?
– “Keser” efendim, malumunuz, inşaatçıyız..
-Hangi EL’in övündü bakim…?
– Keser hep sağ EL’imdeydi ya…
Sağ EL’im övündü…
– Sol EL’in..?
-O tutuyordu kestiğum dallari…
*
-EL’inde mahkemeye sunacak başka başka belgen var mudur…?
-Efendim EL’im açar.
-Nasıl Açar.?
– İki papaz bir birli…
-Bir bakayım benim EL’ume …
-Ne var EL’inuzde Efendim…?
-Senin EL’un arkanda,
Foto var EL’umde…
-Yine mı başa dönduk…
-Başa değil,
Arkana döndük..
EL’un, arkanda, EL’un…
-Aha vallahi Reisbeyim ben bu “EL’ler”in elinde şaştum kaldum..
-Topla EL’unu o zaman …
-Neden?
-Devlet var…
Devletl-ü var..
-Nasıl topluyayım EL’imu…?
-İki EL’ini getir göbeğinin üstüne…
-Aha, getureceğum Efendim…
Nalet olsun “göbek” yok bende Efendim…
-Karnun yeterlidur…
-Aha böyle mu?
-Ha öyle..
Simdi başunu da eğ…
-Eğemem efendim.
-Eğ dedum…
Devlet var, Devletl-ü var karşında…
– Eğemem Efendim, Atalarımız,
“Eğmeyen Başınızı Kardeşlerim”
dediler…
-Sen en eyusu ey başını Uşağım…
– Eğemem Edendim…
“Altın Eli Bıçak Kesmez…”
– Bıçak Kesmez ha öylemi, Adaletin kılıcı nasıl da keser, görürsün…
-Hangi Adaletin Kılıcı
Efendim…?
– Bizum..
-Ha anladum, Sizun..
– Sus ve Eğ Başınu artık…
– Söz, Eyeceğum, ama bir şartum vardur…
-Söyle :
– Görürsem o EL’i
O’na eğeceğum başmu. – Hangi EL’i ..
-ADALET’in EL’i…
*
– O gürültü ne öyle Salonda? Susun atarım dışarı ha…
– Efendim Alkış, Çepik yapıyorlar…
“Bir Elin Nesi Var,
İki Elin Sesi Var “…
-Dışardan da sesler geliyor.
Ne diye bağırıyor Seninkiler öyle İmamoğlu?…
-Diyemen Efendim..
– Sordum, Diyeceksun!…
– Efendim Diyorlar ki,
” Bütün ELLER Havaya
Ekrem Başkan Saray’a ..”
– Uyyy Hangi Saraya ki…?
– Galata – Saray’a… Efendim…
– Haaa….
Necati Şahin
Bonn, 07.05.2021

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler