Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

” Türkiye’de Alevilerle Karşılaşma ”

Aşağıdaki yazı, Almanya Rheinland Protestan Kilisesi (Evangelische Kirsche im Rheinland) Temsilcisi Jörk-Erik Gutheil’in 14 – 18 Ağustos 1993 Tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrası, bütün Kiliselere ve Demokratik Kuruluşlara Sunduğu Rapordur.

Bu rapor 1994 yılında yayın hayatına başlayan Alevilerin Sesi Dergisinin 1. sayısında yayınlandı.

‘ALLAH KORUSUN’

Jörk – Erik – Gutheil

Türkiye’de Alevilerle Karşılaşma

Dinine bağlı insanların sloganı ‘Allah Korusun’ belirlemesi ile Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlar kastedilmiyor, tüm Türkiye’yi dolaşan kamyon ve otobüslerde yazılı olan ‘Allah Korusun’ ziyaretçiye, fundamentalizmin (Köktendinciliğin) ülkede giderek güçlendiğini gösteriyor. Bununla Türkiye’de yaşayan 20 milyon Alevi kastedilmiyor.

Aleviler, Haşimi sülalesinden Peygamber Muhammed’in damadı ve ondan sonraki vekili İmam Ali’ye sahip çıkıyorlar, ancak kendi özel gelişmeleri sürecinde klasik İslam inancından uzaklaşıyorlar. Camiye, günde beş vakit namaz kılmaya, Mekke’ye hacca gitmeye, Ramazan orucu tutmaya, zekat vermeye ve kelimeyi şehadet getirmeye, Aleviler yabancıdırlar. Sünni Türkler’i kızdıran da, Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın feshedilmesini istemeleri, devlet tarafından yoğun paralar harcanarak cami yaptırılmasına karşı çıkmaları, yurtiçi ve dışındaki görevli hocaların aylıklarının devlet tarafından ödenmesinin kaldırılması taleplerinde bulunmaları Alevilerin, Türkiye’nin her yerinde hızlandırılan, hatta, inancına bağlı olan insanların yaşamadığı yerlerde dahi cami inşaatlarının mantar gibi yerden bitmelerine karşı çıkarak, okul ve hastanelerin yapılmasını ve diğer inançların da aynı şekilde desteklenmesini vurguluyorlar.

Allah’ı insanda görebildiklerini söyleyen Aleviler, bu tür açık talepleri ile Ankara’daki hükümeti sıkıştırıyorlar. Bu aydın yaşam anlayışları, Alevileri baştan beri modern Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün yanında yer almaya götürmüş. Aslında Aleviler, Laik devleti ve bunun yüksek amacı olan Türkiye’nin Birliğini istiyorlar.

Alevilik Nedir ?

Alevilik inanç olmaktan ziyade daha çok bir dünya görüşüdür.

Doğa, dünya, toplum ve birey belirli biçimde ele alınarak yorumlanmaktadır. Aleviler, kendi aralarındaki ilişkileri ve toplumla olan ilişkilerini belirleyen kurallara inanıyorlar. Öbür dünyayı değil, bu dünyayı temel alıyorlar. Mitoslar değil, insan düşüncelerinin ve hareketlerinin merkezinde yer alıyorlar. Her şeyi şimdiki zamana yöneliktir. Kendi anlayışlarına göre, Aleviliğin kökleri ağırlıklı olarak Türk kültüründe ve bir bölümü de Kürt kültürüdür. Orta Anadolu’daki insanların yaşam duygularının aynısıdır.  İslam’ın Aleviliği etkilediği gibi, Alevilik’de Şamanizm de izleri vardır. Hatta Budizm ve Hıristiyanlığın bile etkili olduğu söylenebilir.  Dünyada insan gibi merkezi bir rol oynamaktadır. Temel ilkeleri, yasalara saygı, eşitlik, kardeşlik ve toplumdur. Aleviler; haksızlığa, ezene, vahşete, ağaya ve paşaya karşı mücadele eder. Mantıkla açıklanmayan her şeye karşıdırlar. Siyaset olarak Cumhuriyet ve Cumhuriyet düşüncesi ile birlikte gelişen her şey, Aleviliği güçlü bir şekilde etkilemiştir. Uzun zamandır uğrunda mücadele ettiği amaçlarını tam olarak Sekuler (laik) devlette bulmaktadır. Kurtuluş savaşında mücadelesine girmeyi de böyle kabul ettiler. O zaman ilk defa Aleviler eşit insan görüldüklerini fark ettiler. Bundan dolayı, Aleviler Türkiye’nin  vatanlarını olduğunu söylerler ve tüm vatandaşlık haklarının kendilerinin de olması gerektiğini savunurlar. Buna rağmen Aleviler ellili yıllarda Türkiye’deki iç göçten en çok etkilenen toplum oldular. Göçün nedeni eğitime önem vermelerinde ve hızla artan nüfuslarının artık taşı ve verimsiz topraklarıyla beslenmenin mümkün olmayışında yatıyordu. Diğer bir yanda şehirler anonim bir yaşam sürdürme imkanı tanıyordu. Şehire  göç etme ile ‘Şehirli’ olmadılar. Çoğunlukla şehrin dış kesimlerinde sıradan işçi ve memur olarak kaldılar. Açık yaşam biçimleri, toplumun gelişmesini etkileyen entellektüel ve sanatçıları çekiyordu. Dünya görüşleri ile sosyalizme yakındırlar.

Sivas Katliamı

Alevilerin Türkiye’deki tarihi, bir ezilmişlik tarihidir. Diğer azınlıklar gibi tarih boyunca zulüm görmüş ve katledilmişlerdir. Son olarak, güvenlik güçlerinin gözlerinin önünde 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas’da Alevi entellektüellerinin katıldığı bir şenlikte, bir katliam gerçekleştirilmiştir. (Üstelik Ankara’da siyasi sorumluları harekete geçirilmeye çalışmalarına rağmen)

Cuma namazı sonrası cami önünde toplanan ve otobüslerle dışarıdan getirilen fanatiklerle sayıları bir anda on bine çıkan kızgın bir kitle entellektüellerin kaldığı oteli taşlamış ve yanıcı maddelerle oteli yakmışlardır. Güvenlik güçlerinin tavırsız kalması 37 insanın canına mal olmuştur. Bu insanlar polis ve ordunun gözleri önünde canlı canlı yakılmışlardır. Resmi açıklamalarda, kitlenin uluslararası tanınmış ve Salman Rüştü’nün kitabını Türkçeye çevirtmiş olan Aziz Nesin tarafından aşağılanmış duygusuna  kapıldığına yer veriliyor. Ama bunun kendini korumak için yapılan bir açıklama olduğu, basına bakınca hemen görülüyor, çünkü Sivas’taki şenlikten günler önce, gazeteler kitleyi tahrik etmişti. Tüm şehirde dağıtılan ‘müslümanlar’ imzalı bildirilerde ‘Müslümanlar yapmaları gerekeni yapacaktır’ deniliyordu.

Sivas olaylarından sonra, Aleviler, son derece tedirginler. Geleneksel olarak Alevilerin oylarını alan hükümet ortağı Erdal İnönü’nün partisi SHP Sivas Katliamı’nda işlevini görmemiştir. Telefonlarla çaresiz biçimde yardım isteyenler, SHP temsilcileri tarafından ‘abartmayın, her şey kontrol altındadır’ denilerek geçiştirilmiştir. Genel olarak bu güvensiz ortamda talepler giderek radikalleşiyor. Aleviler şu anda tutunacak bir yerleri olmadan yaşıyorlar. Kime gideceklerini, Türkiye’de Alevilerin çıkarlarını kimin savunduğunu bilmiyorlar.

Eskiden gayrimüslüm ve dinsiz olarak tanımlanan, bir takım ibadetlerini gizli yapan Aleviler, son günlerde artık İslamın yanında görülüyor, bunlara kardeş deniliyor ve camiye davet ediliyorlar. Ama bu, Alevilerin vatandaşlık hakkının tanınması ve suçun kabul edilmesi olarak görülmemelidir. Alevilere yalnızca siyasi nedenlerden dolayı ilgi gösteriliyor. Alevilerin yüksek oy sayısı tüm partileri ilgilendiriyor.

Bir diğer güvensizliğe de giderek artan ve hükümet tarafından küçümsenen irtica tehlikesini beraberinde getiriyor. Ama şüphesiz ki, Avrupa’daki zengin kardeşlerin, İran’daki müttefiklerin, Suudi Arabistan’ın veya Libya’nın düzenli olarak gönderdikleri  paraları islamı davayı, Aleviler açısından hoş görüsüzlüğü ve Türkiye’deki zayıf demokrasinin yıkımını hızlandıracağı belirtisidir. Aleviler haklı olarak Türk hükümetinden ve yurt dışındaki demokratik güçlerden aşırı islamcılara ve fundamentalistlere dikkat edilmesini bekliyorlar ve Türk hükümetine Türkiye’de insan hakları ve azınlık hakları konusunda yol alınması gerektiği için baskı yapıyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir