ALEVİLERİN İBADETLERİNİ NEREDE YAPACAKLARINA DİYANET KARAR VERMEZ!
Diyanet başkanı Ali Erbaş, son dönemlerde birbiri ardına Cemevlerimizi ziyaret etmeye başladı. Dersim Cemevi’nın ardından , yanına aldığı bir heyetle birlikte birkaç gün önce Mersin Cemevimizi’de ziyaret etti. Diyanet başkanı hem Dersim hem de Mersin Cemevimiz’de yaptığı açıklamalarda ” Alevi kardeşlerimizin talepleri bizimde taleplerimizidir” dedi. Bazı Alevi kesimleri, Diyanetin kara kadısının bu merkezdeki açıklamalarını ‘’ değişim ’’ olarak görüyorlar. Bu görüşün sahipleri daha da ileri giderek Diyanetin, yaptığı bu ziyaret ve açıklamalarla, inkar ve asimilasyon politikasından kopuşun ilk adımların attığını ileri sürmeye başladılar.
Alevi kurumları, her ziyaretin ardından tepkilerini görsel ve yazılı basın yoluyla yaptıkları açıklamalarla kamuoyuna yansıttılar. Tepkiler, sosyal medya’da yapılan tartışmalarla ve basın açıklamalarıyla sınırlı kalırken Diyanet, AKP iktidarın politikaları doğrultusunda Cemevlerine yönelik ‘’önce kapısından içeri gir, kuşat, içini boşalt ve ardından teslim al ’’ amaçlıyla gerçekleştirdiği ziyaretlerine devam ediyor. Diyanet heyetinin ziyaret ettiği her Cemevi’nde ‘’ayrımız gayrımız yok’’ söylemiyle ‘’birlik mesajı’’ vermesi, sinsi bir şekilde uygulamaya soktukları bu iğrenç politikanın ürünüdür. Her şeyden önce, bu politik gerçek doğru bir şekilde görülüp anlaşılmalıdır! AKP’nin, bu politik oyunu görülüp anlaşılmadan söylenecek her söz ya hava da kalır ya da boşluğa düşer.
ALEVİLERİN BİRÇOK TALEBİ VAR, BUNLARDAN HİÇBİR DİYANETİN TALEBİ DEĞİLDİR
Alevilerin başta gelen taleplerinden birisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün kurum ve kuruluşlarıyla birlikte lağvedilmesidir!
İkinci önemli talebimiz, zorunlu din dersinin kaldırılmasıdır. Ūçūncū talebimiz, Cemevlerini Alevilerin inanç merkezi ve ibadehanesi olduğunun anayasal olarak kabul edilmesidir. Dördüncü talebimiz, Alevi Köylerin camı yapmaktan ve imam atamaktan vazgeçilmesidir. Beşinci talebimiz, Aleviliğin varlığının anayasal güvence altına alınmasıdır. Altıncı talebimiz, laik, demokratik bir Türkiye’de toplumsal ve inançsal tüm halklarımız elde etmek ve anayasal güvence altına almaktır. Bu talepleri zincirini daha da uzatabiliriz ama gerek yok. Peki, soruyoruz, bu taleplerden hangisi diyanetin de talebidir? Diyanet, bu taleplerimizi her dile getirdiğimizde karşı açıklamalar yapıyor. Bu karşı açıklamaları yapanlardan biriside Ali Erbaş’ın kendisidir!
DİYANET, CEMEVLERİ’Nİ MİNARESİZ CAMİYE DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYOR
Diyanet başkanının yaptığı açıklamaların özünü, Cemevlerini minaresiz camilere dönüştürme anlayışı oluşturmaktadır. Bu asimilasyoncu anlayışın temsilcilerini Cemevlerimiz de ağırlayanlar; bu gerçeği, gerçekleri çok iyi biliyorlar. Fakat bildikler başka bir şey daha var. O şey, diyanetin önümüzdeki dönem masaya koyacağı pastadır. Şimdiden Cemevlerimizin kapılarını sorunsuz bir şekilde diyanetin kadılarına açmalarını ana nedeni, ilerde masaya getirilecek olan o yağlı – ballı pastadan pay alabilmektir.
CEMEVLERİ İLE İLGİLİ DİYANET, YARGI VE AKP İKTİDARİ AYNI DİLDEN KONUŞYOR
‘‘Cami ve mescit dışında bir yer ibadethane olarak kabul edilmez.‘‘Yargıtay 7. Hukuk Dairesi.”
CNN TÜRK canlı yayınında Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş,”Camiler hem Sünni hem Alevinin ibadet yeridir” diyerek Türkiye’de Sünni-Alevi ayrımı olmadığına vurgu yaptı. Peki , ‘‘Yargıtay 7. Hukuk Dairesi nasıl bir karar verdi ibadethanelere ilişkin:” Cami ve mescit dışında bir yer ibadethane olarak kabul edilmez. Her iki yaklaşımda inkar ve asimilasyondan ibarettir. Bu açıklama ve kararda görülen yanlın gerçek iktidarın Alevi politikasıdır! ‘‘
DİYANET NE BÖYLE BİR GÖREVİ NE DE BÖYLE BİR HAKKI YOKTUR
Aleviler bizim ibadet yerimiz CEMEVİ‘dir diyorlar! Hiçbir siyasi ve dinsel kurum, Alevilerin bu görüşlerini ve kararlarını tartışma konusu yapmamalıdır! Çünkü bu konuda karar verme hakkı olan tek kesim Alevilerdir! Bu bağlamda doğru ve geçerli olan Alevilerin söyledikleridir!
Alevilere; inkar, baskı, yasak ve asimilasyon politikalarını dayatmak ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır!
Hani Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü ‘ vardı? Artık bu yalandan vazgeçin! Bu söyledikleriniz Sünniler için vardır! Aleviler için ise tam tersi bir durum söz konusudur. ‘‘Cemevi ibadet yeri değildir‘‘ dayatmasını sürdürmenizin başka bir anlamı yoktur! Yasal kılıf bulduğunuz bu dayatmayla, açıkça Alevilere caminin yolunu gösteriyorsunuz. Alevilere caminin yolunu göstermek, Alevi toplumunu zorla asimile etmekten başka bir şey değildir! Asimilasyon insanlık suçudur!Yargı, hükümet ve diyanet el ele vermişler Alevilere karşı böyle bir suç işliyorlar.Cemevlerimizle ilgili alınan bu kararın en önemli dayanaklarından birisi de, diyanetin fetvalarıdır! Bu tekçi, inkarcı ve asimilasyoncu anlayış karşı sürdürülen mücadelenin içersinde, yol’a verdiği ikrara bağlı kalan her alevi yeri almalıdır!
TOPLUMSAL VE ÖRGÜTSEL ENERJİMİZİ İÇİ BOŞ TARTIŞMALARA DA HARCAMAYALIM
Aleviliğin ne olup ne olmadığı yol ve inanç önderlerimiz tarafından her yönüyle ortaya konulmuştur. Biz yol önderlerimiz tarafından tanımlanan Aleviliğe sıkı bir şekilde bağlı kalarak; Alevliğin üzerindeki yasağın kalkması, Alevilerin köylerine cami yapılmaması, dergahlarımızın bize geri verilmesi, zorunlu veya seçmeli din dersinin kaldırılması, Alevilere yönelik asimilasyon politikalarının son bulması ve Alevilerin ibadet yerleri Cemevleridir talebimizin kabul edilmesi için örgütlü bir mücadele yürütelim!
Bu mücadeleyi diğer eşit yurttaşlık haklarımızı elde etmek içinde sürdürelim! Çūnkū Alevilerin yaşadıkları sorunların toplu ve kalıcı bir şekilde çözülmesi; ancak gerçektende laik, demokrat ve bağımsız olan bir Türkiye‘de mümkün olacaktır!
Bundan dolayı kendi hak ve özgürlüklerimiz için yürüttüğümüz mücadeleyi; bizim gibi hak, özgürlük, eşitlik, etmek, iş ve demokrasi isteyen kesimlerin sürdürdükleri mücadele ile birleştirerek sürdürmemiz en doğru seçenektir.
Alevi Dayanışma Ağı -ADA
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler
ALEVİLERİN CEMEVLERİNE CÜMBÜŞ EVİ DİYENLERİN CEM EVİNDE AĞILANMASI DOĞRU DEĞİL.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Mersin Cemevi’ni ziyaret etmesi ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) İnanç Kurulu Başkanı Hasan Kılavuz’la görüşmesi Alevi toplumunda haklı olarak tepkilere neden olmuştu.
Alevilik herhangi bir etnisiteye ve herhangi bir dinin içine sığdırılamayacak kadar özgün ve özerk bir konuma sahiptir ve hep öyle kalmalıdır da.
Kültürel ve evrensel değerleri içselleştiren, inancının merkezine insanı koyan ve herkese aynı nazarla bakan doğal ve felsefi bir inançtır Alevilik. Dolaysıyla, Aleviliği özünden saptıran ve başka bir inancın özüdür demeye kimsenin ne hakı ne hatı olmalı.
Yaşadığı her dönemde egemen devlet sisteminin kuşatması ve müdahalesine rağmen varlığını koruyabilmiş, toplumun ahlaki değerlerini günümüze taşıyan, kendi inancına ve yaşam biçimine ve değerlerine karşı geliştirilen her tür ideolojik ve inançsal saldırılar karşısında bir başkasına zarar vermeden barışı ve kardeşliği ilke edinmiş bir değerler toplumudur Alevilik.
Tarihten günümüze, asılsız iftiralara, saldırı ve katliamlara rağmen kendileri gibi düşünmeyen ve yer yer saldırılarına maruz kaldığı komşularına bile her zaman kapısını açan, kin ve ve nefret duyguları beslemeyen bir inançtır Alevilik.
Zalimin değil, mazlumun yanında saf tutan, dini inançlar arasında ayırımcı yaklaşımlardan kaçınan ve her inanca, dine saygıyla bakan ve tüm insanlara ve toplumlara aynı nazarla bakan bu insani değerler manzumesi olan inancı kimsenin kirletmeye ilke ve yaklaşımlarından saptırmaya hakı yok olmamalı.
Dedelik kurumu, Aleviliğin kadim değerlerini merkeze alan, o değerleri asla çıkar ve ideolojilere peşkeş çekmeyen esaslar üzerinde ileri taşımak gibi bir zorunluluk ve bir gereklilik olduğunu bilince çıkarma zorunda.
Aleviliğin kültürel değerlerini göz önünde bulundurulmadan, herkes kendine göre bir Alevilik tarifi yapar ve Aleviliği bir başka inancın içinde yoz ve çağdışılaştırma uğraşı içinde olursa, Aleviliği var olan kadim değerleri yok olmayla yüz yüze kalır.
Aleviliğin, insanlığa verdiği değer ve en önemli (zalime karşı mazlumun yanında olma) ilkesini göz ardı ederek, egemen sistemin bir uzantısı ve parçası yapmaya çalışan ve bu konuda pervasızca çaba harcayın diyanetin çabaları boşa çıkarılmalıdır.
Son dönemlerde diyanet, ne üdüyü belli olmayan dedeler üzerinde Alevileri kendi içlerinde çatıştırarak, daha kolay parçalanmasına ve yozlaşmasına ortam hazırlamak için, art niyetli bir takım ziyaretler planlayarak iç çatışmalara zemin oluşturmaya çalışıyor. Bu gibi yaklaşımlar karşısında Aleviler uyanık olmak zorundalar.
Geçmişten bugüne toplumsal ilişkilerinde her iktidar, kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda Alevileri kullanmaya çalışmıştır. Dün, Aleviliğe düşmanlığıyla beslene Recep Tayyip Erdoğan ve onun şürekası olmak üzere ve devletin-sistemin en kadim, asimilasyoncu kurumu olan diyanetin başındaki adamın “tek bir ibadet yeri var oda camidir, Aleviler de gelip orada ibadetlerini yapabilirler” dediğini ne çabuk unttuk. Aleviler yok sayma, Hakaret ve aşağılayıcı söylemlerin sahibi bu kişilerin Cemevlerinde mihman edilmesi bana göre kabul edilir bir yaklaşım değil. Bugün Aleviler üzerinde oynana ve oynanmakta olan oyun açık. Alevileri kendi denetimi altına aldıkları çatma dedeler üzerinde dönüştürerek sünnileştirmek istemekteler.
Yanlış anlaşımasın, bazı düşüncelerine katılmasamda Hasan Kılavuz Dedeyi Diyanetin gri dedelerinde olduğu biçiminde bir yaklaşımım yok. Ancak bu gibi yaklaşımlar tedirgin edici olduğu gibi düşündürücüdür de.
Alevilerin kapısı her insan açıktır. Bu konuda kuşku yok. Nasılki Bir dede camiye sazıyla bırakılmaz ise, Kızılbaş-Aleviliği sapık ve sapkın bir düşünce gören, onların inancına saygı göstermeyen bir Maviye soyluyu ve onun düşüncesin, sembolize eden kıyafetle Cemevinde mihman etmekte haklı olarak tepkilere neden olur ve doğru karşılanmaz.
Geçmişdede Davutoğlu, Süleyman Soylu’nun Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Hüseyin Güzelgül Dedeye ziyaret etmişlerdi.
Ben görüşmelerin olmasında bir sakınca görmüyorum. Ancak bu tür görüşmelerin yeri Cemevleri olmamalı. Yapılacak görüşmeler önceden Alevi kurumlarına ve Alevi kamuoyuna deklere edildikten sonra yapılmalı. Bugün en büyük sorunumuz sistemle-devletle olduğuna göre ilkeli ve yoldan taviz vermeden, bu vb görüşmeler yapılmalı. Dediğim gibi cemevlerinde değil Alevilerin önceden haberdar edilerek yapılması en doğru olandır.
Resul Erenler
1-Ekim-2019