Alevilik kendine özgü bir inanç, cemevleri de ibadethanemizdir – 1 –
Alevilerin inanç ve ibadet merkezleri olan cemevinin inanç merkezi olarak kabul edilmesi için İstanbul Belediye Meclisi’nde yapılan oylama AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla red edilince sosyal medya üzerinden tepkiler gelmeye başladı. Aslında belediyelerde cemevlerine yönelik bu tür yasakçı uygulamalar yeni değil ve çözüm yolları da belediye meclisi değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılacak yasa değişiklikleri ile cemevlerine yasal statü verilmesi mümkün. Fakat cemevlerine bakış açılarını, inanç merkezleri olarak kabul etmeyen AKP zihniyetinin ve onun başı Erdoğan’ın cemevlerine bakışı ve söylediği sözleri hepimiz biliyoruz. Bunları örnekleri ile yazımızın ilerleyen bölümünde değineceğimden cemevleri konusunda Alevilerin bakış açısını değerlendirmek de fayda vardır sanırım.
Cem ve cemevi Anadolu Alevilerinin temel kurumlarından, birliği, toplanmayı, birlikteliği ifade ettiğinden, kültürü ve inancı tek birey olarak değil bir bütün ve topluca yaşadığı bir olgu olduğu için çok önemlidir. Osmanlı döneminde Şeyhülislamların vermiş olduğu fetvalarla sapkın bir inanç olarak değerlendirilen Alevilik ve katli vacip olan Aleviler bir araya gelerek örgütlenmekten daha ziyade hayatta kalmak, inancını gizli yapmak zorunda bırakılmıştır. Aynı sıkıntıları kurtuluş olarak görülen Cumhuriyet döneminde de iliğine kadar hissederek yaşayan Aleviler temel ibadetin icra edildiği cemin bir var olma sorunu olarak büyük bir gizlilik içerisinde gerçekleştirmek zorunda kaldığı göz önüne alınırsa cemin yapılacağı mekanların da açık bilinen yerler olmayacağı ortaya çıkar. Özellikle köylerde yapılan cemlerde büyüklerimizin anlattığı ya da çoğumuzun çocukluklarımızda yaşadığımız köyün girişlerine gözcü koyarak gelebilecek jandarma baskısına önceden haber almak istenmesi konuyu açıklar sanırım.
Özellikle 30 Kasım 1925’te kabul edilen bir yasayla tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı; türbedarlıklar ile şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik vb. birtakım unvanlar kaldırıldı. Bu yasaklama sonucunda Anadolu’da Alevilerin bir araya gelmesi, ibadetlerini yapması suç, Alevi pirleri, mürşitleri de yasa gereği muskacılarla, üfürükçülerle aynı kefeye konulan din sahtekarları olarak lanse edilerek Alevi inanç önderlerine ve Alevilere çok büyük saygısızlıklar devlet eliyle kanunlaşmış bugün hala devam eden, degiştirilmesi de zor olan anayasanın ilk dört maddesi olarak karşımızda durmaktadır.
Anadolu’da ilk cemevinin 1224 yılında Onarlı köyünde yapıldığı, cem birlendiği bilinmektedir.
Yasaklar karşısında açık olarak belirtilmemesine rağmen cemevlerinin Anadolu’da binli yıllarda var olduğu ve ibadetlerin yapıldığı tarihi araştırmalarda bilinmektedir. Buna örnek olarak bugün yapının hala sağlam olarak Malatya’nın Arapgir ilçesine bağlı Onarlı köyünde inşa edilen cemevi olarak görülür. Bu cemevi 1224 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminde Türkmen şeyhlerinden Hasan Onar tarafından yaptırıldığı biliniyor. 12 direkli bir çadır görünümünde olan cemevi, taş duvarlar üzerine bindirilerek kırlangıç kubbe tekniği ile 1224 yılında Arapgir ilçesine bağlı Onar köyünde inşa edildi. Daha sonra ki süreçlerde anadolu Alevi-Bektaşileri yasaklamalara kadar cem ibadetlerini kurdukları cemevi, dergahlarda yaşamaya yaşatmaya devam etmişlerdir. Osmanlı’nın ve Cumhuriyet döneminin yasakçı zihniyetinin ardından bırakın cemevlerinin kurulmasını, Alevilerin devlet baskısına, katliamlara uğramamak için ibadetlerini gizli bilinmeyen yerlerde yapmaya devam etmişleridir.
Köylerde yapılan cemler için hazırlanan mekanlar ihtiyaca göre bazen pir evi, meydan evi, dede evi, ana evi, ocak gibi isimlerle yer almaktaydı. Daha önce hangi iş için kullanıldığına bakılmaksızın cem yapılmak için hazırlanan mekan canların cem olduğu yer, cemevi olarak kutsanır eşiğine, kapısına niyaz edilerek girilir hale getirilir. Cemin bitimiyle birlikte mekan daha önceki işlevine dönüştürülür yine.
Mekanı kutsal sayan canların ortak iradesi ve kararıdır. Mekanın kutsallığı amaçla, işlevle sınırlıdır.
Yukarıda çizmeye çalıştığımız tablo karşısında tarihte cemevi yoktu, Alevilikte cemevi yoktu iddiaları geçerliliğini yitirmektedir. Alevi inancının toplumsal ve tarihsel şekillenişini, gelişim sürecini, atlattığı badireleri ayrıntılı ve biçimsel olarak görmeden değerlendirmek yanıltıcı olacaktır.
1950 sonrası köyden kente göç etme olgusu cemevleri sorununu başlatır.
1950 sonrası yaşanmaya başlanılan köyden kente göç olgusu bir dönüm noktası olarak ele alınmak ve incelenmek zorundadır.. Gelişen kapitalist ilişkilerin,üretim biçiminin zorunlu kıldığı Alevilerin de çalışmak için büyük kentlere, Avrupa’ya yani kendilerinden tümüyle yabancı bir dünyaya adım atmaları, onları kendileri dışındaki dünyayla yüzyüze getiren, yaşamaya mecbur eden özel ve yeni bir durumdur.
Aleviler şehire gelmiştir.
Şehir Alevi’ye, Alevi de şehire yabancıdır.
Bu yabancılık olgusu tarihseldir ve ne yazık ki cumhuriyet rejimine rağmen de devam etmektedir. Aleviler açısından varolma sorunu çözülmemiştir. dinin yönetim ve denetimini kamusal bir hizmet olarak eline alan devlet önemli ölçüde kamu olanağını yalnızca bir dine, yalnızca bir mezhebe tahsis ederek diğer yurttaşlarının inançlarını görmezlikten gelerek, yok sayarak laik olmayan bir yapılanmayı var etmiş, derinleştirmiştir.
Alevilerin köyden şehre göçe başladığı yıllar Türkiye’de siyaseten din istismarının da başladığı yıllardır.
Alevi köyde / köyünde zorluklara, baskılara rağmen Alevi olarak varken, şehirde tümüyle yok sayıldığı bir dünyaca kuşatılmıştır.
Türkiye’de devlet eliyle Diyanet İşleri başkanlığı, İlahiyat Fakülteleri, İmam Hatip Liseleri, Kuran Kursları ile tam bir din ve mezhep hakimiyeti (Sünni, İslam) egemen kılınmıştır. Aleviler şehirde yaşamak ve var olmak için tutunacak bir dal ararken Maraş’ta, Gazi’de, Çorum’da, Malatya’da, Sivas’ta vb. yerlerde ağır bir siyasal şiddete, katliamlara maruz kalmışlardır.
Araştırmacı Yazar Metin Kaçmaz
metin.kacmaz@alevi.com
Yararlanılan kaynaklar:
Ali Yıldırım: Cemevleri: Alevilerin İnanç ve kültür merkezleri – Yol dergisi sayı 25
Metin Kacmaz : Almanya Alevi Örgütlenmesi Tarihi 1989-2019 – Sayfa 55-62
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler