Üzerinden 40 yıl geçen Çorum Katliamı’nın acıları unutulmadı

28 Mayıs 1980’de başlayan ve 4 Temmuz günü doruk noktasına ulaşan Çorum katliamının 40. yıl dönümü. Bu katliam da daha öncekiler gibi devletin görmezden gelişiyle ve hatta yönetiminde gerçekleşti. Katliamda Pir Sultan Abdal Derneği’nin kayıtlarına göre 57 Alevi hayatını kaybetti, 300’den fazla kişi yaralandı ve yine 300’den fazla iş yeri tahrip edildi.
Çorum katliamının neden ve nasıl gerçekleştiğini anlamak için katliamın arka planını iyi anlamak gerekiyor. Katliama giden süreç Türkiye’de artan işçi sınıfı mücadeleleri ile birlikte üniversitelerde de baskılara karşı mücadelenin yükseldiği, toplumun sosyalist fikirlere teveccüh ettiği, Kürtlerin ve Alevilerin eşit koşullarda yaşama taleplerinin yükseldiği döneme denk gelir. Aynı zamanda ekonomik kriz yaşanmakta ve krizin bedeli emekçilere ödetilmek istenmektedir. Emekçi halk bu durumu kabul etmemiş, isyan bayrağını açmıştır. Yine bu dönemde emperyalizme karşı da büyük bir mücadele verilmektedir.
Türkiye’de ezilenlerin mücadelesi ne zaman yükselse burjuvazi, emperyalizm ile iş birliği halinde mezhepçilik ya da ırkçılık kartını oynamaktadır. İktidardakiler faşist çeteleri kullanarak, özellikle toplumun mücadele bayrağını yükseltmiş kesimleri üzerinde katliamlar gerçekleştirmiştir. Bu saldırılar zaman zaman Kürtlere, zaman zaman da Alevilere yönelik olmuştur. Egemen sömürcü güçlerin Çorum katliamıyla asıl amaçları toplumsalaşarak yükselen anti- faşist mücadeleyi bastırmaktı. Öyle ki katliam 1980 askeri darbesinin de beklenen “şartlarını” olgunlaştırdı ve katliamdan yaklaşık iki ay sonra 12 Eylül askeri darbesi gerçekleşti.
12 Eylül 1980 darbesine giden yolda Çorum Katliamı
Maraş’ta yaşanan kıyımdan sonra, 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamak için uygulanan ikinci büyük operasyon 28 Mayıs – 4 Temmuz 1980 tarihleri arasında gerçekleşen Çorum katliamıydı. Burada da katliam hazırlıkları çok önceden başladı. Çorum Valiliğine, emniyet müdürlüğüne, milli eğitim müdürlüğüne faşist olarak bilinen insanlar getirildi.
Önceki Alevi katliamlarında olduğu gibi Çorum’da da Sünniler, Alevilere karşı kışkırtılmaya çalışıldı. 12 Eylül’de darbe yapmayı planlayanlar halkın dini duygularını kullanarak katliamlara yol açarken, ‘Provokasyon’ gerekçesinin arkasına sığınarak devleti aklama gayretindeydiler.
MHP ve MSP’nin dışarıda desteklediği Süleyman Demirel’in azınlık hükümetinin görevde olduğu bu dönemde Çorum Emniyet Müdürü Hasan Uyar görevden alınarak, yerine Tunceli’de birçok olaya adı karışan Nail Bozkurt, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne MHP’nin militanı olarak tanınan Fethi Katar getirildi. İktidara yakın görüşlü Rafet Üçelli’de Çorum Valiliğine atandı. Demokrat olarak bilinen 40’a yakın polis memuru başka illere atandı, birçok demokrat kimlikli öğretmen, okul yöneticisi ve memur sürgün edilerek yerleri değiştirildi. Çorum emniyetinde görevli sağcı ve ırkçı bilinen birçok polis başka illere ataması yapılmışken, ilişikleri kesilmeden Çorum’da görevlerini sürdürdüler.
Çorum’da çatışmalar başlıyor
MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak 27 Mayıs’ta Ankara’da kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. Ertesi gün ülkücüler her yerde sokağa döküldü. Çorum’da Saat Kulesi önünde toplanan ülkücüler kentin en işlek caddesinde silah ve sopalarla yürüyerek, Alevi ve solcu olarak bilinen insanları linç etmeye çalıştırlar, dükkanlarına saldırdılar.
Halk, hayatta kalmak için barikat kurdu
Polisler, olaya diğer katliamlarda olduğu gibi yine müdahalede bulunmadı. 28 Mayıs’ta Çorum Gazetesine ve Bahar Kitabevi’ne saldırı gerçekleştirildi. Devrimci örgütler ve Alevi halk Alevi mahallelerinde yeni bir Maraş Katliamı’na izin vermemek için bir araya geldi. Mahallelerde barikatlar kurarak güvenlik sağlamaya çalıştılar.
29 Mayıs günü ülkücüler, bütün Alevi köylerine giden yolları kapatıp kimlik sorarak, Alevi ve solcu olanlara saldırdılar. Sonrasındaysa Alevilerin yaşadığı Milönü Mahallesi’ne saldırıya geçildi. Alevi halk ve devrimci örgütler Milönü Mahallesi’ne giren yollarda barikat kurdular. Çıkan çatışmaların ardından valilik, sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Çorum Valisi Rafet Üçelli, Milönü’nde kurulan barikatın kaldırılmasını isterken, halk kaldırmamak için direniş gösterdi. Sonunda Vali Üçelli, Jandarma Komutanı Yarbay Vural Güride’ye, barikatın kaldırılması emrini verdi. Yarbay Vural Güride ise barikatın kaldırılması durumunda katliam yaşanacağını belirterek emri uygulamadı. Barikatların arasından geçen sivil plakalı araç mahalleyi taramasına rağmen yine hiçbir güvenlik önlemi alınmadı.
Hastane işkencehaneye dönüştürüldü
30 Mayıs’ta kimler tarafından nasıl öldürüldüğü bilinmeyen 3 polis cesedi bulundu. Jandarma Genel Komutanı Org. Sedat Celasun Çorum’da teşkilatı bulunan siyasi parti il yöneticileri, Çorum milletvekillerinin katılımıyla bir toplantı düzenledi. Çorum Valisi Rafet Üçelli’nin sunumu üzerine Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun’un, “Biz gerekli yerlerden emir aldık. Milönü’ne tanklarla girip olaylara son vereceğiz” sözlerine olayları yerinde incelemek için şehre gelen Çorum CHP Milletvekili Ethem Eken, “Milönü’ne tanklarla girmek neyi çözer? Bu daha çok kan dökülmesine neden olur. Türkiye’de 14 milyona yakın Alevi vatandaş yaşamaktadır. Milönü’ne tanklarla girip kan döküldüğünde tüm ülkede büyük olaylar çıkar” dedi. Oluşturulan bir komite Milönü’ne giderek halkla görüştü. Polislerin Milönü’ne girmemesi şartı ve girerlerse askerin vur emri olduğu sözü üzerine barikatlar kaldırıldı.
Bunun üzerine ülkücüler ve polis bir süre Milönü’nü bırakıp, Alevi köylerine saldırdı. Kentte iç göç başladı. Katliam sırasında buğday tarlalarında hamile kadınların, gençlerin, yaşlıların elleri kolları bağlı şekilde işkence edilmiş cesetleri bulundu.
Milönü’nde elektrik ve su kesilirken, ekmek sıkıntısı baş gösterdi. Çorum SSK Hastanesi işkencehaneye dönüştürülerek, gelen hastalar tedavi edilmek yerine işkencelere maruz bırakıldı.
Haziran ayında barikatların kaldırılmasının ardından yüzlerce kişi gözaltına alındı. Kentte iç göç yoğun olarak yaşanmaya başlandı. Resmi rakamlara göre 1980 Mayıs-Ağustos ayları arasında 600’den fazla aile Çorum içinde yer değiştirdi.
“Camiye bomba atıldı” yalanı
1 Temmuz’da, Alevilerin evleri ateşe verilerek yakıldı. Yüzlerce kişi tutuklandı. 2 Temmuz Çarşamba Çorum’da Pazar yerine giden köylüler işkence edilerek öldürüldü.
3 Temmuz’da İçişleri bakanlığı Çorum’a giden köy yollarının kapatılması emrini vererek büyük bir operasyon başlattı.
4 Temmuz sabahı, vali bir gün önce koyduğu sokağa çıkma yasağını kaldırdı. Cuma namazının ardından Cuma hutbesi okunurken, ‘Solcular, Aleviler Milönü’ndeki Alaaddin Camisi’ne bomba attılar’ anonsu üzerine cuma namazından çıkanlar, Milönü’ne koştular.
TRT tahriki
TRT’de de “Çorum’da Alaaddin Camii’ne patlayıcı madde atılması ve dışarıdan ateş açılması ile olaylar başladı” haberi sık sık verildi. Ülkücü gruplar tarafından Alevi mahallelerine uzun namlulu silahlarla ateş açtı.
Polis panzerleri ve üç sivil araba hedef gözetmeksizin Alevilerin ve solcuların üzerine ateş açtı. Tıp öğrencisi Süleyman Atlas polis panzerinden açılan ateş sonucu omzundan yaralandı. Polisin SSK Hastanesi’ne götürdüğü Süleyman Atlas’ın ailesi ancak jandarma eşliğinde ertesi gün hastaneye gidebildiğinde, oğullarının işkence edilmiş cesedini teslim aldı.
Alevi dedesi Veli Solmaz fırında yakılarak öldürüldü
Olaylar sırasında evini toparlamaya çalışarak katliamdan kaçmaya çalışan arkadaşı Ahmet Doğan’ı sakinleştirmeye çalışan Alevi dedesi Veli Solmaz, arkadaşıyla birlikte mahalle fırınında yakılarak öldürüldü.
Çorum olaylarında resmi rakamlara göre 57 kişi öldürüldü. 300’e yakın yurttaş yaralandı. 300’e yakın ev ve iş yeri ise tahrip edilerek yıkıldı. 600’den fazla aile il içinde göç etmek zorunda kaldı.
Erzincan Askeri Mahkemesi’nde görülen ve 8 yıl süren 53 sanıklı Çorum Katliamı davasında 38 kişi beraat etti. Mahkeme, 2 sanığa önce idam cezası verdi. Sanıkların duruşmalarda pişman olduklarını söylemeleri üzerine cezaları 24′er yıl ağır hapis cezasına çevrildi. Tutuklu bulunan 13 sanık ise ceza evinde yattıkları süre göz önünde bulundurularak, serbest bırakıldı.
Haber Merekezi

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler