ALEVİ ÖRGÜTLENMESİNİN YARATTIĞI ETKİLER
-Hüseyin Akpınar-
Yasal olaral hiç bir hakka sahip olmayan, kurum olarak yok sayılan ve her türlü gelişmesi engellenmek istenen topluluklar, sabırlı ve inatcı bir çalışma sürdürmeden, başarı elde etme şansına sahip değiller.
Toplumların örgütlenerek canlanan umutlarını, muhatap almayarak öldürmeye çalışan eğemen güçler ve Devlet, örgütlenmenin direnci ve süreklilği karşısında, çaresiz ve dengesiz hareket eden hırçın yapılara dönüşürler. Bu hırçın gelişme ve yenilikleri doğru takip etmek, sorunu doğru anlamak, örgütlenmeye yeni umutlar ve perspektifler kazandırır.
Modern Alevi Örgütlenmesi yeni başladığında, Devletin tavrı ‘akıllı durun yoksa bir vuruşta hepinizi yok ederim, Alevilik diye bir şey yok’ gibi kaba ve saçma bir tavırdı. Bu kaba tutumunu bazan pratikte denedi ama örgütlenmeyi yok edemedi. Kullandığı zor, verdiği acı ve çıkardığı gürültü ile, uyuyan bir çok Alevi’yi uyandırdı.
Bu aşamada Alevi örgütlenmesi, Alevilerin varlığını savunarak, meşru haklarını istediklerini ve her türlü zora karşı örgüt olarak direneceklerini dillendiriyordu. Doğru yapıyordu. Bunu yapmadan ve bir sonuç almadan, ileriye doğru yeni adım atmak, mümkün görünmüyordu.
Toplumun gönlünde, Aleviler ve Alevi kurumları sempati uyandırıp meşruluk kazandıkca, Devlet söylemini değiştirmek zorunda kaldı. Şimdi ise, Aleviliği ve çağdaş Alevileri kötüleme propağandası yapıyor, iyi alevinin müslüman şeriatcı Alevi olduğunu dillendiriyordu.
Bir süre sonra Devlet’in Alevileri kötüleme ve karalama propagandalarının da başarısız kaldığı anlaşıldı. Çünkü, Aleviler açık toplum haline gelmişler ve merak eden herkese kapılarını kendileri açıyorlardı. Alevileri tanımak isteyenlerin, Devlet’in masallarını dinlemesine gerek kalmamıştı, Alevileri açıktan tanıması mümkündü.
Alevi örgütlenmesinin ve mücadelesinin başarıları, bir yandan olumlu etkiler yaratırken, diğer yandanda bazı olumsuz etkilerede neden oluyordu. Olumsuz etkiler, Devletin teşviki ve desteği ile, yaratılıyordu. Olumsuz etkiler belkide, Alevi kurumlarının yeteri kadar hesaba katmadığı, üzerinde durmadığı, çözüm üretmediği ve basite aldığı, bir alan oldu.
Modern Alevi örgütlenmesi ve örgütlü müçadelesinin elde ettiği her bir başarı, bir çok pozitif etki yaratırken (örgütlenmenin göçlenmesi ve kurumsallaşması, okullarda Alevilik derslerinin verilmesi, Üniversitelerde Alevilik kürsülerinin açılması, vb.), Devlet eliyle yönlendirilen yada teşvik edilen pozitif etkilere karşıt olarak neğatif etkiler ortaya çıkarılıyordu(Türkiyede, bazı Üniverstelerde Alevilik çalışmaları, din derslerine aleviliğin eklenmesi, dikme Dedeler ve çakma kurumlar oluşturulması, vb,). Ayrıca Devlet, özellikle ismi olan bazı Alevi bireyleri, bu neğatif etkilerde araç olarak kullanılıyordu. Ve bu sürece Aşık Mahzuni Şerif’in oğluda katıldı.
İzlediğimiz kadarıyla, bu tür neğatif işlere adı karışan Alevi sahsiyetler, kurumlarımız yada bazı kurum yöneticilerimiz tarafından kınanıp bırakılıyorlar.
Bize göre bu tavır yetersiz ve caydırıcı/önleyici bir yöntem değil. Bu konu başlı başına detayına ve derinliğine ele alınmalı. Caydırıcı/önleyici tedbirler geliştirilmeli. Bu duruma düşen bireylere yönelik, eğer mümkünse, kendi çevreleri ve işişkileri aracılığı ile, tek tek ulaşılarak, oynanan oyun konusunda aydınlatma faaliyetleri sürdürülmeli. Ama esas olarak, genel bir aydınlatma ve caydırma stratejisi geliştirilmeli. Yada, teslim oldukları alanlarda bazı alevice çıkışlar yapmalarını teşvik ederek/sağlayarak, Devlet’i ve ırkcıları yaptıklarına pişman etmeli…
Selçukluların Sultanlık ünvanını almasından bu yana, Devlet, sürekli Alevilere karşı asimilasyon ve bitirme çalişmaları içerisinde olmuştur. Buna karşı kimliklerine ve inançlarına sahip çıkan, onu yaşatmak ve yaşamak için bir çok acı çeken örgütlü Aleviler, Aleviliği bu günlere kadar getirenlerdir. Baskıcı Devlet ile mücadeleci Aleviler arasında, Alevi bireylerden yada küçük guruplardan oluşan pasif, utangaç, cesaretsiz yada çıkarcı ve Devlete teslim olan, ara unsurlar, sürekli varolmuşlar.
Eğer Anadolu Aleviliği, bir İnanç Sistemi olarak varlığını koruyup, bu günlere kadar gelebildiyse, şeriatcı-ırkcıların bütün baskı ve zulüm politikalarına karşı, inatla ve onurluca teslim olmadan mücadele eden, örgütlü Alevilerin sayesinde gelmiştir.
Herhangi bir zayıflığından dolayı, teslim olan unsurlar, Alevi tarihinde hiç bir şeyi değiştiremedikleri gibi, kendilerini kötü bir şekilde kimliksizleştirmişlerdir.
Alevi kimlik ve özgürlük mücadelesini sürdürmek zor ve tehlikeli, zor ve tehlikeli olduğu kadarda, onurlu ve şanlı. Selam olsun kimlikleri ve özgürlükleri için onurlu mücadele yürütenlere. Gelecek yine sizlerin ellerinizde.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler