Alevi Dosyası: Al Bakura el Sülaymaniya
-Nidal Hawari-
Nusayri Alevileri hakında yazılmış nerde bir kitap varsa El Bakura’dan alıntı yapmamış olması çok nadir bir ihtimal. Bu açıdan istesekte istemeskte bu kitabın önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Kitap 1862 yılında yazılıyor fakat gündeme koyulup tartışma yapıldığı zaman 1920’li Yılların başlangıcıydı. Alevi islam kütüphanesinde kitaba ilişkin bir not okudum. Kitabın 1920’li yıllarda gündeme sokulması, Fransız smürgeciliğne karşı ayaklanmayı başlatan Alevilerin lideri Şeyh Salih Ali ayaklanmasının dönemine gelmektedir. Bu not bize çok şeyi açıklıyor.
Söz konusu kitabın yazarı Süleyman Adanalı kendi anlatımıyla Antakya’ya bağlı Dursunlu köyünde 1250 hicri yılında doğuyor (1835 miladi). Yedi yaşındayken Adana’ya taşınıyorlar. Buraya kadar herşey doğal sadece kendi ailesinin ismi hakkında bilgimiz yok. 18 yaşına geldiğinde Alevi öğretisini öğrenmek için amcasına gidiyor. Ayrıntılı bir şekilde dine giriş, işte sırların öğretilmesi vs. Bu kısımda ufak rencide edici bazı uygulamaları vermeye başlıyor. Talip alınırken gözlenir, sinirleri, akıl dengesi ölçülür. Bunları geri kalmışlık itici aşağlayıcı olarak yansıtmaya çalışır.
Bu aşamadan sonra öğrendiği süreleri yazar ve ayrıntılı bilgi verir. Batini kitaplardan örneklemeler yapacak düzeyde tüm konuları hakim bir Suleyman portresi çiziliyor. Kendisi daha küçükken din sorgulamasına geçiyor. Aleviliğin birçok aşamasını geçtikten sonra 23 yaşında Adanalı tanınmış bir ailenin kızı Zeyna ile evleniyor. Kendi aile ismini vermezken nedense eşinin ailesinin adını veriyor. Adanada tanınmış bir aile. Aileden tanıdık birilerine sordum Suleymanın bahsettiği ne kaızın ismi var nede onun babası gerçek değil yani hayali bir isim üzerine hikaye kurgulanıyor.
O kadar genç bir insanın bu süre içinde o dönemde kitapların sıkı bir şekilde saklanmasına rağmen hepsini değerlendiriyor. Bunlarda yetmiyor Hasibi’nin, Mekzun el Sancarinin ve diğerlerinin divanlarındaki örtülü kelimelerin dahi anlamalarını açıklıyor. Nusayri Alevisi herkes bilirki bu kitaplar öyle basit okunacak yorumlanacak kitaplar olmadığı gibi o dönemde topluca bulması imkansızdır. Sözde eşi batini bir kitabı gizliden alıp kendisine veriyor. O kitaptan bütün bu tahliller yapılması mümkün mü?
Konuyu uzatıp Face sınırlarını zorlamak istemiyorum. Bahsettiğim çelişkiler yaşaması onu önce yahudiliğe merak sarmasına o olması mümkün olmadığı için Nasturi sonra hiristiyan oluyor. Bu masal bana Salman el Farisi’nin hakkı arayaşına benzettim. Önce zerdüşt sonra diğer dinleri dolaşarak en son hz Muhammde ulaşıyor. Buda Hz İbrahimin hikayesine benziyor. Birbirinden alınmış çalınmış rivayetlerinden esinlenerek Nusayri Alevilere uygun hale getirilmiş bir masal olduğu açık. Evliyken Antakyaya geliyor bir şeyhin yanaında misafir oluyor. O esnada misafir olduğu odaya bir kadın giriyor. Kadının ne amaçla geldiğini merak ederken kadın konuşmaya başlıyor ve farz olanı biliyrsun diyor. Alevilerin kadınlarını birbirine sunduğunu anlatmaya çalışıyor. Bu korkunç karalamayı sanki doğal bir şeymiş gibi anlatıyor. Bana bu aşağlama ırkçı İngiliz Oryantalisti Walope’ın anlattığı anısını anımsattı. O da şeyh Hasan’ın yanına geliyor şeyh Hasanın 15 yaşındaki eşini ona sunuyor. ‘’Bunlar Amrikadaki Kızıl Derililer’den bir adım ilerdeler. Bunlar bu yüz yıl içerisinde yok edilmeleri insanlık için bir kayıp değildir’’ ifadesini kullanıyor. Görüldüğü gibi bir birinden alınmış rivayetler şekil değiştirerek çok ince ve profesyonel bir tarzda işlenmiş. Suleyman El Adani (adanalı suleyman) en sonunda meşhur bir rivayetle yakınları tarafından çağırılıp yakılmasıyla bu süreç tamamlanır.
Ne yakıldığına dair somut bir delilimiz var ne de anlatılan bu isim hakkında ve ailesi hakkında somut bir verimiz var. Sonuçta bu kitap üzerinden 100 yıldan fazla bizlere karşı bir karalama kampanyası yürütüldü.
Oryantalistler askeri, sömürgeci mantıkla bölgelerimize geldiler. Resmi raporları devlete verdikten sonra kimileri gezilerini ve maceralarını romanlaştırdılar. Daha fazla okur elde etmek için romanlarına hayal gücü çok şey eklendi,. Sonuçta kitaptaki karalamaları kaldırırsak çok dakik bilgilerin olduğunu itraf etmeliyim.
Kitap muhtemelen bir kişi tarafından yazılmadı. Fransız sömürgecilerinin uzmanalrı ve ajanlar tarafında elede ettikleri bilgileri analiz edip labaratuvardan geçirdikten sonra bir öykü, roman şeklinde bu kitabı yaydılar. Hiristiyan olan Suleyman nedense bizim kitapları kuran üzerinden eleştiriyor. Karşılaştırmayı neden İncil üzerinden yapma gereği duymadı? Amaç Muslümanları tahrik edip direnişin diğer mezheplere yayılmasını engellemeye çalışıyorlardı.
Bu kitaba karşı gördüğüm kadarıyla yüzyıldır ciddi bir cevap yazılmadı. Diğer tüm karlamalara karşı bir ses çıkarılmadığı gibi.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler