HAKİKAT YOLCUSU YOLA ÇIKMIŞ GİDİYOR
-Türkan Doğan –
Hep yitirilenlerin ardından yazmak kalıyor bize… Seni yazmak bana mı düşerdi, avuç avuç kızgın közler yutuyorum…Kahramanları halk yaratır öyle biçare olduğundan falan değil, hamurunu bizzat kendisi kardığından.
Armutlu’da kerpiç damlı evlerin bacalarından kahırlı dumanların yükseldiği vakitlerde Zeynep’de vardı barikatların arkasında. Geçmiş günlerden gelir onun o şevkatli sesi mahallenin dört bucağına yayılan gülüşü. Anne oldu, abla oldu, kardeş oldu emekçi halkın kızıydı hakikatin adıydı herkese yoldaş oldu. Alevi değerlerini koruyan ve bunun için bedel ödemeyi göze alan devrimci bir kadındı sırdaş oldu.
Sokaklarının duvarlarına yiğit evlatlarının kanı karışmış. Armutlu şimdi Zeynep’ine ağlasın. Anadolu’nun her köşesine gidip yara sardıgı dostlar Zeynep’ine ağlasın..
Emek verip büyüttüğü değerlerimiz saldırıya uğradığında bir karıncanın kanadını incitmeyen Zeynep pençelerini gösterdi fetva yazıldı saraydan, hemen zalimin zindanlarına atıldı. Dostlarla yaren yoldaşlarla birlik olup kampanya düzenleyip kamuyu oluşturup zulmün elinden aldık onu. Yok olmanın tarihi kapitalizmle birlikte yazılmaya devam ediyor. Bu düzenin yarattığı bir salgın hastalığın ciğerlerine bulaşan illeti onu bizden aldı.
Ciğerliydi çünkü. Çok acılar çekip içerlenmişti çok çok çoook., o yuzden en çok ciğerinden parelendi.
Bir başka dünya varımdır yokumdur hiç yorum yapmayacağım, inanan inansın. Sevenlerini sevdiklerini bırakıp arkalarından göz yaşı döktüğü sevdiklerine gidiyor gerçek olan bu beklide. Mustafa’sına, Şenay’ına, Gülsüman’ına gidiyor. Armutlu sokaklarında kanı ötekinin kanına karışmış dostlarına gidiyor. Dilek’ine gidiyor Ferit’’ine gidiyor, Sultan’ına gidiyor. Sevgi’sine Helin’e, İbo’suna gidiyor. Sesini yüzünde ki anaç gülüşünü hakikatli olmak gerek diyen pir sultan duruşunu ve inancını bir miras gibi ellerlerimize bırakarak adını sayamadığımız kadar çok olan yitirdiğimiz canlarımıza gidiyor. Dersim’e gidiyor. Maraş’a, Malatya’ya, Çorum’a, Sivas’a, Gazi’ye, Suruç’a gidiyor Ankara gar’ına gidiyor. Ekmek ve Adalet için verdiği mücadelede yitirilen sayamadığımız canlarımıza gidiyor.
‘’ Kezban annemin yaşam öyküsünü sen yaz’’ demişti bana ‘’ Şu hastalık geçtiğinde Mahir’le 1 hafta gidip Armutlu sokaklarında Keziban ana ile söyleşi yapıp dertleşip kayıt alıp yazacaktım. Belgesel bile yapılacaktı konuşmuştuk planlamıştık . Bu fikre çok heyecanlanmıştı. Şimdi Kezban anaya Mustafa’sından sonra Zeynep nasıl sorulur?
Bugün son yolculuğunda yanında bile olamadım. O yüzdendir avuçlarım kor yanığı, dişlerimin sızlayanı
Armutlu sokaklarının bütün evleri pencerelerini açsın sonuna kadar. Rıza şehrini düşleyen Zeynep’in dalgalı saçlarına karışmış hakikatin narı… Sizin kızınız geçiyor son kez sokağınızdan. Anadolu’nun yoksul evlerinin dertli yüzleri el sallayın Zeynep gidiyor. Hapishane hücresinde görüş bekleyen özgür tutsaklar Zeynep ablamız gidiyor. Şu bahar mevsiminde yeşil hırkasını giyen dağlar kırlar, her ağacın dalinda acan çiçekler, ıslak toprağı ittiren solucan kozaya durmus kelebek Zeynep gidiyor. Hakikat şehrinin devrim hamali gidiyor…
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler