“DİLBER ile HÜSEYİN”
– Necati Şahin-
(Koçgiri’de bir Kara
Sevda Dramı…)
Yıllar: 1938-1939
Sivas- İmranlı-Cogi Baba Köyü-Hallas Mezrası…
DİLBER…
17 Yaşında…
Adı gibi güzel…
Ceylan gözlü
Ceylan bakışlı …
Saçları belinde lüle lüle…
Başı dik, başı yazmalı..
Bir bakışı bin yürek yakışlı…
Memogillerin güzeller güzeli kızı…
HÜSEYİN…
17 Yaşında…
Adına yakışan bir yağız delikanlı…
HASAN’ın İkizi…
Uzun boylu…
Karayağız…
Kara gözlü…
Şahin bakışlı…
Bir bakışı bin yürek yakışlı…
Körsıloların yiğit evladı…
Bir bakışları
bin yakışlı,
bu iki güzel insanın buluşur bir bakışları…
Komşudurlar…
Vurgundurlar gayrı birbirine…
Bakışırlar…
Konuşurlar…
Buluşurlar,
Köylerinin binbir çiçekli, yaylasında…
Tarlasında, Çayırında, Bayırında…
Aşklarını,
O büyük aşklarını
börtü böcek, gülü çemen ile paylaşırlar…
Keklikler Şahinler,
Kuşlar Kurtlar tanıktır gayrı Sevdalarına…
Gündüz Güneş’e
Gece Ay’a, “Hiva Zeriye” ye açarlar yüreklerini…
Anlatırlar Sevdalarını…
Cogi Baba’ya,
Bozatlı Hızır’a açarlar Yüreklerini…
Anlatırlar Sevdalarını…
Gel, gör ki,
bir tek Ailelerine anlatmazlar Sevdalarına,
O müthiş Aşklarını…
Aileleri “Kanlı”dırlar birbirlerine…
Bilirler ki…
“Kanlısına” Kız verilmez…
“Kanlısından” Gelin alınmaz…
HÜSEYN’in amcası Alibey
DİLBER’in amcası Mahmut’un Kanlısıdır önce…
DİLBER’in Amcası Ali
HÜSEYİN’in amcası Alibey’in Kanlısı olmuştur hemen sonra…
Memogiller ile Körsilolar
Kanlıdır gayrı …
Lâkin Sevda “Kanlı” tanınmaz ki…
DİLBER ile HÜSEYİN’in Sevdası da Kandavası tanımaz ki…
Bu Sevda’yı hisseder Aileler…
“Kanlı” Aileler…
Sevdalılar da,
Ailelerinin
Sevdalarını öğrendiğini hisseder…
Vahim bir durum…
DİLBER kaçacak HÜSEYİN’ine…
HÜSEYİN alıp kaçıracak DİLBER’ini Koçgiri Dağlarına…
DİLBER’in bohçası hazırdır…
Aşk bohçası…
HÜSEYIN’in de Heybesi hazırdır…
Aşk Heybesi…
DİLBER,
Ailesi’ne yakalanır kaçacağı gece…
“Kanlılarımızın oğlu bize damat olacak ha…”
Yer yerinden oynar…
DİLBER’in Sesi
HÜSEYİN’in yüreğini dağlar…
Körsılolar yüz metre illerdedirler…
Duyarlar…
HÜSEYİN’e zindan ederler
Onlar da evi barkı…
“Kanlımızın kızını gelin getirmek ha…”
Memogiller ile Korsıloların
Kini….
Nefreti…
Cehaleti…
“DİLBER ile HÜSEYİN'” AŞKI…”
Memogiller,
DİLBER’i HÜSEYİN’den uzaklaştırmak için Divriği’ye götürürler gizlice …
Osman adında birinin evine hizmetçi verirler DİLBER’i gizlice …
DİLBER
Osmangillerin hizmetçisidir gayrı…
Körsılolar da
HÜSEYİN’ni ve İkizi HASAN ile birlikte Sivas’a gönderirler…
HÜSEYİN DİLBER’i unutsun diyedir…
HÜSEYİN,
Sivas Demiryolları Atölyesinde çıraktır gayrı, İkizi HASAN ile birlikte …
Demir döver Ferhat gibi…
DİLBER’i sayıklayarak…
Plan yapar Ferhat gibi…
Bir yıl sonra…
Köye gelir HÜSEYİN…
Haberi olur DİLBER’in Divriği’de…
O da plan yapar Şirin gibi…
DİLBER
Haber salar Sülalesi Memogillere…
“Anamı, babamı, hepinizi çok özledim…
Gelin götürün beni köye birkaç günlüğüne de olsa…”
Memogiller
adam salarlar Divriği’ye …
Bir-iki haftalığına getirirler DİLBER’i
Cogi Baba – Hallas Mezralarına…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
Gizlice buluşur Sevdalılar yine …
İkrarlaşırlar…
“Bu gece kaçıyoruz…”
Gece olur…
Ayışığı pırıl pırıl…
Bu büyük Sevdaya tanıklık edecek…
“Ya Hiva Zeri…
Ya Hızır yardım et Sevdamıza ” der DİLBER…
Bohçaya da gerek yok gayrı…
Ürkekçe ama kararlı yürür kapıya doğru gece yarısı …
DİLBER kapının kolunu tutar…
Bir el de DİLBER’in saçını…
Babası…
HÜSEYİN
Mezarlığın yakınındaki
Ardıç ağacının altında…
” Ya Hiva Zeri
Ya Hızır Sevdamıza yardım…”
Bekler…
Bekler…
Ay ışığı da küsmüştür geceye, kaybolur…
Ya Hızır…
O da sırtını dönmüştür galiba, Sevdaya…
Öyle ya,
DİLBER’i gelmemiştir HÜSEYİN’in…
Döner eve HÜSEYİN…
Çaresiz, boyunu bükük,
Yüreği ateş….
Yüz metre ilerde Memogiller’den gelen
Sesler dağlar Yüreğini yine HÜSEYİN’in…
Memogiller
DİLBER’i arka odaya kapatır…
DİLBER mapustur Babaevinde…
Çaresiz, boyunu bükük, Yüreği alev…
Yemez DİLBER…
Yiyemez ki…
Bir tas Su içmez…
İçemez ki..
Yüreğinde HÜSEYİN’in Alevi…
Yakar ha yakar…
Gün be gün…
Erir, kar beyaz teni yavaş yavaş…
Yüreği çoktan erimiştir bahardaki kar gibi…
Kara sevdadır …
Eritir bedeni de ..
Bir deri bir kemiktir DİLBER…
Bir ay…
30 gün…
Sessiz….
Korkunç bir sessizlik…
Babası Anası açarlar odanın kapısını…
Feryat…
Figan…
DİLBER’in cansız bedeni…
Saçları taralı,
Göğsünden aşağıya doğru serili…
Kar beyaz elleri
Al renkli fistanına dolalı…
Ceylan bakışlı gözleri…
Gözleri Açık…
HÜSEYİN’ini gözlüyor, belli…
Yüz metre ilerde,
Korsıloların evinde
duyulur Memogillerin evindeki…
Feryat…
Figan…
Ağıt…
Ağıt’taki
DİLBER…
DİLBER…
DİLBER…
Figani…
HÜSEYİN…
Donmuştur…
Buz kesmiştir…
Lal olmuştur…
Nefes, nafile…
Düşer yavaş yavaş yere…
Evin toprak zeminine…
Körsılolar HÜSEYİN’in başına yığılı …
Feryat…
Figan….
Körsılolaların feryadı figani karşır
Kanlıları Memogillerin Ağıdına…
HÜSEYİN’i ayılır bir zaman sonra…
Algılamaz hiçbir şeyi bir zaman…
Yüz metre ilerde
Memogillerden
DİLBER…
DİLBER…
Ağıtları…
Kulaklarını tıkar HÜSEYIN
Kara gözlerini kapar…
“Rüya olsun Tanrım…”
Açar kulaklarını önce
Aynı Ağıt:
DİLBER…
DİLBER…
Gözelerini açar
Etrafında Körsılolar…
Saldırır,
Sülalesi Körsılolara…
Kafasını vurur
Körsıloların taş duvarlarına…
Zaptederler HÜSEYİN’i,
yatırırlar yatağına…
HÜSEYİN buz kesilmiştir yine…
Donuk…
Sönük…
Suskun…
DİLBER’in Cenazesi…
Memogillerin tümü…
Başları eğik…
Körsılolar da Cenazede…
HÜSEYİN hariç…
Tümü…
Başları eğik…
DİLBER…
Kara Toprağa verilir
KARA SEVDASI da…
HÜSEYİN…
Erimiştir zaten…
Gün be gün erir daha da…
Yataktadır…
Yemez,
yiyemez ki…
Bir tas Su içmez,
içemez ki…
Yüreği alev,
Yüreği yaslı
Yüreği gamlı…
Yüreği yorgun…
Çok yorgun…
YÜREĞİ,
DİLBER’ine olana hasreti
15 gün taşıyabilir anca…
Bir Seher vakti…
Yağız Delikanlı HÜSEYİN
boylu boyunca yatağında uzalı…
Siyah saçları taralı…
İnce uzun parmaklı eli yüreğinin üstünde…
Yüreğinde DİLBER’i…
Kara gözleri açık…
“Kanlıların” eli değil,
DİLBER’i kapatacak gayrı
Kara Gözlüsünün
Kara Gözlerini
Kara Toprak’ta …
HÜSEYİN’in Cenazesi…
Körsıloların tümü…
Başları eğik…
Memogillerin de tümü
Cenazede…
Başları eğik…
İki “kanlı” Aile…
Şimdi ikisi de
daha da “Kanlı…”
“Aşk” Kanlıları…
“Sevda” Kanlıları…
HÜSEYİN’in kara haberi
aynı yumurta İkizine,
HASAN’a ulaşır…
HASAN gelir köye…
İkizi, yoldaşı, gardaşı HÜSEYIN’in mezarına…
Hergün, her saate İkizinin mezarı başına…
HASAN da,
HÜSEYIN’in mezarı başında gün be gün erir…
Yemez,
Yiyemez ki HASAN da…
Bir tas Su içmez,
İçemez ki HASAN da…
HASAN…
6 ay dayanır
İkizi HÜSEYIN’in Hasretine…
Körsılolar
HASAN’ı
HÜSEYİN’nin mezarına,
O’nun kucağına koyar…
Başları eğik…
Mazar İkiz…
Memogiller de Mezar başında…
Başları eğik…
İki zalim Aile…
Üç Gencin Katili…
Kutsal, büyük bir Aşkın
Kanlıları…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
“Kanlı” Ailelerinin Kurbanı…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
Koçgiri Aşk Destanı…
*
( Bu bir masal değildir Dostlarım…
Bu bir senaryo da değildir…
Bu bir GERÇEKTİR…
Bu gerçek bir Dramdır…
HÜSEYİN
benim Amcamdır…
HASAN ile HÜSEYİN
İkiz Amcalarımdır…
HÜSEYİN Amcamın “kara sevda”dan ince hastalığa yakalanıp Hakka yürüdüğünü duymuştum Annemden…
Ama detayını bugün tesadüfen öğrendim…
Bugün Yılmaz Özmen dostum, kardeşim ile
Köyümüze Cogi Baba’ya gittik…
Cogi Baba Ziyaret’in yukarısında bir evin önünde durduk…
Rıza büyüğümüzün evinin önü…
Etrafında duvar çit…
Çitin öbür tarafında iki Kadın…
“Ben Necati ” diyorum…
“Hangi Necati ?”
Körsılolar’dan Necati Şahin” diyor Yılmaz…
Kadının biri, güleç yüzlü Çitin önüne kadar geliyor…
Heyecanlı…
“Ben de Hallas mezrasındanım…
DİLBER benim adım…”
“Çok güzel bir isim DİLBER…” dedim…
“Önceleri bu ismi sevmiyordum.
Hikayesini öğrenince sevdim, ama buruk taşıyorum bu ismi…”
“Niye ki…?”
“Seni de ilgilendirir Korsıloların Necati Şahin’i…”
“Nasıl yani…?”
DİLBER başladı Anlatmaya…
Heycanla, öfkeyle, bir yazar inceliğiyle ama …
“Teyzemin adı DİLBER’miş…
HÜSEYİN Amcana sevdalıymış…”
dedi
ve
Anlattı…
Anlattı…
Anlattı…
Gözü yaşlı …
Dinledim…
Gözü yaşlı…
Köylülerimizin yaşlıları da dinledi, onaylayarak…
Hıçkırıklarımı saklayamadım gayrı …
Ayrıldık…
Zara’ya geldik…
Annemi aradım…
Büyüklerimizi aradım…
Aynen…
Otel odasına kapandım…
Teyzesi DİLBER’in adını taşıyan DİLBER Bacının anlattığı bu gerçek AŞK Dramını,
Bu gerçek KARA SEVDA’yı gözyaşları içinde kaleme aldım sadece…
İlerde uzun uzun yazarım, yüreğim el verirse…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
Sevdası Gerçek…
“DİLBER ile HÜSEYİN” Dramı Gerçek…
Ardından HASAN Amcamın, ikizi HÜSEYİN’in hasretine dayanmayıp, 6 sonra Hakka yürümesi Gerçek…
Yukarda yazılan herşey Gerçek…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
Koçgiri’nin
Leyla ile Mecnun’u…
Leyla ile Mecnun bir Orient Masalıdır…
“DİLBER ile HÜSEYİN”
Gerçek bir Koçgiri Destanıdır…
Ne yazık ki…)
25.09.2021
Sivas-Zara
(Aşağıda İkizlerin,
HÜSEYİN ile HASAN Amcalarımın İkiz Mezarları…
DİLBER’in Mezarı yüzlerce Mezarın arasında bilinmiyor…)
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler