Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

‘Barışa uçan kanatlar’

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anmak için ‘Barışa uçan kanatlar’ ve ’10 Ekim barış durağı’ isimli sergiler düzenlenecek. Katliamda yitirilenlerin hikayesini, simgeleştirmeye çalıştığı kuşlarla çizen Hatice Kapusuz, kadınlar için Kürtçe ve Farsça 30 anlamına gelen Simurg (Anka) kuşunu çizmeyi tercih ettiğini söyledi

Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısıyla yaşanan katliam üzerinden 6 yıl geçti. Ankara Gar Meydanı’nda düzenlenen katliamda yaşamını yitiren 104 kişi bu yıl da düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Çankaya ilçesinde bulunan Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 9 Ekim’de düzenlenecek etkinliklerde, katliam ardından başlayan hukuk mücadelesi ve cezasızlık politikası panelinin yanı sıra “Barışa uçan kanatlar” ve “10 Ekim barış durağı” sergisi yapılacak.

Her biri resmedildi

Bu yıl “İnadına ve daima barış” şiarıyla gerçekleştirilecek etkinlikte yaşamını yitiren 104 kişi, “Barışa uçan kanatlar” sergisinde her biri için çizilen kuşlar sergilenecek. Bunun yanı sıra bin Turna kuşundan oluşturulan ve adına “10 Ekim Barış Durağı” adı verilen bir çalışma sergilenecek. Katliamda yitirilenlerin hikayesini, simgeleştirmeye çalıştığı kuşlarla çizen Hatice Kapusuz, çalışmalarını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a anlattı.

30 farklı Simurg

Ocak ayında bu çalışmaya başladığını ve çizimlere herkesin hikayesini okuyarak başladığını anlatan Kapusuz, kadınlar için Kürtçe ve Farsça 30 anlamına gelen Simurg (Anka) kuşunu çizmeyi tercih ettiğini söyledi. Kapusuz, “O yüzden kadınları Simurg ile özdeşleştirerek, 30 farklı Simurg çizdim. Anka kuşunun küllerinden yeniden doğması, kadınların da kurucu, kendini yeniden yaratan özelliğiyle özdeşleşiyordu. Bu yüzden Dicle Deli, Dilan ve hayatını kaybeden kadınlar için tek tek farklı Anka kuşu çizdim. Barış Annesi olduğu için Meryem Bulut’u biraz daha farklı çizmek istedim. Onu bir Tavus kuşu olarak çizdim. Veysel için küçük kuşlardan olan sinek kapan kuşlar var. Bir dal üzerine konan bir sinek kapan çizdim. İsmail Kızılçay için Kızıl bir Kardinal kuşu çizdim” dedi. Kapusuz, “Katliamda yaşamını yitiren her insanı tanımadan, görmeden sevdim, dost oldum diyebilirim. Herkesin hayaline, yokluğuna, yoksulluğuna, göç etmişliğine, cezaevindeki serüvenine dair fikrim var” diye belirtti.

Yüreklerine bir nebze olsun su serpmek

Kapusuz, kuşları tercih etmesini ise şöyle anlattı: “Kuşlar, hafifleştiren, özgürleştiren, uçan canlılar. Bu halinin de iyileştiren bir etkisi var. 6 yıldır geride kalan insanların da artık yüreğine bir nebze su dökebilmek, iyileştirebilmek gibi bir derdimiz de vardı. Bazen düşünerek çizmek, zor oluyordu. O durumlarda durduğum da oluyor. Kişiyle özdeşleştirdiğiniz ve hikayenin içerisine girdiğiniz nokta da kalp sıkışıyor, orası zorluyor. Umarım en azından gören ailelerin acısına su serpecek bir şey olmuştur. Aileleri düşünmek motivasyon oluyordu ve çizim yapmamı sağlıyordu” dedi.

Kağıtlardan Turna kuşu

Katliamın 6. yılında “barış” dileğiyle renkli kağıtlarından bin Turna kuşu da yaptıklarını anlatan Kapusuz, “Japon inanışına göre bir dilekle bin tane turna yaparsanız; o dilek gerçekleşir. Bu inanca referans olarak bin Turna yapmayı hedefledik” dedi. Başka insanların desteğiyle turnaları yaptıklarını dile getiren Kapusuz, daha fazla insanın katıldığı, kolektif bir sergi olması için böyle bir yönetim seçtiklerini söyledi.

Hepsi sergide olacak

Sergide katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, yaralılarının da dahil olduğu kolektif bir battaniye çalışması olduğunu da söyleyen Kapusuz, “104 kişinin isminin olduğu battaniye de sergimizde yer alacak. Birçok insanın ördüğü ve hayatını kaybedenlerin isimlerinin işlendiği bir battaniye olacak” ifadesinde bulundu.  Barış mücadelesini sürdüreceklerini söyleyen Kapusuz, “İnadına ve daima barış” diyerek, sözlerini noktaladı.

’10 Ekim Barış Durağı’

Hazırlanan bin Turna kuşundan oluşan “10 Ekim Barış Durağı” çalışmasını yapan Aslı Saraç da, turna dileği temsil ettiği için bir yerde toplu halde durmaları veya uçmaları gerektiğini söyledi. Çalışma sürecinde Hayyam’ın “Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende” dizesini hatırladığını belirten Saraç şöyle devam etti: “Bulut zaten yaptığım işlerde çok kullandığım bir sembol ki zaten su zerreciklerini temsil eder. Göğün göz pınarıdır. O yüzden ilk olarak kağıt hamurundan bir bulut oluşturdum. Altında bin tane Turna yer alacak ve çim halı ve üzerine ahşap bir sandalye koydum. O çimen ve sandalye de oturan kişi kalan bizleriz. Hepimiz birer kalanız. Gözyaşı vardır göz pınarında çok görülmez ama orada inatçı ve sadıktır. Zaman zaman sizi yoklar. Her ne kadar sistemin karşısında diz çökmez ve boyun eğmesek de aslında bana göre biz hepimiz sadık gözyaşıyız. O sandalye de oturan kişiyi yani bizleri kalan gözyaşları olarak sembolize etmek istedim. Toplamını da barış durağı diye adlandırdım çünkü her zaman o durakta da bekleyenleriz.”

İnadına mücadele

Türkiye’de gerçekleşen birçok katliamın kalanı olduğumuza dikkati çeken Saraç, “Baş etmek kolay değil. Yitirdiklerimizin bize bıraktığı mücadelesiyle yola devam edeceğiz. Ümit etmek, mücadele etmek. İnadına ve daima barış ve mücadeleye devam demek gerekiyor” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir