Çok Kötü Şeyler Olmaya Devam Ediyor
⌈Necati Güler ⌉
Sivas Madımak Katliamını anlatan “Çok kötü bir şey oldu” belgeselinin birinci bölümünün sonlarına doğru sinema salonuna giriyorum. Karartılmış görüntüler eşliğinde, o cehenemden sağ kurtulanlar konuşuyor.
Perdedeki karanlık görüntü nedeniyle salondaki boş yerleri göremiyorum ve yere oturuyorum. Görüntü ve anlatılanlar çok can yakıcı. Salondan hıçkırık sesleri… Görmesem de herkesin ağladığını hissediyorum!
Özellikle devletin ve devlet görevlilerinin tutumuyla ilgili anlatılanlar benim için zaten tanıdık. Ama anlaşılan devleti tanımayan, tanımak istemeyen bazı insanlar için anlatılan bir çok şey yeni ve şaşırtıcı olmalı ki, şaşkınlık belirten fısıltılı lanet okumalar duyuluyor sık sık.
Belgesel üzerine uzun bir değerlendirme yapmayacağım. Daha tanıklar hayatta iken, onların ağzından aktarılanlarla toplumsal hafızaya ve tarihe kayıt düşülmesi açısından önemli bir çalışma olmuş. Emek verenlere teşekkürler.
Belgeselde konuşanların büyük bir çoğunluğu Katliam’ın neden ve niçin yapıldığı sorularına farklı cevaplar verseler de, kimin yaptığı/ yaptırdığı sorusuna “devlet işin içinde olmazsa bu boyutta bir katliam olmazdı” noktasında hemfikirler.
Biz salonda perdeye yansıyan kareler ve sözler eşliğinde öfke, hüzün ve çaresizliğimizle boğuşurken, dışarıda Avrupa Futbol Şampiyonluk Turnuvasının atmosferi yaşanıyor. Halkları birbirine yakınlaştırıp dostlaştırmaya hizmet etmesi gerekirken, futbol turnuvası milliyetçiliği, ırkçılığı ve halklar arası düşmanlığı körükleme için bir fırsata dönüştürülmüş. Avrupa genel ve ülke seçimlerinde faşist/ırkçı partilerin arka arkaya kazandığı zaferler ve maç sonrası sokaklara yansıyan görüntüler kitlelerin ruh halinin çok net ifadeleri.
Evet bu görüntüler, çok daha kötü şeylerin olacağını gösteriyor. Yeni savaşlar ve katliamlar için psikolojik ortam hazır.
Belgesel bitiyor. Başkalarını bilmem ama bu gibi durumlarda hep olduğu gibi ve çok iyi tanıdığım bir sızı gelip gırtlağıma oturuyor. Kapıda, Türkiye’nin Avusturya maçını kazandığını duyuyorum. Normalde hiç umrumda olmaz, ama andaki ruh halimle “İkinci kere çok kötü bir şey oldu demek ki” sözleri dökülüyor ağzımdan.
Biliyorum ki, Avrupalı tarafından horlanmış, dışlanmış ezik Türk gururu birazdan şaha kalkacak ve tamda eve gideceğim yolda konvoylar oluşacak. Bisikletle eve gideceğim. Daha bir kaç yüz metre yol almıştık ki,Türk bayraklı lüx arabaların oluşturduğu, çoğu genç kadınlı- erkekli, kendinden geçmiş bir grupla karşılaşıyoruz. Kornalar, Türkiye Türkiye sesleri ve bozkurt işaretleri… Arkadaşım beni tandığı için, “aman ha, lütfen sesini çıkarma” diye benden söz alıyor.
Sağlı sollu yanımızdan geçerlerken yüzlerindeki ve gözlerindeki ifadeleri görüyorum. Tıpkı biraz önce sinema perdesinde gördüğüm, Madımak otelinin önündeki katil gruhla aynı yüzler ve aynı gözler. Yüzlerde ve gözlerde aynı kin, aynı nefret! Arabaların camlarından, açık tavanlarından uzanan ellerle yapılan bozkurt işaretleri…
Kahrolsun tamda bugün , bu saat ve benim gittiğim yolda !
Dudaklarımı, dilimi ısırmaktan canım acıyor ama bu acı, susmak zorunda kalmanın verdiği çaresizlik acısının yanında hiç kalıyor.
Bir daha asla! diyorum öfkeyle.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler