Pts. Kas 10th, 2025

Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

ÖZ SAVUNMA AĞLARI VE ALEVİLER

Hasan Subaşı

Alevi toplumuna yönelik katliam planları yapılıyorsa, bunun karşısına öz savunma barikatlarını kurmak, saldırgan güçlere direnişle yanıt verecek bir hazırlık ve donanım içinde olmak hem meşrudur, hem haktır, hem de yolun emridir!. Alevilerin şiddete bulaşmadığı söylemi yanlış bir şöylemdir! İlke olarak insanın insana şiddet uygulamasına karşı çıkmak başka, doğrudan eşitsizlik ve şiddet üzerine kurulu bir düzende ezen ve sömüren egemenlerin şiddetine karşı ezilenlerin haklı şiddete başvurması başka bir şeydir. Ve nihayetinde Aleviler de zulme karşı şiddet araçlarına başvurdukları direnişler, ayaklanmalar gerçekleştirmiş, özsavunma pratikleri sergilemişlerdir.

Aleviler olarak kendi örgütlülüğümüz güçlendirmemiz gerekiyor. Yaşananlar, öz savunmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Toplumsal demokratik Alevi hareketinin kurumlarına, yöneticilerine ve Alevi evlerine dönük saldırılarla, ölüm tehditleriyle karşı karşıyayız. Yaşam alanlarımıza dönük saldırı ve provokasyonlar, toplumsal inançsal irademizi kırma girişimleri, toplumsal-hukuki, inançsal kazanımların yok sayılması ve tasfiyesi gibi çok yönlü baskı ve saldırılara devam ediyor. Bunlar en son eklenen suç örgütü lideri Sedet Peker’in, Mehmet Ağar ve ekibinin bir cemevine saldırma planı yaptıkları iddias oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği günün akşamı AKP iktidarını ve sarayın örgütlediği sivil faşist çtelere ile şeriatçı çete grupları, İstanbul başta ölmek üzer ülken birçok yerinde hemen Alevilerin yoğun olduğu semtlere dönük saldırı girşiminde bulunmuşlardı. Bu girişmleri, Okmyedanı gibi bazı yerlerde saldırıya dönüşmüştü. Aleviler, Alevi kurumları ve devrimciler- demokratlar, bu şeriatçi faşist saldırılara bazı yerellerde birlikte karşı koymuşlardı…

Öz savunma refleksi birçok yerde olası kitle kıyımılarının önüne geçmşti. Güvenlik güçleri, 2017’de Ankara’da İslamcı terör örgütü IŞİD çetelerinin Alevi kurumlarına ve temsilcilerine dönük saldırı ve suikast hazırlığında olduklarına dair istihbarat bilgileri paylaşmışlardı bizim kurum temsilcilerimizle. Bu bilgileri payalaşanlar, şunları ifade etmişlerdi:

“Biz sizi koruyamayız. Başınızın çaresine bakın” demişlerdi. Bu söylemleriyel Alevi kurum temsilcilerine resmen ve alenen aba altından IŞİD terör örgütünün sopasın göstermişlerdi… Öz savunma anlayışı ve pratiği günümüzde devrimci milis faaliyetlerinin dışında, kadın mücadelesinde fiili meşru bir anlayış ve eylem düzeyinde örgütleniyor. Sedat Peker’in ’’Derin Mehmet ve adamları bir cemevine saldıracaklar’’ yönlü açıklaması, öz savunmanın toplumsal demokratik Alevi hareketi tarafından gündeme alınması ve açil olarak Alevi öz savunma ağlarını oluşturlması için, son derece çarpıcı bir uyarı olmuştur…

Bu bağlamda, bugüne kadarki tarzıyla örgütlenen Alevi kurumlarımızın özsavunma anlayışı ve yönelimine ne düzeyde elvereceği, buna ne yönde yaklaşacağı sorusu da somut yanıtını aramaktadır. Yerleşik hale gelmiş tarzın esneme ve genişleme kapasitesi de bu bağlamda teste tabi olacaktır. Diğer yandan, aktif bir özsavunma perspektifini “aşırıya gitme” olarak göreni, gösteren bir kesimin, cemevlerinde ve diğer kurumlarımızda Alevi öz savunma ağlarının oluşturulmasına itiraz edecekleri de açıktır. Bunlar, yine “divana havale eden” anlayışlarını ileri süreceklerdi. Bu anlayışın sahipleri, niyetleri ne olursa olsun kurumlarımızı ve toplumumuz katliamcı çetlerin karşısında savunmasız bırakıyorlar. Ve bunlara eklenebilecek, başta devlet-düzen ipiyle duran kesimler olmak üzere, sürekli olarak “sağduyu” çağrıları yapanlarda olacaktır.

Buna karşılık bilhassa genç kuşakların ve demokratik Alevi hareketi içerisindeki kararlı politik duruşun temsilcisi olan kesimlerin arasında, özsavunmaya yatkın ve yakın bir bilinç ve eğilim uç vermiş durumdadır. Öz savunmayı örgütleyecek dinamik de budur. Biz Alevilere atfedilen şiddet karşıtlığı söylemi de bugünlerde yeniden siyasal ve tarihsel deneyimlerin süzgecinden geçmekte. Her şeyden önce biz kendi dolaysız tarihimizle de biliriz ki, “her türlü şiddet karşıtlığı” egemenlerin şiddet tekeli karşısında Alevilerin ve ezilenlerin silahsız ve savunmasız bırakılmasından başka bir şey değildir!’

Alevi toplumuna yönelik katliam planları yapılıyorsa, bunun karşısına öz savunma barikatlarını kurmak, saldırgan güçlere direnişle yanıt verecek bir hazırlık ve donanım içinde olmak hem meşrudur, hem haktır, hem de yolun emridir!. Alevilerin şiddete bulaşmadığı söylemi yanlış bir şöylemdir! İlke olarak insanın insana şiddet uygulamasına karşı çıkmak başka, doğrudan eşitsizlik ve şiddet üzerine kurulu bir düzende ezen ve sömüren egemenlerin şiddetine karşı ezilenlerin haklı şiddete başvurması başka bir şeydir. Ve nihayetinde Aleviler de zulme karşı şiddet araçlarına başvurdukları direnişler, ayaklanmalar gerçekleştirmiş, özsavunma pratikleri sergilemişlerdir. Dolayısıyla Alevi toplumu, farklı biçimler arz etse de, esasında özsavunma pratikleriyle yoğrulan bir tarihsel, toplumsal arka plana sahiptir. Bunu güncelleştirecek imkanları da taşımaktadır….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir