Siyasal Alevilik’ten, Alevi Açılımına: AKP Ne Yapmak İstiyor?
⌈Haber Merkezi⌉ – AKP’nin Alevi açılımı hazırlıkları, bölgesel gerilimlerin ve iç siyasetteki yönelimlerin tam ortasında yeniden gündeme geldi. İran-İsrail savaşı, Suriye politikaları ve “Siyasal Alevilik” söylemiyle örülen süreç, şimdi “Alevi açılımı” adı altında yeni bir kuşatma hamlesine dönüşüyor.
Yeni Osmanlıcılık Göz Karartırken Gelen Hamleler
İran-İsrail savaşı başladığında, iktidar çevrelerinde fanatik bir İsrailcilik dalgası yükselmişti. “İran’ın beli kırılacak, Türkiye’nin önü açılacak” yorumlarıyla birlikte, bölgesel savaşın Türkiye için fırsat doğuracağı propagandası yapıldı. Bu tablo, AKP’nin uzun süredir sahiplendiği “Yeni Osmanlıcı” tahayyülün yeni bir aşamasına işaret ediyordu.
Bu dönemde bile, yılların yandaş yazarı Salih Tuna bile isyan etmiş, “Bunlar İran-İsrail savaşı sonucunda doğacak güç boşluğunu doldurmanın hayalini kuruyorlar. ‘Bize fırsat doğuyor, önümüz açılıyor…’ diyerek ellerini ovuşturuyorlardı” diyerek, bu kör hırsı teşhir etmişti.
Gericiliğin “İsrail düşmanlığı” söylemine rağmen Şii düşmanlığı, dini ve mezhebi gerekçelerin ötesinde iktidar hırsı ve servet tutkusu üzerinden şekillenmişti. Bu yüzden İsrail İran’a saldırırken, iktidar yanlısı köşe yazarları “İslâm dünyasını istikrarsızlaştıran güç İran’dır” türünden söylemlerle Şii karşıtı pozisyonu yeniden üretiyordu.
‘Siyasal Alevilik’ Söylemi: Sopa Gibi Kullanılan Kavram
Suriye’de Esad iktidarına karşı operasyonlar başladığında, iktidar çevreleri “Siyasal Alevilik” söylemini ortaya attı. Zamanlama tesadüf değildi. Esad üzerinden Aleviler hedef alınırken, Türkiye kamuoyunda Alevi karşıtı bir psikolojik zemin oluşturuluyordu.
Yeni Şafak gazetesi o dönemde şu haberi yayımlamıştı:
“İran’ın fitne ateşini yakmasının ardından Esed destekçisi Nusayrilerin ‘Siyasal Alevilik’ provokasyonları başladı. Türkiye’deki Şia ve Esed’in etki ajanları da Şebbihaların işkencelerini ‘Alevi katliamı’ olarak pazarlıyor.”
Bu dil, Aleviliği siyasal bir tehdit olarak gösteren bir kampanyanın başlangıcı oldu. Ardından Alevilere yönelik linç, dışlama ve düşmanlaştırma politikaları sistematik biçimde yaygınlaştı.
Ancak hedeflenen sonuç tam anlamıyla alınamadı. Alevi toplumu, bu saldırılar karşısında derin bir sessizlik ve temkinli bir direnç geliştirse de, siyasal açıdan savunma pozisyonuna itildi.
Alevi Açılımı: Baskının Ardından Gelen Kuşatma
Bugün gelinen noktada AKP iktidarı, İran ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin ardından Alevi açılımı kartını yeniden devreye sokuyor. Bu girişim, görünürde “inanç özgürlüğü” kisvesiyle sunulsa da, esas olarak Alevi kurumlarını kuşatma, parçalama ve etkisizleştirme planının yeni adımı olarak değerlendiriliyor.
Tıpkı “Kürt açılımı” sürecinde olduğu gibi, bu açılımın da hem dış hem iç yönü var. Dışarıda “Yeni Osmanlıcı diplomasi” ile meşruluk arayışı, içeride ise “demokratikleşme” iddiasıyla toplumsal meşruiyet üretme çabası öne çıkıyor.
Kürt Kartı ve Yeni İttifak Arayışları
Suriye’de Esad hedef alınırken hem Kürt milliyetçileri hem AKP yönetimi aynı anda “yeni bölgesel kardeşlik planı” söylemine sarılmıştı. Bugün Alevi açılımı denilen süreçte de benzer bir denklem kuruluyor.
İktidar, Kürt açılımında olduğu gibi bu kez de Alevi alanında etkili olabilecek yapılarla “ortaklık” kurmanın arayışında. Özellikle bazı çevrelerin Alevi örgütleri içinde son yıllarda artan ağırlığı, AKP için bu yeni hamlede bir fırsat olarak görülüyor.
CHP ve DEM’in Sürüklenişi
Alevilerin örgütsel ve siyasal reflekslerinin zayıfladığı bu dönemde, AKP’nin açılım söylemine zemin hazırlayan unsurlardan biri de CHP’nin pasif tutumu. Yıllarca Alevi tabanını kendi “seçmen deposu” olarak gören CHP, bugün AKP’nin hamleleri karşısında yalnızca sürüklenen bir pozisyonda duruyor.
Benzer şekilde, DEM Parti çevresinin olası katkısı ya da sessizliği de, bu kuşatma stratejisinin parçası haline getirilmeye çalışılıyor.
Yeni Hedef: Alevi Kurumlarını Bölmek
Hacıbektaş’ta MHP’nin gövde gösterisi ve AKP’nin Alevi-Bektaşi Cemevleri Başkanlığı üzerinden yürüttüğü propaganda, önümüzdeki dönemde Alevi toplumuna yönelik daha kapsamlı bir “açılım operasyonunun” işaretlerini veriyor.
İddialara göre MHP lideri Bahçeli’nin 29 Ekim’de “Alevi açılımı”na ilişkin sert bir çıkış yapacağı, hemen ardından AKP’nin yeni adımlar atacağı konuşuluyor. Bu adımların, Diyanet ve Alevi-Bektaşi Cemevleri Başkanlığı ekseninde yeni bir asimilasyon sürecinin parçası olacağı değerlendiriliyor.
Cumhuriyetçilik ve Laiklik Hatı: Direncin Kaynağı
Tüm bu hazırlıklara karşın, Alevi toplumunu bütünüyle düzenin hizmetine koşmak kolay görünmüyor. Çünkü Alevi inancı tarihsel olarak cumhuriyet ve laiklikle kurduğu güçlü bağ üzerinden ayakta duruyor.
Bu bağ, devrimci hareketlerin yıllardır süren müdahalesiyle ve halkın emek eksenli direniş geleneğiyle besleniyor. Aleviliği “Yeni Osmanlıcı” bir rejimin parçası haline getirme girişimleri, bu tarihsel zeminle çatışıyor.
Sonuç: Yeni Bir Saldırı Dalgasına Karşı Toplumsal Yanıt
Bugün düzen cephesi, Kürt açılımının yanına güçlü bir “Alevi açılımı” eklemeye hazırlanıyor. Bunu da ekonomik krizin, siyasal tıkanmanın ve yönetememe halinin tam ortasında yapıyor.
Bu nedenle “Alevi açılımı”, bir çözüm hamlesi değil, doğrudan yeni bir kuşatma ve yönetme stratejisidir.
Buna karşı verilecek yanıt, ancak cumhuriyetçilik, laiklik ve emek eksenli bir toplumsal hat üzerinden mümkündür. Türkiye’nin demokratik geleceği için en önemli ihtiyaç, tam da bu hattı yeniden kuracak bir direnişin örgütlenmesidir.

Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler