İZMİR, İNCİR ALTI KATLİAMI!
”12 Haziran 1980’i gösteriyordu tarih. İzmir’in İnciraltı öğrenci yurdu, Anadolu’nun dört bir yanından üniversite kapılarında “umut” aramak için gelen liseli öğrencilerle doluydu…
Sürekli olarak yurtta kalan Üniversite öğrencileriyle, sınavlara girmek için yurda gelmiş olan liseliler, yurt bahçesinde toplanmış, sınav öncesi bir eğlence tertiplemişlerdi.
MHP’li faşist Üsteğmen Hasan Dimici, öğrencilerin şenliği sürerken, binlerce askeriyle sinsice İnciraltı yurdunun etrafını sarıyordu. İzmir polisi yurdun bulunduğu bölgenin giriş-çıkışlarını kesmiş, İnciraltı yurduna ulaşacak yardımı önlemekle görevlendirilmişti. Düşman bölgesine çıkartma yapmak üzere eğitilmiş, özel donanımlı Foça Amfibi Birliği de “görev” başındaydı.
Üsteğmen Hasan Dimici, generallerden aldığı emirle, taburunu İnciraltı Yurdu kapısına dayadı. Faşist Üsteğmen “Türküler sussun, halaylar dursun, herkes ayağa kalksın!” diye bağırdı.
Öğrenciler karşılarındaki yüzlerce silahlı askerle göz göze geldi. “Ateş!” diye höykürdü eli kanlı faşist. Kurşunlar genç bedenlerin kollarına, göğsüne saplandı. Erkek-kız öğrenciler can kaygısıyla kendilerini yere attılar. Yine “ayağa kalkın” diye böğürdü faşist. Öğrenciler kaçıştılar. Bir kısmı “Kahrolsun Faşizm!” sloganını haykırdı. G-3’ler, Tomson’lar yeniden ateşlendi. 6 öğrenci, katledildi.
Üniversite umutlarıyla gelmişlerdi, üniversite mezarları oldu onlara. Bu apaçık devlet terörüydü. Yaralı ve sağ kalma “şansı”nı bulanlar, gözaltına alınarak İnciraltı yollarına dizildiler kurbanlık koyunlar gibi. Polisler yetişti hemen. Asker çekildi. Polis copu indi bir çoğu yaralı yerde yatanların üzerine. Resmi olarak 6 öğrencinin asker kurşunuyla öldüğü kabul edildi. Birkaç kurbanlık “erat” tutuklandı. Emri verenler, sıkıyönetim zamanı, emir alanları “yargıladılar”. Üsteğmen Hasan Dimici, 2 yıl “ceza” aldı. Sonuçta şartlı tahliye, infaz indirimi, zaman aşımı derken serbest bırakıldı. Ve bu pervasızlığa “Hukuk Devleti” dendi. İnciraltı katliamı da Susurluk hukukunun değil, halkın hukukunun bakacağı bir davadır artık.”
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler