Boğaziçi Dayanışması, Kadıköy Rıhtım’da eylem gerçekleştirdi.‘‘ Direnişimiz yalnızca Melih Bulu’ya karşı değil, darbe kurumları ve gece yarısı kararnameleriyle üniversite bileşenlerinin yok sayıldığı tüm atamalar ve yaptırımlara karşı. Biz, artık bu ülkede yaşayan herkesin sorunlarına dair söz söylemek, bu sözü ortaklaştırmak ve emekçilerin-ezilenlerin birleşik bağımsız mücadelesine bir tuğla koymak istiyoruz. Bu nedenle yalnızca Boğaziçi’ndekiler değil, tüm kayyumları gidene dek, mücadelemize devam edeceğiz” denildi.
“BİZLER PİYONU DEĞİL ŞAHI İSTİYORUZ”
Yüzlerce kişinin katılıdığı eyleme ortak basına açıklamasını Boğaziçi Dayanışması adına Hüsnü Beha Yıldız okudu.” 7 ayı aşkın süredir direnen Boğaziçi bileşenlerinin iradesini kıramayan iktidar, çareyi Melih Bulu’yu görevden almakta bulmuş ve tüm bu anti-demokratik sistemin yarattığı bunalımı onun omuzlarına yıkmıştır. Bu düzene uşaklık etmekte ısrar eden kim varsa Melih Bulu’nun akıbetine iyi baksın” ifadelerin yer alındığı basın açıklaması metni şöyle:
”’Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle bir demokrasi elde edilemeyeceğinin vurgulandığı açıklamada “HDP’li belediyelere atanan kayyumlardan kurtulmadan, üniversitelerdeki kayyumlardan da kurtulamayacağımızın da bilincindeyiz” denildi. Açıklamanın devamında kayyum düzeninin bütün üniversitelerde ve belediyelerde devam ettiği vurgulandı.
“Emekçilerin-ezilenlerin birleşik bağımsız mücadelesine bir tuğla koymak istiyoruz”
Açıklamanın sonunda ise mücadelenin yeni başladığı ve sadece Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyumun gitmesinin yeterli olmadığı vurgulandı. Kayyum rejiminin kendisiyle hesaplaşmak istediklerini söyleyen Boğaziçililer, “Tüm kayyumlar gidene kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Bu nedenle bizler, bugün sevinecek hiçbir şey olmadığını ve mücadelenin henüz yeni başladığını biliyoruz. Ve artık rejimin basit aparatları, emir kulları olan özel güvenlikle, polisle değil; kayyum düzeninin siyasi sorumlularıyla hesaplaşmak istiyoruz. Siyasi bekalarını HDP’yi kapatmakta, HDP’li belediyelere kayyum atamakta gören gerici-şovenist iktidara karşı mücadele etmek istiyoruz! 12.Cumhurbaşkanı’na yazdığımız mektupta da belirttiğimiz üzere, farkındayız ki “ne Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en önemli kurumu, ne de Melih Bulu’nun kayyum olarak başımıza gelmesi Türkiye’nin en önemli sorunudur.” Biz, artık bu ülkede yaşayan herkesin sorunlarına dair söz söylemek, bu sözü ortaklaştırmak ve emekçilerin-ezilenlerin birleşik bağımsız mücadelesine bir tuğla koymak istiyoruz. Bu nedenle yalnızca Boğaziçi’ndekiler değil, TÜM KAYYUMLAR GİDENE DEK, mücadelemize devam edeceğiz, devam edeceğiz, devam edeceğiz!
BÜLGBTİ+: “Sadece dışarıdan yapılacak atamaya değil kayyumluk rejiminin tamamına karşıyız”
Boğaziçi Dayanışması’nın açıklamasının ardından mikrofonu Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Topluluğu aldı. BÜLGBTİ+ yaptığı açıklamada, BÜMED Başkanı’nın “Boğaziçi ilke ve değerlerine” dayanarak bazı kayyumlarla iletişime geçtiği ve bazı hocaların kimseye duyurmadan yapmayı planladıkları seçim hazırlğından bahsedildi. Sadece dışarıdan yapılacak atamaya değil kayyumluk rejiminin tamamına karşı olunduğunun vurgulandığı açıklamada ilk kayyum Mehmed Özkan’dan itibaren gelen süreçte LGBTİ+’ların marjinalize edildiği vurgulandı.
“Boğaziçi ilke ve değerlerine sahip çıkan” Mehmed Özkan’ın ilk icraatının Hande Kader Bursu’nun iptal etmek olduğunun hatırlatıldığı açıklamada kayyum rektörlerin okuldaki sivil polislerin yaygınlaşmasını sağladığına dikkat çekildi.
Gençlik Hareketi Koordinasyonu: “Bir marjinal varsa o da iktidardır, biz değiliz.”
BÜLGBTİ+’nın ardından gençlik örgütleri açıklamalar yaptı. İlk sözü Gençlik Hareketi Koordinasyonu aldı. Gençlerin kendi rektörlerini seçmek istemesinin marjinallik olmadığının vurgulandığı açıkalamada şu ifadeler geçti:
Söz konusu gençlerin rektörlerini seçmesi olunca bize gözlerini yumuyorlar. Bize marjinal diyorlar. Marjinal olan gençlerin rektör seçmesini engellemek için önlerine barikat kuranlardır. Marjinal olan gençleri tutuklayanlardır, gözaltına alanlardır. Marjinal olan insanların cinsel yönelimlerini, kimliklerini hiçe sayıp gökkuşağını yasaklamaktır. Marjinal olan gençliğin, yurttaşların önünde durmaktır. Bir marjinal varsa o da iktidardır, biz değiliz.
Suruç anmasına çağrı
Gençlik Hareketi Koordinasyonu’nun ardından sözü Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’ndan Yaren Tuncer aldı. Tuncer, bu mücadelenin “Altı aya bu direniş biter” diyenlere bir ders olduğunu ifade ederek 20 Temmuz’da yapılacak Suruç Katliamı anmasına çağrı yaptı. Tuncer’in ifadeleri şöyle:
“Altı aya bu direniş biter” diyenler burayı iyi görsün. Bu mücadeleye devam edeceğimizin bir sözüdür. Bu kayyumları da göndereceğimizin bir sözüdür. Bunlar bu devletin kurulduğu andan itibaren çeşitli katliamlarla üstümüze geldiler. Altıncı yıldönümüne geliyoruz. 20 Temmuz’da da Suruç Katliamı’nın altıncı yılında “Suruç için adalet, herkesi için adalet” diyeceğiz.
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler