Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

OWL bölgesindeki Alevi kurum temsilcileri, ırkclığa karşı kitlesel eylemde konuştular: ” Almanya bizim de evimiz…”

AHA Köln / Almanya’da yükselişe geçen ırkçılığa karşı düzenlenen kitlesel eylemler yayılmaya devam ediyor. 23 Şubat’ta yapılacak Almanya genel seçimler öncesi, baskent Berlin’de yüzbinlerin katıldığı ırkçılık karşıtı protesto eylemi düzenlendi. Bu eylemlerden birside bugün Almanya’nın Bielefeld kentinde yapıldı. Onbilerin katıldığı ırkçlık karşıtı kitlesel protesto eylemine, OWL bölgesinde örgütlü olan Alevi Kültür Merkezleri’de katılım sağladılar.

Aşırı sağa karşı mücadele sadece bizim mücadelemiz değil – her kökenden, her dinden ve her kültürden insanın ortak mücadelesidir.

Üzerinde ”Fasizme karsi omuz omuza” sloganının yazılı olduğu bir pankart ile ırkçılık karşıtı eyleme katılan OWL bölgesindeki AABF üyesi Alevi Kültür Merkezleri’nden iki temsilci, Alevi kurumları adına kürsüden konuşma yaptılar.

AABF Genel Yönetim Kurulu Üyesi Bahar Coşkun ile Bielefeld Alevi Kültür Merkezi’nden İsmail Taş’ın birlikte yaptıkları konuşmada, şu ifadeler yer alıyor:

”Bugün burada, OWL’deki Alevi Kültür Dernekleri adına konuşuyoruz. Ama her şeyden önce, demokrasi, adalet ve barış içinde bir arada yaşam için mücadele eden bir toplumun bir parçası olarak buradayım. Çünkü aşırı sağa karşı mücadele sadece bizim mücadelemiz değil – her kökenden, her dinden ve her kültürden insanın ortak mücadelesidir.

Aşırı sağa geçit yok!
Nefrete geçit yok!
Demokrasi ve insanlık için omuz omuz

Dünya nasıl kimseye ait değilse, bu ülke de sadece bir kesime ait olamaz.
Burada yaşayan, çalışan, çocuklarını büyüten ve bu toplumun geleceğine katkı sunan hepimiz, bu ülkenin bir parçasıyız. Almanya bizim de evimiz – hem de sadece bugün değil, nesillerdir.

Bugün burada yaşayan göçmen kökenli insanlar en az beş nesildir bu ülkenin bir parçası. Anne babalarımız, dedelerimiz fabrikalarda, inşaatlarda, hastanelerde, okullarda ve daha birçok meslek alanında Almanya’nın gelişimine katkı sağladı.

Ama sadece elleriyle inşa etmediler – hala bu ülkenin güvenliği için cesaret ve sorumlulukla görev alıyorlar. Bir düşünün: Kaç polis, itfaiyeci, doktor, asker göçmen kökenli? Onlar her gün bu ülkeyi korumak, toplumun iyiliği için çalışmak adına görevinin başında. Ve yine de aşırı sağcılar onlara ‘bu ülkeye ait değilsiniz’ diyor. Ama biz de soruyoruz: Asıl yabancı olan kim?

Dünya aslında kimseye ait değil mi?

Eğer dürüst olursak, dünya kimseye ait değildir – ama aynı zamanda hepimizindir.
Sınırları insanlar çizdi, ama doğa sınırları bilmez.
Soluduğumuz hava, akan su, üzerinde yürüdüğümüz toprak – bunlar, ülkeler çizilmeden önce de vardı, şimdi de var, gelecekte de var olacak.

Ama yine de bazıları, başkalarının hayatı üzerinde söz sahibi olmaya çalışıyor. “Biz” ve “onlar” diye ayrım yapıyorlar, kimin buraya ait olup olmadığına karar vermeye kalkıyorlar. Ama bu hakkı onlara kim verdi?

Tarihe baktığımızda, hiçbir halkın, hiçbir kültürün, hiçbir ülkenin tamamen izole olmadığını görürüz.
Göç, kültürel etkileşim ve birlikte yaşama pratiği insanlık tarihi kadar eskidir.

Kimse gerçekten yabancı değil. Çünkü hepimiz bu dünyaya aitiz!

Bu yüzden bizi bölmelerine izin vermemeliyiz.
Sorun burada yaşayan insanlar değil – sorun, toplumu bölen, korku ve nefreti körükleyen anlayış.

İnanç – Barışın mı, Yoksa Bölünmenin mi Aracı?

İnsanları birbirine düşürmek için kullanılan birçok konu var – bunlardan biri de inanç.
Ama bir düşünelim:

Senin neye inandığın beni neden ilgilendirsin? Benim neye inandığım seni neden ilgilendirsin?

İnanç, kişisel bir meseledir. Herkesin kendi vicdanıyla, kendi iradesiyle seçtiği bir yoldur. Ama ne yazık ki inanç, sürekli olarak insanları bölmek için bir araç olarak kullanılıyor.

Nefret yayılıyor, önyargılar körükleniyor – peki neden? Kim bundan fayda sağlıyor?

Bir dönüp geriye bakalım: Tarih boyunca var olmuş ve bugün hala yaşayan bütün dinlerin temelinde ne var?

Sevgi, saygı ve hoşgörü.

İslam, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm, Alevilik – bütün inançların temelinde merhamet, dayanışma ve adalet vardır.

Hiçbir din nefret emretmez!
Hiçbir din şiddeti teşvik etmez!
Hiçbir din insanları kökeni veya kültürü yüzünden reddetmez!

Öyleyse neden inancın siyasete alet edilmesine izin veriyoruz?
Neden aşırı sağcıların dini kullanarak bizi birbirimize düşürmesine göz yumuyoruz?

Eğer inanç bize bir şey öğretiyorsa, o da şudur:

Hepimiz insanız. Hepimiz saygıyı hak ediyoruz. Hepimizin barış içinde yaşama hakkı var.

Gerçek Yabancılar Aşırı Sağcılardır!

Onlar diyor ki: “Siz buraya ait değilsiniz.”
Komşularımıza, arkadaşlarımıza, iş arkadaşlarımıza “yabancı” diyorlar.

Ama biz de soruyoruz:

Bu ülkeyi kim inşa etti?
Hastanelerde, okullarda, inşaatlarda, mağazalarda, polis teşkilatında, itfaiyede ve orduda kimler çalışıyor?
Günlük yaşamımızın devam etmesini kim sağlıyor?

Biz!
Göçmen kökenli veya değil, farklı kültürlerden, farklı inançlardan gelen hepimiz.

Biz Almanya’yız!

Peki o zaman gerçek yabancılar kim? Aşırı sağcılar!
Çünkü onlar nefret ve bölücülük yaymak istiyor.
Çünkü onlar Almanya’nın artık çok kültürlü bir ülke olduğunu kabul edemiyor.
Çünkü onlar barış ve hoşgörüye dayalı bir toplumu istemiyor.
Çünkü onlar sadece korku ve öfkeyi körükleyen bir azınlığa sesleniyor.

Onlar bu topluma yabancı!
Çünkü bizim Almanya’mız, dayanışma, çeşitlilik ve birlikte yaşama dayalı bir Almanya!

Bölünmeyeceğiz!

Dünya, biz birlikte yaşarsak güzeldir.
Dünya, biz paylaşırsak zengindir.
Dünya, biz birlikte olursak güçlüdür.

Nefretin ve bölücülüğün bizi ayırmasına izin vermeyeceğiz!
Aşırı sağcıların geleceğimizi çalmasına göz yummayacağız!

Bizim bir sorumluluğumuz var – sadece kendimiz için değil, bizden sonraki nesiller için de.

Hep birlikte, hoşgörü, saygı ve insanlığın temel değer olduğu bir ülke için mücadele edeceğiz!

Çünkü bizim Almanya’mız, aşırı sağcıların Almanya’sı değil.
Bizim Almanya’mız, birlikteliğin, dayanışmanın ve çeşitliliğin Almanya’sıdır!

Aşırı sağa geçit yok!
Nefrete geçit yok!
Demokrasi ve insanlık için omuz omuza!

Teşekkür ederim!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir