Pts. Ara 22nd, 2025

Alevi Haber Ağı

Alevi Haber Ağı Web Sitesi

MARAŞ CEHENNEMİ

⌈Metin Mat⌉
Hamile kadınların karnını deşip içinden cenini alıp duvarlara fırlatmak, 80 yaşında kör bir nenenin gözlerini tornavidayla oymak, 14 yaşında bir çocuğu kaynar suda haşlayarak öldürmek ne canice. Bu vahşeti, bu vahşeti yapanları düşünün derim. Bu kadar kin, nefret nasıl mümkün olur? Bu zülüm nasıl yapılır?
Nazileri aratmayan bu barbarlık 47 yıl önce Maraş’ta Alevilere uygulandı. Kendisine ülkücü diğen faşist katiller ve onlara kol kanat geren devletin gözetiminde yaşandı bütün bunlar.
Oysa ki;
Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavruluşunu
ya nasıl kıyarız insana,
Diyen Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizilerinde ki vicdani, ağacı dahi keserken ondan rızalık isteyen iradeyi, sevgiyi, aşkı, kardeşliği, barışı, özcesi insan olmayı inancının bir gereği sayan, tanrıyı insanda gören bir inancın mensuplarıyız.
Devlet bu inanç mensuplarını düşman, nazileri aratmayan bu katillerden vatan sever yaratmaya çalıştıkça bu acılar hep yaşanacaktır. Maraş katliamından günümüze yarım asırlık dönem bunun örnekleriyle doludur. Sadece bu ayda (19,22.12.2000) “Hayata dönüş operasyonu”yla katledilen devrimcilere, Roboski’de (28.12.2011)bombalarla parçalanmış Kürt çocukların bedenlerine şahit olmadık mı?
Devlet ve toplum bu katliamlarla yüzleşmeli diyoruz. Bilinmeli ki bu devlet demokratikleşmediği sürece bu imkansız.
Gerçekçi olalım, sağlıklı düşünelim. Bu zihniyet sevgiden değil kinden, barıştan değil savaştan, paylaşımdan değil payları hiç etmekten, adaletten değil adaleti zulmüne sopa yapmaktan, bilimden değil hurafeden, cehaletten besleniyor. Ama bir umudumuz da var. Anadolu insanında bunu kabullenmeyen bir vicdani duruş var. Ancak bu vicdana ulaşmaktan sorun yaşıyoruz.
Başarılı olamıyoruz.
Demek ki örgütlü yapımızda sorunlar var.
Demek ki bilinçli davranmıyoruz.
Elbette zorluklarımız var. Devletin; gücünü kullanarak bu mücadeleyi başarısız kılmak amacıyla her aparata baş vurduğunu, bölmek, itibarsızlaştırmak için bir çok unsuru kullandığını, kullanacağını biliyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik bunalım, toplumu sarsan ahlaki çöküntü, Alevilerin, demokratların, seküler çevrelerin, Kürtlerin birlikte mücadelesiyle aşılacağına inanmak, güvenmek bu işi başarmanın ilk koşuludur.
Sadece Maraş’la ilgili yukarda anlattığımız bu vahşetin filmi yapılsa, hanelere girse kim ya da kimler oh olsun der? (Elbette diyenler olacak ama inanın bunlar azınlık)
“Maraş’ın hesabı sorulacaktır”, söyleminin dışına çıkacak politik çıkışlar aciliyetini dayatıyor.
Aleviler öncelikle örgütlülüğe önem vermeli bunu çok sağlam temellere oturtmalı, bu anlamdaki zaafiyetler giderilmelidir.
Kişilerin insiyatifinde değil Kurumsal işleyişin yörüngesinde hareket edilmelidir.
Özellikle Süriye’de ki Alevilerin örgütsüzlüğünden dolayı yaşadığı soykırım acı derslerle doludur. Her Alevinin bunu görmesi, anlaması gerekir.
Bir yandan inançsal yozlaşmaya karşı açık bir tutum takınırken, bu yozlaşmaya çanak tutan kişi ve kurumlar teşhir edilmeli, açık tavır alınmalıdır.
Alevi Kurumlarını siyasi hesaplarına, ticari kazançlarına malzeme yapanlara fırsat verilmemeli, günün koşullarına göre sivil eylemliklere ağırlık verilerek,
toplumun buna katılımı sağlanmalıdır. Örneğin: Devlet tarafından Alevilere dayatılan Cemevlerine Tuğla, çimento, elektrik ve su parası yardımlarına karşı;
“Çadırlarda Cem yaparız, çimenton, tuğlan senin olsun. Elektrik, su saatlerimizi kapatıyoruz. Mum ışığında, gazlambaları
altında hatta karanlıkta cem yaparız ama senin elektrik parana ihtiyacımız yok. Cenazelerimizi su ile yıkamıyacağız. Suyunuz sizin olsun.
Kendimizi, Yol’umuzu inkar etmenin karşılığında vereceklerinizi reddediyoruz.” diyerek, devletin Alevilere yönelik iki yüzlüğü teşhir edilmelidir.
Zorunlu din derslerine açıkça tavır alınmalı, bunun için gönüllü avukatlar ordusu yaratılarak Türkiye’nin her ilinde mahkemelere davalar açılmalı, Alevilere yönelik hakaret, tehditler takip edilmeli hukuki zeminde hesap sorulmalıdır.
Devletin Alevi ziyaretlerine, dergahlarına yönelik işgal girişimleri açıkça boşa çıkarılmalıdır. Tabi ki bütün bunlarla birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesinde güçlü bir politik hat oluşturmalı, toplumun huzuru, barışı, ekonomik refahını esas alan yolsuzluk, hırsızlık, yoksulluğa karşı
mücadele eden, bir avuç zenginin değil bütün toplumun çıkarı için iktidarı hedefleyen yeni bir dil yeni bir politik tutum yaratılmak zorundadır.
Bu elbetteki sadece Alevilerin değil bu ülkeyi seven her kesimin sorunudur. Laik ve demokratik Türkiye hepimizin çıkarınadır. Ve Maraşların hesabını sormanın yolu da burdan geçer.
Maraş’ta katledilen, Sivas’ta yakılan Aleviler Türkiye’nin aydınlık geleceğini, bu cinayeti yapanlarsa karanlık geleceğini gösteriyor. Çözüm; Türkiye’yi bu karanlıktan kurtaracak toplumsal mücadeleyi ilmik ilmik örmek, örgütlemektir.
Kaynar suda haşlanan çocuk, gözleri tornavidayla oyulan yaşlı nene, karnı deşilen hamile kadın, bizlere; “Cehennemi
biz yaşadık, siz yaşamayın.” diye sesleniyorlar.
Sizleri hangi vicdan unutur, unutabilir.
Anınızın önünde saygıyla eğiliyorum.
Aşk ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir