GÜNEŞİ GETİREN ÇOCUK; BERKİN ELVAN
-Turan Eser-
Berkin; çocuk, sen o sabah ekmeğe koşarken, kentin karanlık sokaklarında zalimin emrinde destan yazacak hayaletler dolaşıyordu. O gün Ethem Abin vurulduğu Kızılay Meydanı’na gidiyordu tabutu içinde. Yurdun dört bir yanında kötülük karanlık yüzüyle kök salıyordu.
Berkin; çocuk, sen o sabah ekmek yolunda, açlıktan midesi yapışmış Şila’ya yemeğini verirken, korkak hayaletler kentin sokaklarına pusu kurmuş, senden yaşamını istiyorlardı. Hırsızdı onlar, senin hayatını çalan. Katildi onlar, kan içerler, can emerler, hayat söndürürler; Koray Kaya, Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Sevcan Yavuz ve Berkin Elvan isterler karınları doysun diye.
Berkin; çocuk, sen o sabah ekmek yolundayken, sana ölümün yolunu hazırlıyordu, bu ülkede iktidar için “kurşun sıkan kahramanlar.” Sen henüz ısırmamıştın sıcak ekmeğin ucundan, kafana çarptığında o hain fişek. Sonra “Polislere emri kim verdi?” sorusuna Başbakan “ben verdim, benim polisim destan yazdı” diyordu sen vurulduktan birkaç gün sonra.
Berkin; üç mevsim geçti aradan, sen zulmün destanına karşı uykuda direnişin şiirlerini yazarken. İktidar korkuyor şiir yazan çocuklardan. “Diren Berkin” ile kalplerde çoğaldık. Şiirlerimizle gönüllerde birlendik, bilendik, seninle direndik çocuk.
Berkin; direnişin, ekmeğin, çocuğun, şiirlerin mirasını bıraktın. Tüm günahkâr karanlıkları direnişinin ve cesaretin şiirleri aydınlatıyor. Emri verenler, sokaklara katillerin adını verecek, biz Berkin’i çocuklarımızda, ruhumuzda yaşatacağız.
Berkin; sen direnişe uyurken, halkın ruhuna, zalimin sinir uçlarına dokunmuşsun.
Halka cesaret, katillere korku salmışsın. Zalimleri ürkütmüş, mazlumlara umut olmuşsun. Milyonların omzunda taşınırken Başbakanı da korkutmuşsun, tedirgin olmuş. Korkunun ve nefretin dilini sarılmış. Başbakan “sokaklarda medet aramayın”, “onların ve bizlerin çocukları” diye korkusuna taraftar toplamak için toplumu bölüyor. Yüzde on barajlı demokrasi dışı darbecilerin seçim sandıkları “medet” olarak gösteriyor, ölümlerden medet umarak.
Berkin; şiddeti kutsayan iktidar, öldürmeyi miras edinmiş ecdadından. Seyyid Nesimi, Pir Sultan Abdal, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Nâzım Hikmet, Ethem, Ali İsmail, niceleri… Ebu Suud ile gurur duyarak “katli vacip” fetvalarla iktidarlarını koruyorlar. Sokağı öcü, muktedire boğun eğmeyi medet kapısı gösteriyorlar. Çocuk değişmedi imhanın karanlık rengi bu topraklarda, taşıdılar kötülüklerini günümüze.
Berkin; barışın beşiği olamadı bu ülke, çocuklarımızın toplu mezarlıklarına dönüştürdüler sokakları. Yüzleşemedi, yüzsüz haliyle iktidarlar, çocuklara kıyan zihniyetleriyle. Sana geldik çocuk, vicdanların ve gözlerin üzerine örtülmek istenen karanlığın perdesini yırtmak için. Sana geldik çocuk, insan düşüncesine saldıran kirliliğe, çürümeye, cehalete karşı şarkılar söylemek ve şiirleri okumak için…
Berkin; devlete uzak, ışıklara yakın olmayı seçtin; vedalaşmıyoruz çocuk. Hayalimizde ayrılık vakti olmayacak ve sevdiğimiz sokaklarda buluşacağız seninle. Milyonların kolunda ışıklar ülkesine gidiyorsun. Seni Gezi’nin çocukları karşılayacak, kocaman yürekleriyle. Ali İsmailler, Abdullahlar, Ethemler. Kolları açık bekliyor Medeni, Mehmet, Ahmet ve Hasan Ferit. Sana şarkılar söyleyecekler.
Çocuk sen ne yaptın? Acıdan bal, ağıtlardan umut eyledin, direnişte Aşk’ı yeşerttin. Adın ve ekmeğin, dağlanmış yüreklere resmedildi. Direnişin yolu defile yoluna kadar ulaştı. Defileciler bile siyah bantlı ekmekle yürüdü ilk kez bu ülkede.
Karanlığın hayaletleri çıkmaz sokağa sıkıştı. Dillerindeki zehir artık kendi üzerlerine akıyor.
Baban, Burak Can ve Ahmet polisin babaları birlikte sağduyu çağrısı yaparken, AKP’li Nurettin Canikli, “Kılıçdaroğlu’nun illegal askerleri tarafından katledildi bu kardeşimiz, bu vatan evladımız. Ciğerimiz yanıyor” diyerek, Okmeydanı’nda Alevi-Sünni çatışmasına davet çıkardı. Onlar, Alevilere yönelik kadim düşmanlıktan ilham almaya yeltendiler; ama nafile… 73 milletin vicdanı, kadim düşmanlığa siper olacak birleşik muhalefeti, vicdanı, mücadeleyi örgütlüyor.
Biz buradayız çocuk!
Gökyüzünde semaha duran Turnalarla Gezi’nin ruhunu alıp geldik. Sana geldik çocuk. Türkülerimizdeki çiçeklerin, umutların, adaletin, vicdanın ve barışın kokusunu taşıyoruz sana.
Sözümüz asırlık, direnişimiz bin yıllık bu topraklarda. Direnen dilimizle; seslendik sevgisiz aklın nefretine, nasırlanmış vicdanların kindarlığına, çocuksuz kalmış ruhların çirkinliğine. İnadına seslendik “Sokaklar Berkinlerin” diye.
* “Bu iş dağ başında olmadı/ …/ Çocuğu ekmeğe gönderdiler/ Gitti güneşi getirdi.”
Duvar – Müştak Erenus
Sevgili Canlar, yoluna ve ikrarına bağlı olan her Alevi kendisini Alevi Haber Ağı’nın doğal bir muhabir olarak görmelidir.
Oturduğu mahallede, okuduğu okulda, çalıştığı iş yerinde, üyesi olduğu Cemevi’nde ve sokakat haber niteliği taşıyan her durmla ilgili bize görsel veya yazılı haber göndermelidir.
Bu istemimiz Alevi kurum yöneticilerimiz içinde geçerlidir.
Alevi Haber Ağı: Gerçekleri yazacak… Geçekler yazılırken sende katkını sun can…
Saygılar, sevgiler